• üsküdar gülfem hatun mahallesinde bir türbedir. türbe kapısı sokak, türbe mektebi sokak, açık türbe sokaklar bu türbeden esinlenmişlerdir

    türbe, kendi ismiyle ünlü camiinin sol tarafındadır. türbeye camlı bir bölümden girilir. bu kısım 1918 tarihinde yaptırılmıştır. 1910 veya 1911 senesinde camiin minaresi, yıldırım düşmesi neticesinde türbenin kuyu olan orta sofası üzerine yıkılmış ve burasını harap etmişti. beylerbeyi'ndeki beyaz yalı'nın sahibesi hıdiv ismail paşa'nın kızı prenses fatma hanım harap olan orta sofayı tamir ettirmiş ve bu arada da bu câmekânı yaptırmıştı. zemini mermer döşeli câmekânın karşısında tonoz çatılı türbedar odası vardır. burada duvara çakılmış bir demir halkaya bağlanan akıl hastaları telkin yoluyla tedavi edilirmiş. odanın sol tarafında aziz mahmud hüdâyî efendi sebili bulunmaktadır. câmekândan bir kapı ile türbe sofasına geçilir. kapının üzerinde bir satır halinde, dört mısralı mermer bir kitâbe vardır ki, şudur: bu meşhed mecma'-ı ervâh-ı ecsâd-ı hudâyî'dir edeble gir azîzim türbe-i pâk-ı hüdâyî'dir dilâ tahsîl idem dirsen eğer zevk-i ilâhî'den nasîbini alır elbet giren bâb-ı hüdâyî'den talik hat ile yazılan bu kitâbenin altında tarih yoktur. izzî mehmet efendi türbesi karşısındaki hazîrede medfun olan meşhur şair kâzım paşa (öl. 1889) veya şeyh ruşen tevşkî efendi (öl. 1891) tarafından hazırlanmış olduğu sanılmaktadır. bu kitâbenin altında, demir kapı üzerinde bir çerçeve içinde bir kitâbe daha vardır. sülüs yazı ile yazılmış olan dört mısralı levha şudur: hulûs-ı kalb ile kâmil yüzün sür hâk-i pâyine teeddüble niyâz eyle makâm-ı ârifânedir cenâb-ı kutb-ı a'zamdır bu zât-ı mükerremdir tarîk-i celvetî pîri aziz mahmud hüdâyî'dir ketebe necmeddin 1373 (1954) bu şiir, selimiyeli şair, şeyh reşid üsküdarî tarafından şöylenmiştir. melâmiyyü'l-meşreb bir kimse olan reşid efendi 1925 tarihlerinde vefat etmiştir. levha, daha sonra ve 1941 tarihinde vefat eden kısıklı camii imamı osman efendi hattıyla yeniden yazılmıştır. şimdi görülen yazı ise, türbedar sayın mustafa düzgünman'ın isteği üzerine, amcası büyük üstad necmeddin okyay beyefendi tarafından, 1954 senesinde yeniden yazılmıştır. eski kitâbe türbe dahilinde mahfuzdur. türbe sofasının sol tarafında bir kerevet, üzerinde divit ve hokka bulunan bir rahle, sağ tarafta yukarıda adı geçen sebil ve kuyusu vardır. zarif bir bileziği olan kuyunun, çıkrığı ve bakır kovası mevcuttur. burada ayrıca büyük bir saat ve onun yanında, içinde iki sandık dolusu hüccet ve raşar dolusu muhasebe defterleri bulunan küçük bir oda vardır. ahşap beşik tavanını bir venedik avizesi süslemektedir. kuyu hakkında bir çok rivayetler vardır ki, halk bu söylentilere sadıkane inanmaktadır. tatlı olmayan bir suyu bulunan kuyunun mukaddesliğine inanıldığı gibi, zemzem suyu'nun bir kolu olduğunu iddia edenler de vardır.
  • her pazar sabahı sabah namazları için gittiğim türbe. esrarengiz bir güzellikte insanı içine çeken manevi bir havası var. sabah namazından sonra hoca mustafa efe (altan erkekli ve altan gördüm'den diksiyon dersi almış) insanın kalbine dokunan güzel sesiyle dualar okuyor ve salavat(yaklaşık 1 saat) getiriyor. yani hiçbir yerde bulamadığım huzuru burada buluyorum.
  • çok kötü bir huyum vardır, hiç bir yere zamanında varamam, ya korkunç erken giderim ya da geç kalırım. hep başıma iş açan bir durum olmuştur bu özelliğim.
    o pazar günü de şan dersine yetişmek için uyanır uyanmaz saate dahi bakmadan giyinip çıkmıştım evden, vapura bindikten sonra farkettim derse daha iki saat olduğunu, kursa varmam en fazla on beş yirmi dakika sürecekti, ne yapacağımı bilmiyordum, her zamanki gibi büfeden çay alıp otlara oturup karşı yakayı izleyebilirdim ama yağmur yağmıştı sabah ve derse ıslak bir pantolonla gitmek istemiyordum. yürüdüm, yürüdüm. kursun olduğu sokağın başına geldim, her hafta olduğu gibi yine "ulan bu yokuşa da gıcık oluyorum" diye düşünüp fıtı fıtı yukarı çıkmaya başladım. binanın kapısının önüne geldiğimde içeri girmek istemedim, zaten çay bile demlenmemişti daha büyük ihtimalle, hem çaycı abla elimde sigarayı ilk gördüğünde kahrolmuştu üzüntüden,sırf onu üzmemek için derse geldiğim zaman molalarda dışarı çıkıp sigara icmiyordum, şimdi bir de iki saat erken gelmiştim, iki artı dört, hayır altı saat sigarasız kalamazdım.
    yan sokakta bir yokuş daha vardı, yorgun da değildim, hem sanki bu sokak biraz daha bizim anadolu'daki mahalleleri andırıyordu, tabii o kuul evler dışında. kesin park falan da vardır ileride, bakkaldan da ays ti alırım, mis gibi olur deyip yürümeye başladım. yürüdüm, fazla yürümeme gerek kalmadı, aradığım yeri bulmuştum.
    içeri girer girmez minik bir kedi yaklaştı yanıma ve ayakkabımın üstüne çıktı, "hoşgeldin" dedi bana sanki, sevmek için elime alayım dedim, ayakkabımın üstünden inip badi badi yürüyerek kardeşlerinin yanına gitti, üstelemedim ben de.
    içeri girdim, uzun zamandır dua ederken mahcup hissediyordum kendimi, hatası yakalanmış bir çocuk gibi korka korka dua ediyordum, halbuki bu ben değildim. içeride ne kadar kaldım hatırlamıyorum, o gün aylar sonra ilk defa bu kadar içten dua ettim, içimden, dışımdan ne geçiyorsa her şeyi anlattım allah'a, konuştum, konuştum, konuştum...
    içeride ne kadar kaldım hatırlamıyorum, çıkarken bu sefer deminki kedinin kardeşi ya da arkadaşı geldi yanıma, muhtemelen kardeşiydi, tipleri çok benziyordu çünkü. bu sefer aldım kucağıma, yüzündeki "abla napıyon ya" ifadesine aldırmadan kafasını öptüm kocaman.
    kursa vardığımda ders başlayalı beş dakika olmuştu, hocam "sınavı ilk sırada kazanıp her derse son gelen olmayı nasıl başarıyorsun, vallahi tebrikler" dedi, ehehe diye gülüp yerime oturdum. çantamdan solfej kitabını çıkarırken açılmamış pakete çarptı gözüm, sigara içmeyi unutmuştum.
  • sevdiğim kim varsa, kolundan tutup götürmek istediğim türbe... hissettiğim huzuru, onlar da hissetsin istiyorum.
  • uzun zamandır gidemeyip, üsküdarda iş yoğunluğundan fırsat bulup bugün gidebildiğim son zamanlardaki ruhsal yorgunluğa huzur vermiş türbedir.

