• benim gözümde ayşegül hoca= fenilketonüri'dir. idolümdür. keşke onun gibi olabilsemdir. sosyal pediatri sınavında 13 stajyerden 9'unu bırakandır. "bıraktıysa bi sebebi vardır heralde, galiba, sanırsam"dır. öhöm...
  • hütf'nin en idealist profesörlerindendir. çalışma azmine ve adalet anlayışına saygım sonsuzdur. zerre acıma duygusu göstermeden stajyeri bırakır ama yeri geldiğinde stajyerine teşekkür etmesini de bilir.
  • kendisi hacettepe üniversitesi tıp fakültesi'ndeki en kıymetli hocalardan biridir bence. evet, okuldaki çoğu hoca gibi asabidir, öğrenciye otoritesini bakışları sözleri ve ses tonuyla iliğine kadar hissettirir; ama size alanında uzmanlaştığı, meslek hayatınız boyunca lazım olacak, bir doktor olarak bilmeniz gereken şeyleri öğretebilmek için çırpınır.

    türkiyede fenilketonüri taramasının başlatılmasını sağlayan prof.dr.imran özalp ile yıllarca çalıştığından (ki tavsiye ederim fenilketonüriyi bir açıp okuyun, erken teşhis konularak neler oluyormuş bir bakın) öğrencilerine fenilketonüriyi her derste anlatır.

    son dersimizde anlattıklarıyla beni benden alan, idolüm olan, var olduğu her ortamda kendini en iyi şekilde belli eden, sivri dilli, pediatri toplantılarının çoğu zaman korkulu rüyası olan insandır. iyi ki vardır ve hacettepededir.
  • "1000 hasta gören doktor mu daha iyidir 1001 hasta gören mi? tâbi ki 1001 gören. tıpta en önemli şeylerden birisi deneyimdir."
    aklımda en çok yer eden sözü bu olmuştur. çoğu hoca gibi bir slayt açıp yazan şeyleri harfi hafine okuyan birisi değildir. derslerine inanılmaz derecede bir önem verir. yüzeyel anlatayım siz okuyun gibi bir tavrı hiç yoktur. öğrencisinin yapacağı bir hatadan eksik bilgiden kendisinin sorumlu olduğu görüşüne sahiptir. herşeyi detaylıca anlatır ilmek ilmek işler. her an bir soru sorup dinleyip dinlemediğinizi ölçer. dersi biraz diken üstünde dinlenir ama pür dikkat kaçırmadan dinler ve öğrenirsiniz. dersi anlatmanın görevi olduğunun farkındadır ve idealist kişiliği neticesiyle asla derslerinden taviz vermez.

    muhalif olduğu gerekçesiyle sık eleştirilir ama çoğu söylediğinde haklı bir yan vardır. sadece kendisinden alt kademekilere karşı sert değildir. haklı olduğu her konuda kendisinin üstünde bulunanlara da laf söyleyemekten çekinmez.

    cahilin düşmanı iken bilgili öğrencisini de sonuna kadar savunur.

    bir çok hocamız kendisi gibi olsa tıp eğitimi belki daha zorlu olurdu ama öğrenciler ve yetişen doktorlar daha başarılı olurdu.
  • hacettepe üniversitesi pediatri bölümünün panter emeli. nasıl ki panter emel, hayvan haklarının ateşli bir savunucuysa, ayşegül hocamız da dünya üzerindeki tüm çocukları embesil erişkinlerden,bilhassa da ailelerinden aynı yırtıcılıkla korur.

    hastanede çetrefilli bir vaka mı yatıyor, ayşegül hoca zaten orayı özel timiyle basmış ve tüm detayları öğrenmiştir. pediatrinin meşhur vaka toplantılarında karışık bir vaka mı tartışılıyor, şak diye birden ışıkları kapattırıp elindeki usb'yi adeta bir bayan m (bkz: 007 james bond) edasıyla sallayarak provizyonu işaret eder ve " bu makaleye türkiye'den erişilemiyordu, sizin için yurt dışından getirttim" der ve şovuna başlar. ayrıca çoğu hocanın aksine mortalite toplantılarında salonun en arka sıralarına oturarak tüm toplantı boyunca, asistanları, stajer doktorları ve hatta hocaları bir kartal dikkatiyle süzer; daha sonra kalaylamak için vaka sunumunu takip edip etmediklerini hafızasına kaydeder. neredeyse her toplantıda vakanın ilgili bölüm hocaları konuşmayı bitirdikten sonra hararetle elini havaya kaldırıp söz ister ve zibilyon tane sistem tutulumu olan çocuktaki malnutrisyon durumuna niye kimsenin dikkat etmediğini sorgular. öğrenmenin yaşı olmadığını her zaman söyleyerek kafasına takılan her soruyu ilgili branşın hocasına sormaktan çekinmez. onun kadar vaka toplantısına hiçbir hocanın iştirak ettiğini sanmıyorum, kadındaki öğrenme aşkı gerçekten imrenilesi bir fenafillah seviyesinde.

