• hitler'e sordunuz mu? ve kavgamız kitaplarının yazarı olup, şu günlerde çıkartmış olduğu hesaplaşma adlı kitabı ile büyük takdirimi ve beğenimi kazanmış yazar.

    ikinci dünya savaşı hakkında bu derece etkili kalem oynatan başka yazar var mıdır bilmiyorum ama, kendisini araştırdığımda bu denli sarsıcı kitaplar yazmasını, savaşın yaşandığı topraklarda yaptığı araştırma ve gözlemlere dayandığını gördüm. bu yüzden kendisini türkiye'de bir değer olarak görüyor ve bundan sonraki hayatında ortaya koyacağı ürünleri dört gözle bekliyorum.

    hatta geçen hafta sonu, hobi olarak çalıştığım kitapçıya gelen bir gence, atakan büyükdağ'ın yeni çıkan hesaplaşma adlı kitabını önermiştim. kendisi kitabı okuduktan sonra tekrar geldi ve ilk defa bir tarih kitabını iki günde bitirdiğini söyleyip, başka kitapları da olup olmadığını sordu.

    işte tam da bu yüzden menkibeci yazarların, kitapçıların tarih reyonlarını doldurduğu bu zamanlarda atakan büyükdağ'ın kitaplarını çok satanlarda gördüğüm zaman mutlu oluyorum.
  • hitler'e sordunuz mu? ve kavgamız isimli kitaplarının yazarı. kitaplarında hitler ve dünyasını, yahudi biliminsanlarını ve mücadelelerini anlatıyor.
  • biz ikinci cihan harbi'ne müdahil olmadığımız için bu mesele gerek eğitim müfredatında, gerekse tarihsel kitaplarda fazla yer bulmaz. yani bu konuda oldukça eksiklik vardır ve atakan büyükdağ, zannedersem bu eksikliği/boş meydanı lehine çevirmek istemiş fakat bunda başarılı olamamış gibi görünüyor.

    ilk kitabı olan hitlere sordunuz mu, ardından ikinci kitabı kavgamız'ı okudum ve son olarak bu akşam da hesaplaşma'yı bitirdim. kitaplarını okumuş birisi olarak genel değerlendirmem şu şekilde:

    1- hitler'e sordunuz mu: oldukça basit yazılmış, ikinci cihan harbi'ne giriş yapmak isteyenler için kaleme alındığını düşündüğüm, savaşın genel özeti olan kitaptır. kitapta kurgusal olarak tarihi şahıslar da konuşturulmuş ve kitabın roman okur gibi akması sağlanmış. başarılı mı? giriş seviyesindeki insanlar için başarılı olabilir, ancak daha ötesi için kesinlikle başarılı değil.

    2- kavgamız: bu kitap, yahudi bilim insanlarının hayat mücadelesini, atom bombasının imal ediliş sürecini, yaşanan siyasi krizler ve gelişmeleri konu alıp türkiye'ye kadar giden ve ismet inönü'nün einstein ile olan mektuplaşmalarına değindiği için benim oldukça ilgimi çekti. burda savaştan çok, savaşın arkaplanındaki bilimsel süreç ele alınmış. hatta bu konuda yazar, atom bombasının fizikteki karşılığını, kavramları da kapsayacak şekilde açıklamış ve bombanın nasıl meydana getirildiğini, işlev ve çözülme aşamalarını detaylıca anlatmış. yine bu kitapta da, ilk kitapta olduğu gibi tarihi şahsiyetler konuşturulmuş ve roman okur gibi kitabın akıcı olması sağlanmış. başarılı mı? hem giriş seviyesindeki, hem de ''ben ikinci dünya harbi'ne hakimim'' diyen okuyucular için başarılı. yani ben ilk kitapta pek alamadığım kalite ve keyfi, bu kitapta rahatlıkla aldığımı söyleyebilirim. atom bombasının keşfediliş süreci ve bilimsel faaliyetler çok iyi irdelenmiş.

