• bugün 38. istanbul film festivali kapsamında izlediğim, yönetmenliğini mark jenkin'in yaptığı 2019 yapımı film.

    film dünya prömiyerini geçtiğimiz şubat ayında gerçekleştirilen 69. berlin film festivali'nde yapmıştır.

    filmin sinopsisi: film, yalıtılmış bir toplumdaki kardeş kavgasının hikâyesini, benzerine ender rastlanan bir teknikle aktarıyor: 70'lerin meşhur bolex kamerasıyla 16mm siyah-beyaz çekilen filme yönetmen mark jenkin, özel geliştirdiği bir işlemle elle müdahale ediyor. böylece dik yamaçlar, ifade dolu yüzler, balıkçı ağları, mangal dumanı gibi görsel ayrıntılar sürekli değişen bir ışık ve dokuyla perdeye yansıyor. ingiltere'nin güneybatı ucu, kelt denizi'nden okyanus dalgalarını göğüsleyen; yabancılaşmanın, küskünlük ve öfkenin kıyıya vurduğu cornwall'daki kartpostal gibi bu balıkçı köyü; ekonomik sıkıntılar, kentsel dönüşüm ve aile içi anlaşmazlıklara pürüzlü, siyah-beyaz bir estetikle tanık oluyor.

    son derece dağınık senaryosu, kopuk kopuk bölümleri ve basit diyalogları ile film beklentileri karşılamakta oldukça zorlanıyor. ele aldığı konuyu birçok farklı deneme ile anlatmayı başaran fakat bu denemelerin hiçbirini başarılı yapamayan yönetmen tek farklılığı 70'li yıllara ait kamera kullanımı ile gerçekleştiriyor. her yönüyle deneysel özellikler gösteren film, hafızalarda oldukça kötü bir iz bırakarak unutulmaya yüz tutuyor.

    filme puanım: 5

    not: filmi henüz izlemediyseniz elinizdeki bileti bir başkasına verin mutlaka. dört senedir gittiğim festivalde izlediğim en kötü filmler arasında ilk üçte yer alıyor kesinlikle film. iksv bu tür filmleri alarak resmen festival seyircisi ile dalga geçiyor adeta. siz siz olun filmi izleme gafletinde bulunmayın kesinlikle yoksa giden zamanınıza yanarsınız.
  • bait internet dilinde genelde trollerin ortaya, karşı çıkılacağını bildiği bir konu atıp milleti yemlemesini anlatan bir sözcüktür. ekşi sözlükte sayısız bait başlık ve bu başlıklara cevap yazıp fav aldığında başları göğe eren yazar vardır.
  • izole bi ingiliz sahil kasabası, balıkçılık, tekne, pub, aksanlı ingilizce ve en önemlisi bolex kamera ve siyah beyaz kare kadraj çekim. tam bi fetiş filmi. belli bi kitleye özel çekilmiş gibi ama yine de yukarıda da dendiği gibi yönetmen hem deneysel olacağım diyerek filmi izlemeyi zorlaştırmış hem de siyah beyaz filme anakronik olarak arabaları ve günümüz teknolojisini sokarak filmin tadını kaçırmış. senaryosuz olması beni o kadar rahatsız etmedi. keşke deneyselliği ve teknolojiyi bırakıp saf bi film çekseymiş.

    https://www.imdb.com/title/tt9652782/
  • senaryosuz derken? bence güzel bir hikayesi var ama yönetmen çok ilginç bir anlatım yöntemi seçmiş bu yüzden takip etmesi, anlamlandırması bir miktar zor. misal aynı anda gerçekleşen olayları birbirine karıştırarak göstermişler. bir ondan bir diğerinden. barda 2 grup aynı anda konuşuyor. ikisini birbirine karıştırmışlar bulamaç olmuş. ama ona da alışılıyor. bu hikayeyi normal bir film yapsaymış daha güzel olurmuş tabi.
  • türkçesi büyük yem

    2000 yapımı antoine fuqua filmi. her ne kadar yapımcısı tony gilroy kadrosunda jamie foxx, david morse gibi isimler olsa da film vasatın üstüne çıkamıyor...

    imdb
  • windows 95 üzerinde oynadığım ilk oyundur.
    bir solucan olarak gezerken küçük yaramaz bir çocuk* sizi bir kavanoza koyuyor yem olarak kullanmak için.
    daha sonra çocuk giderken bir taşa takılıyor ve düşüyor, siz de kavanozdan kaçıyorsunuz. ancak doğada hayatta kalmanız gerekiyor.

    belli kutular var, o kutuları doğru yerlere götürerek bölümleri geçiyorsunuz. zamanınız dolarsa ve tüm canlarınız tükendiyse bir kuş sizi yiyor*.
  • etimolojik kökeni eski viking dilindeki "beit" kelimesine dayanan ingilizce sözcük.
hesabın var mı? giriş yap