    kendisi ayrıca inanılmaz titiz ve düzenlidir, "koskoca profesörüm ben, bu benim işim mi" demeden hala önüne gelen hasta dosyalarını,içerisindeki tüm kağıtları bir sonraki kontrolde işler kolaylaşsın diye kronolojik sıraya göre dizer, önemli değer ve tedavi değişikliklerini fosforlu kalemle çizer, önemli tahlil sonuç sayfalarına renkli ayıraçlar koyar. masasında her daim hazır bulunan cam çubuklarla ailelere, çekinik genlerin nasıl kalıtıldığını ve ilerdeki çocuklarının hastalık riskini görsel olarak bıkmadan usanmadan şematize eder. çocuğuna verilen diyeti savsaklayan ve bu yüzden çocukta kalıcı ve ilerleyici beyin hasarına yol açan (bkz: metabolik hastalıklar) (bkz: fenilketonüri) aileleri bi güzel topa tutar ve bir çocuğun kaderiyle oynamanın bu kadar kolay olmaması gerektiğini onlara iyice belletir. zira kendisinde, yıllar içinde, akraba evliliği denen nalet şeyle başlayan ve cehaletle yoğrulan sayısız insanlık dramı hikayeleri birikmiştir.

    ayşegül hocanın belki de hepimize örnek olması gereken özelliklerinin başında mücadele azmi gelir. "bu dünyayı nasıl daha iyi yapabilirim" sorusuna durmak bilmeden yeni cevaplar bulmaya çalışır. sağlık bakanlığına yazdığı dilekçelerle ordaki memurlar arasında da bir efsane haline gelmiştir. sağlık bakanlığının tarama programındaki aksaklıkları, metabolik hastalıklar için ilaç temininde yaşanan sıkıntıları, dilekçelerine cevap alana kadar bıkmadan usanmadan defalarca gönderir. hatta rivayet edilir ki bir keresinde, cevap alamadığı için aynı dilekçeyi 3 farklı kargo ile sağlık bakanının özel kalemine gönderince sağlık bakanı tarafından bizzat aranmıştır.

    bunun dışında hayvanları ve doğayı çok sever, kampüsteki kedi ve köpeklere barınak ve yiyecek bulmak için uyuz rektörümüzle bile görüşür. bi bakarsınız, dünya çöp toplama günü kapsamında arkadaşları ve temizlik personeliyle hastanenin önündeki izmaritleri hiç gocunmadan temizlemiş, pet şişeleri toplamış olur.

    sıkı bir mantar (bkz: hacettepe üniversitesi tıp fakültesi) okuyucusu olan ve mantarlı pilavları kaçırmayan ayşegül hoca, aynı zamanda facebooku en sık ve etkin kullanan öğretim üyelerinin başında gelir; önemli günleri, tıptaki mühim gelişmeleri veya pratik bilgileri, doktorların bu ülkeden ve basiretsiz yöneticilerden neler çektiğini anlatan karikatürleri timeline'ınıza, bir tebessümü ise suratınıza kondurukonduruverir.

    tahlillerdeki değerlerin birimlerine kafayı takan ve her stajere amansızca soran sevgili hocamız aynı zamanda her zaman oldukça sade, şık ve fransız mürebbiyesi janrında giyinir. boynundan fuları eksik olmayan, sert mizaçlı ama altın kalpli bu hocamızın; kader, kartları farklı dağıtsa elit bir bdsm organizasyonda şahane bir dominatrix olabileceğini düşünsem de kendisi iyi ki doktorluk kariyerini seçmiştir. böylelikle de türkiyedeki yüzlerce çocuğa şifa, yeni yetişen genç doktor adaylarına da müthiş bir örnek olmuştur.
  • hacettepe'nin kıymetli pediatri hocası.
    bugün 8 mart. bir bilim kadınına teşekkür et demişler solda, hocamın ismini yazdim.11 yıllık tıp ve uzmanlık eğitimim boyunca birçok hoca gördüm ama ilk aklıma gelen ayşegül hoca oldu.nedenini düşündüm içimden.hocanın sert mizacından mi? staj sonu sozlu sinavimizda listede adını görüp korkudan titrediğimiz icin mi? (ki oldukça temel sorular sormuş, kimseyi bırakmamıştı).sanmıyorum.
    hacettepedeki koca 6 seneden 2 dersi bir film gibi hatirlarim.o da rahmetli şemsettin hocanin virüs dersi ile ayşegül hocanin fenilketonüri dersidir.bu iki efsane dersi dinleyebilmiş olmayı büyük bir şans addediyorum. hocanın dersi anlatırken halk sağlığına,taramaya verdiği önemi ve bunu biz yeni yetişen hekimlere çok çok büyük bir önemle, idealizmle anlatışını hiç unutmayacağım.bugün tüm bunları tekrar hatirlarken, pediatrist olmasam da kendi branşımla ilgili tarama yöntemlerine yaklaşımımda ayşegül hocanın rolünün ne kadar büyuk oldugunu keşfettim.
    ışıklı ruhundan, ellerinden öperim.
hesabın var mı? giriş yap