    gelelim son kitabımız olan hesaplaşma'ya: hesaplaşma'yı, kavgamız'ı beğendiğim için yazarın yavaş yavaş kaliteyi yükselttiği düşüncesiyle aldım. ilk kitap her ne kadar bilindik şeyleri özet geçse de ikinci kitap insanda yeterince merak uyandırdığı için ister istemez ''acaba üçüncü kitap da en az kavgamız kadar kaliteli mi'' diye düşündüm. ancak kitabı okuyup bitirdiğimde çok açık söylüyorum ki ciddi hayal kırıklığı yaşadım. neden? evvela şunu söylemem gerekir ki yine bu kitapta da tarihe mâl olmuş şahısların konuşturulduğunu görüyorsunuz ve fakat diyaloglar o kadar basit, o kadar basit yazılmış ki... abi olmaz böyle bir şey, olmamalı. üçüncü kitabını çıkaran bir yazarın, çok daha derin düşünüp keskin dokunuşlar yaparak okuyucuda tat bırakan satırlar kaleme alması gerekir... bakın mübalağa etmeden söylüyorum kitabın bazı yerlerinde ''acaba çocuk kitabı mı okuyorum?'' diye düşünmeden edemedim. kurgu o kadar basit, diyaloglar o kadar 5 yaş seviyesinde yazılmış ki akıcı olması gereken kitapta, sırf bu kalitesizlikten dolayı ister istemez sıkıldığımı fark ettim. bir de, bu kalitesizliğe ek olarak kurgunun ilk kitaplara kıyasla, insanı rahatsız edecek kadar abartıldığını gördüm. yani ilk iki kitapta da kurgusal hikaye ve diyaloglar vardı fakat bunlar ana yemeğin yanında meze gibi kalıyordu. hesaplaşma'da ise meze o kadar önplana çıkmış ki ana yemek nerede kalmış diye aranıp duruyorsunuz kitap boyunca. kısacası hesaplaşma, son derece yüzeysel bir şekilde okuyucuda hiçbir heyecan uyandırmadan kaleme alınmış ve çok basit, çok monoton ilerleyen bir hikaye kitabından öte değil benim için. kitabın son 40-50 sayfasındaki atom bombasının yıkıcı tesirinden, amerikalıların yeni dünya düzenine hakim olmak için ruslara çalım atmaya çalışmasından bahsedilmese zaten elle tutulur tek bir akademik bilgi kalmayacak. çünkü kitaptaki didaktik öğeler, hiç olmayacak kadar az.

    atakan büyükdağ, son kitabı hesaplaşma ile yükseltmeye çalıştığı kalite çıtasını yerle yeksan etmiş ne yazık ki. keşke daha gerçekçi, ilk kitaplarında olduğu gibi kurguya çok az yer vererek daha çok didaktik öğeleri önplana çıkarsaydı ve okuyucuda ''okuduğuma değdi, yeni şeyler öğrendim'' diyebilecek iz bıraksaydı... hesaplaşma'nın basitliğini gördükten sonra gelecekte çıkması muhtemel yeni kitaplarını alır mıyım, hiç sanmıyorum açıkçası.
  • benim gibi tarihe ilgisiniz varsa ,sosyal medya paylaşımlarını takip etmenizi şiddetle önerdiğim yazar. bilgi kirliliği nedeniyle internette ki her bilgiyi bir kaç kaynaktan teyit ederim mutlaka. atakan büyükdağ'ın paylaşımlarında ya da kitaplarında verdiği, bazen çok enteresan olan bilgilere , gözünüz kapalı inanabilirsiniz. belli ki her çalışmasının arkasında büyük bir emek var. saygı duyduğum yazar ve tarihçi.
  • bence yaşayan en iyi yerli yazardır üzerine tartışmam bile. kitaplarında verdiği o (bkz: guy ritchie) havası ile tümevarımları muazzam. kitap sevmeyen birine bile bu alışkanlığı edindirebilir kitaplar yazmakta ve üstü tozlanmış bilgileri önümüze sunmakta olan yazar.
  • 3 kitabını da 1 günde okuduğum(yaklaşık 1000 sayfa) bir tarihi roman yazarıdır.

    kitaplarının düzeni ve türkçe kendisini okutuyor, güzel bir türkçesi var.

    tarihe ilgisi olanların okuyunca pişman olmayacağı kitaplardır yazdıkları.

    kitabın içinde tarihsel olarak yanlışlığı kanıtlanabilir olaylar var okurken “böyle değildi ya bu” diyip not aldığım.

    karakterleri diyaloglarken yazar kendi hayal dünyasını kullandığı için bazı insanların kurmayacağı cümleleri kurmuş. hitler’in anschluss da veya sudenler bölgesini 3. reich e katmaya çalışırkenki diyalogları kurduğunu veya öyle diyalog kuracağını sanmıyorum.

    son olarak kitaplar akademik veya doktrinsel düzeyde değil sadece tarihe ilgisi olanların okuması gereken kitaplardır. tarih öğrenmek isteyecek insanın ilk seçeneği olmamalıdır. hem eğleneyim hem tarih öğreneyim diyorsanız okuyabilirsiniz.

    not: kitapları okuyalı biraz zaman geçtiği için hatırlamakta zorlanıyorum. entry’ i düzenlemek için boş zamanımda tekrardan okuyacağım kitapları.
  • 2 kitabını da 2 günde bitirdim. okunmasına okunur tavsiye ederim ama ne öğrendin dersen orası derin bir hüzün ve sessizlik..
  • türkiye denilince “azınlık hakları” ve “kürt sorunu”ndan söze başlayan emperyalistlerin kendi ırkçı tutumlarını nasıl göz ardı ettiğini somut örnekler ve delillerle anlattığı tarihin yitik hafızası: sahipsiz siviller adlı tedx konuşmasını dinlemenizi ve kendisini de takibe almanızı önerdiğim yazar.
hesabın var mı? giriş yap