    edeb ile gelen lûtuf ile gider sözlerinin tecelli etmesi ümidiyle.
  • (bkz: #7821899)
  • çocuk tecavüzcüsü ensar vakfı'na desteğini açıklayan aziz mahmud hüdayi vakfı'yla aynı lokasyonda yer alır: http://hudayivakfi.org/…-mahmud-hudayi-turbesi.html

    kimi putperest kesim bu türbeye gelir dualar eder, siparişler verir, pazarlıklar yapar... mekanda toplanan bağışların ne kadarı hayır işlerine ne kadarı cihatçı teröristlere ulaştırılır bilinmez. benim bildiğim, makbuz/fatura/fiş kesen din görevlilerinden uzak durulması gerektiğidir.

    bu arada merakından, inancından ya da gözlemleme isteğinden ötürü ziyaret etmek isteyenlere cüzdanlarına muhakkak hakim olmalarını tavsiye edelim. organize çalışan kapkaççı ve yankesicilerin, sadece cahillik-masumiyet hattında şuur kaybı yaşayanlara değil istisnasız herkese musallat olduğu açık bilgidir.
  • bülent ersoyun sık sık ziyaret ettiğini söylediği türbe..huzurunu, başarısını ve güzelliğini bu türbeye borçlu
  • bütün sevdiklerime anlattığım, inanılmaz huzur bulduğum, üsküdara geldiğimde mutlaka uğradığım türbe
  • kedileriylede meşhurdur her taraf da kediler var caminin içinde kedilerle beraber ibadetinizi yapabileceginiz çok güzel huzurlu bir ortam.
hesabın var mı? giriş yap