• yıllarca emek verip yeşerttiğin duygu ve umutlarını bir hata ile bir kalemde silebilmek mi, yoksa bu olaydan yıllar sonra kendini yeniden yaşam dolu hissedip o kişiyi hayatın merkezine almak mı, ya da yine tüm hayal kırıklıklarını sırtına alıp o ağırlıkla bükülmüş belinin ağrısı ve hüsran korkusuyla bu tarz duyguları hissedemediğin ama aslında iyi olan insanları hayatından uzaklaştırmak mı? hangisi ‘aşk var yaa, sen becerememişsindir’ sözcesine cevap olabilir?

    sanırım böyle bir ihtimal var. aşk diye bir şey yok sanırım. deneyimsizlik ve cehaletle atıldığın serüvenlerdeki adrenalin ve ne olacak heyecanından başka bir şey değil. deneyim kazandıkça heyecan azalıyor ve sonra kimseye bir şey hissedemiyorsun.

    30. yaşa bir yıl kalmışken hala aşkın var olma ihtimali ile umut dolup, yeni bir adamla tanışınca ‘ya uğraşma işte bi bok olmaz bizden’ düşüncesiyle duygusuzlaşıp uzaklaşıyorsun. inanç ya da o atılganlık yok. emek vermek, zaman harcamak, ya da içtenlik beklemek çocukça geliyor. e haliyle inançsızlaşıyorsun.

    yalnızlık mı? o ömür boyu.

    bir şey biliyorlar ki
  • sonunda bu da anladı.
  • aşk yoktur libido vardır deselerde aşk güzeldir , aşk yaşanmalıdır bulunca bırakmamalı sıkı sıkı sarılmalıdır zihnimiz ve bedenimiz bir süre sonra bağimli hale geldiğinde hâlâ hersey yolunda ise kendini bir çöplükte ki en büyük sinek gibi hissedersin (bkz: allah sinek)
hesabın var mı? giriş yap