• kendi kendine konuşmak.
    ona söyleyemediklerini kendine söylemek.
    onun yerine kendine cevaplar vermek.
    verdiği cevaplara ağlamak, üzülmek.
    zamanla içinde başka bir benlik oluşturup,
    aşkını ona karşı savunmak.
    özetle:
    delirmek.

    (bkz: aşk deliliktir/@sokur)
  • aşık olunca, çok güzel şeyler geliyor başına ... mesela ilk defa birinin seni sevdiğini bu kadar “güçlü” hissediyorsun... sana hayatınca boyunca kimsenin yapmadığı şeyleri onun yaptığını görüyorsun... en son 1 dakika önce yanında olduğu halde seni arayıp “seni özledim” demesi, hayatındaki en mutlu anının birlikte yaşadığınız bir ana ait olması seni hayatında elde ettiğin hiç bir başarının gururlandıramayacağı kadar gururlandırıyor... aşık olunca, birisine nasıl aşık olunacağını öğreniyorsun... aşkı öğreniyorsun... birisine bu denli tutkuyla bağlanmayı öğreniyorsun... birisin hayatına bu denli damga vurmasını , onun “ben”liğinin senin benliğine karışıp bir yeni “ben”in meydana gelmesi şaşkınla izliyorsun... onun gözlerindeki pırıltının senin gözlerindeki pırıltıyla birleşip sonsuza doğru sessizce yol almasını izlemenin keyfine varıyorsun... aşık olunca, tanrı’ya daha fazla inanıyorsun çünkü ondan başka hiçkimsenin sana bu denli değerli bir hediye veremeyeceğini biliyorsun... aşık olunca, aşk ateistliğinden istifa ediyorsun... aşka sadece inanmıyorsun, onu hayatının merkezine koyuyorsun... zihninizin içindeki bütün düşünceleri aşk süzgeçinden geçiriyorsun ve dünyaya daha positif bir açıdan bakıyorsun...

    aşık olunca, "en azından 40 yaşıma kadar evlenmem" diyen sen sözlerini bir güzel yiyorsun... bir an önce evlenip onunla sonsuza kadar hayatını birleştirmek istiyorsun... kafanda sürekli onunla kuracağın aile, yaşayacağın ev ve o evin içinde koşuşturan küçük çocuklar oluyor... bütün hayat planlarını onun üzerine yapıyorsun. bütün umutların, çabaların onunla güzel bir gelecek yaşamak adına oluyor...

    aşık olunca, değişiyorsun... eski bohem yaşamında arta kalan kötü alışkanlıklarını bir yana bırakıyorsun. daha sağlıklı ve doğru yaşıyorsun hayatını. düzene giriyor hayatın ilk defa... aşık olunca büyüyorsun... tepkilerin olgunlaşıyor... daha düşünceli , daha akıllı, daha güçlü oluyorsun hayatın sana getirdikleri karşı. aşık olunca, onu koruyup, kollamak için sertleşiyorsun dünyaya karşı... biliyorsun onu kırıcak herşeyin seni paramparça edeceğini... aşık olunca, onu haketmeye çalışıyorsun daha önce hiç kimse için yapmadığın gibi... onun yüzünde bir gülümseme görmek için bütün dünya ile savaşmayı göze alıyorsun... onun gözünde bir şeyler başarabilmiş olmak hayatının birinci önceliği oluyor... aşık olunca, seni kıracak bir şey yaptığında o kadar aşk dolu bakıyor ki sana kızamıyorsun... onun o büyük gözleri içinde birlikte kurduğunuz hayalleri görüp mutlu oluyorsun...

    aşık olunca, bütün dünyan o oluyor... o dünyaya başka birisinin girmesine izin vermiyorsun... başka bir kız sana uzun uzun baksa da sen o kıza bakmıyorsun, başka bir kız seni gecenin karanlığında sen yolda yürürken seni yanına çağırdığında gitmiyorsun, başka bir kız trende seni taciz ettiğinde, o kızdan uzaklaşıyorsun... onsuz eğlenmeye bile gitmiyorsun , çünkü onsuz “eğlenemiyorsun”... aşık olunca, onun teninin her hücresine hasret kalıyorsun onun olmadığı zamanlarda... vücudunun her bir parçası, elleri, ayakları, yanakları, saçı, alnı tnrı tarafından yaratılmış muhteşem bir tablo oluyor gözünde... her milimetrekaresini öpmek istiyorsun vücudunun... bir yapıştırıcı alıp onun elini kendi eline yapıştırmak istiyorsun...istiyorsun ki gidemesin uzağa, yanında olsun sürekli... heyecanlı heyecanlı bir şey anlatsın ve sen de onun bu heyecanına ortak ol istiyorsun... gözlerini kocaman açıp, gecenin bir saatinde olmayacak bir şey istesin, sen de onun bu isteğini yeri getir istiyorsun... karşılıklı şakalaşmak, birbirinizi yalandan da olsa kızdırmak istiyorsun. onun yüzündeki sevinci görmek, o büyük ödülü elde etmek istiyorsun...

    aşık olunca , hayatın çoğunu geçirdiğin yerler bile tatsız geliyor sana eğer o yanında yoksa... öyle boş bakıyorsun çocukluğuna, gençliğine sahne olmuş yerlerden geçerken... onsuz gittiğin her yer, okuduğun her kitap, yaşadığın her olay anlamsız geliyor... onunla birlikte beraber gezdiğiniz yerlerde geçerken hep onunla olan anıların aklına takılıyor. sürekli kafanda o anları canlandırıp, onu yokluğunun sende yarattığı boşluğu tekrar tekrar hatırlıyorsun... aşık olunca, o uzaktayken onunla konuşabildiğin her dakika ayrı bir anlam kazanıyor... onun yüzünü kameradan da olsa görebildiğin her saniye senin için değerli oluyor... o kadar merak ediyorsun ki onu, ondan eğer birkaç saat haber alamazsan canın çıkacakmış gibi alıyor... sağlığı ile en ufak problemde endişeliyorsun... o an onun yanın olamadığım için kendini olabildiğince çaresiz hissediyorsun...

    aşık olunca, onun koynunda , o senin saçlarını okşarken söylemek istiyorsun son sözlerini son nefesini verirken... son sözleri ve son nefesini sadece onun duymasını istiyorsun... hayatınca boyunca olduğun en huzurlu yerde, onun yanında ölmek istiyorsun... böyle bir ölümü hakketmek için yaşıyorsun. aşık olunca, aşk hakkında bu kadar uzun yazabiliyorsun işte...
  • ilerde gülerek hatırlanacak olanlardır.

    yumurtanın içini çöpe atıp, kabuklarını tavaya koymak gibi.
    ne günlerdi be!
  • yürüdüğü yolda taş, çivi vb. şeyler vardır ona zarar vermesin diye kafam önde yola bakmadım mı, kahve içeceği bardağın kulbunu dahi onu çevirmedim mi, yemek yediğimiz mekanda sırf istediği marka kola yok diye koşup istediği markayı alıp gizli gizli mekana sokmadım mı, evde bastığı her yere gül yaprakları dökmedim mi, kar yağdı mı koşup evinin bahçesine kardan adam yapıp en sevdiği beremi kardan adama hediye etmedim mi, akşamları uçuşan börtü böcekten hiç hoşlanmadığı için dışarı çıktığımız her akşam yanında sinek kovucu sprey bulundurmadım mı, yeni aldığı ayakkabıyı giydiğini gördükten sonra mutlaka yanımda yara bandı ve pamuk taşımadım mı .. noldu sonunda bu kadar fazla düşünme beni, kendi sorunlarım var dedi terketti beni . aşık olunca hiç bir şey yapmayın arkadaş, sonra çok fena koyuyor.
  • gereksiz, tarifsiz bir mutluluk sahibi olmak bunlardan biridir, akabinde olmadık şeylere gülümsemek gelir.
  • aşık olunan kişiyi gözünde büyütmek.
  • arkadaşlardan gelen şehrin en güzel mekanlarından birinde içip, eglenip, dağıtma teklifini, o'nunla birlikte katılma şansı olmadığı için ve tabii ki onsuz gitmek de hem içe sinmediği hem de kıskançlığı yüzünden bunun için güven, özveri, tecrübe gerektiğinden; "size iyi eğlenceler yea. başka zaman..." diyerek reddetmek... sonrasında, evde oturup "kim milyoner olmak ister" i izlemek.
    pişman mıyım? tabii ki hayır. bunun sonrası da var. her gece nöbetçi degil ya!
  • aniden gelen dağlara ovalara kaçma isteğine engel olamamak. bu yenik düşüş doğaçlama geliştiği için habersiz gidip insanları merakta bırakmak. işte tüm bunlar sabaha karşı çam ağaçları, ateş ve müzik eşliğinde gonca güllerin arasında "ah ulan ah" diye gezerken bir ebeveyn aramasına aşağıdaki gibi cevap vermenize sebep olabilir:

    -efendim
    +annecim gelmiyor musun, neredesin?
    -menemende bir ormandayım!
  • (bkz: saçmalamak)
  • (bkz: aşık olunca yapılan salaklıklar)

    yarım saat görebilmek için saatlerce yol gitmek.

    2 haftada 5 kilo verebilecek azime sahip olmak.

    alakalı alakasız tüm dünyaya /sürekli onun hakkında bir şeyler anlatma isteği. bunu yaparken yüzünde beliren gülümsemeye engel olamamak.

    heyecandan saçmalamak, saçmaladığın halinle sana gülen gözlerle sevgi dolu baktığını farkettiğinde içinin ısınması.

    onu daha önce üzen kişilere karşı garip bir öfke duymak.

    saçmalama derecesinde kıskanmak, ama saçma olduğunun bilincinde olup ona yansıtıp üzmemek için daha çok yakın arkadaşlarının hayatını ve kendini yiyip bitirmek.

    kendisini senin gözlerinden göremeyeceğinden de görmesinden de eşit derecede korkmak.

    falan filan.
hesabın var mı? giriş yap