hesabın var mı? giriş yap

  • bir arkadaşım, minicikken annesiyle babasına ayırma büyüsü yapmışlar. sonra kadın sürekli cin vesaire görmüş, hem de ayrılmış kocasından. kocası da ayrılma büyüsünü yapan kadınla evlenmiş. işte o kadın listenin birincisidir. ikinci sırada da gandalf var.

  • 3 gunde bir degistirenleri gorerek sok gecirdigim durum. ben her gece 3'e alarm kurup, uyanip degistiyorum ki uykumun ikinci yarisi daha fresh geciyor.

    t: yine yalanciyi zkmedikleri, onsevisme ile biraktiklari, gercek hayatta domuz gibi yasayan yazarlarin, 3gunde carsaf degistirdiklerini iddia ederek kiz dusurmeye calistiklar baska bir deneme. belki de ben kotu niyetliyim. bu yazarlar, hotellerde housekeeping olarak da calisiyor olabilirler.

  • ekşi sözlükteki gerizekalının peşinden koşan linç kültürünün verdiği bıkkınlıktan mütevellit artık buraya yazmıyorum, sadece çok gerekli gördüğüm, bilgi vermem gerektiğini düşündüğüm durumlarda yazıyorum buraya. örneği için (bkz: #73490640)

    şimdi, öncelikle, bu başlığa yazanların yüzde 95’i için söylüyorum. cahilsiniz ve cehaletiniz inanılmaz boyutlarda bir gerizekalılığa ulaşmış. partizanlık gözlerinizi kör etmiş. kendi düşünce sisteminize alet olabileceğini düşündüğünüz potansiyel bir “olay” gördüğünüz zaman koşa koşa gelip reröre yapar hale gelmişsiniz. çomar olarak yaftaladığınız kitleden gram farkınız kalmamış çünkü bilginiz olmadan siyasi görüşünüz çerçevesinde linç eder olmuşsunuz. ülkenin geldiği ayrışmış noktada payınız, hor gördüğünüz kitle kadar olmasa da, azımsanamayacak seviyede.

    şimdi neden cahil ve gerizekalı olduğunuza geçelim. frekansta “niyetiniz nedir?” sorusu bir rica, minnet belirtmez. pilotun bir sonraki adımının ne olacağını anlamak maksadı ile sorduğunuz bir sorudur, ki, kontrolör olarak siz, bir sonraki adımınızı planlayabilesiniz. aviation english’teki “what is your intention?”ın karşılığıdır. pilottan, sorduğunuz soruya aldığınız cevaba binaen, yine bir kontrolör olarak, kuralların dahilinde, trafiğin emniyetli ve hızlı akışını sağlayacak harekette bulunmak sizin inisiyatifinizdedir.

    kontrolör arkadaş soruyor “niyetiniz nedir” diye. tc-lad tescilli (ki kendisi çok nadiren vip operasyonda kullanılmakla birlikte, seyrüsefer yardımcı cihazlarının testlerinde kullanılan “flightcheck” uçağıdır) uçağın pilotu da şansını deniyor, “kalkabiliriz aslında” diye. bunu emin olun her pilot yapar. türk yıldızları gösterisi nedeni ile uçuşa kapatılacak sahadan “efendim biz aradan kaçarız” diyen pilotları duydu bu kulaklar. suçlamıyorum, olay ciddiyeti hususunda derinlemesine malûmatı olmamasından mütevellit, operasyonel durumu muallakta olan bir havalimanından kalkıp gitmeyi istiyor. neden? çünkü geç kalkana kadar motorlar çalışır vaziyette kalırsa benzin sarfiyatı, eşittir maliyet. yok motor susturursa hooop yeni plan çekmekle uğraş. belki de slot zamanı yemekten mütevellit istediğinden çooook sonra kalkmak durumunda kal. pilot arkadaş pek tabii ki bütün imkanları “kurallar dahilinde” zorlayacak. o da verdiği cevapla bunu yapıyor.

    bundan sonraki cevap kısmı ise, frekansta yeri geldiğinde haddinden fazla konuşmanın getirdiği gereksiz laf kalabalığı, bunun da sebebi, gün içerisinde tamamiyle ingilizce konuşan kontrolörün türkçe’ye dönünce istemeden fazla malumat vermesi. fazla kibarlık ve laf kalabalığı dışında, şuradaki cahil kalabalığın (yüzlerce kaza raporu izleyen adamın, bunu mesleği olarak yapan adamdan daha fazla bilmesinden doğal ne var? dangalak) iddia ettiği üzere, bu karşılıklı konuşmada hiç bir yanlış öğe yok. bir tane dahi yok. onu da, eğer ki şikayet edebileceğiniz, tutulacağınız bir dal bulabilirseniz gidin edin, burada goygoyculuk yapmaktan öte gidemeyen bir kitle olarak kalmamış olursunuz.

    tekrar ediyorum. laf kalabalığı ve gereksiz kibarlık dışında hiç bir sıkıntı olmayan bir durum. başlığı ya kasıtlı, ya da konu hakkındaki bilgisizliği nedeniyle bu şekilde açan ve onun arkasından “olm koşun lan bedava linç var!” diye takip eden, tekrar ediyorum, cahil kitleye selam ederim.

    eserinle gurur duy kanzuk efendi. eskinin kutsal bilgi kaynağı, şimdinin bedava linç çukuru. sen git danla biliç’le dürüm falan göm.

    ek: olay “ground” frekansında geçiyor. apronda ve taksi yollarındaki hareketliliği düzenleyen birimin frekansında. kalkış izninin/kleransının verildiği kule/tower frekansında değil. kontrolörün niyet sormasının asıl amacı, uçağın o anki pozisyonu ile ilintili. pistte/pist başındaki bir uçak ground frekansında değil, tower frekansında olur. dolayısıyla, kontrolörün niyet sormasındaki asıl amaç, uçağın havaalanında o anki pozisyonundan sonda ne yapmaya niyeti olduğuyla alakadar. aprona geri mi dönecek? başka bir park pozisyonuna mı dönecek? taksi yolunda beklemeyi mi tercih edecek? motorları susturmasından mütevellit, yakıt ikmaline ihtiyacı olacağından park pozisyonuna yakıt tankeri mi isteyecek? veya içindeki yolcuları indirmek mi isteyecek? tüm bu seçenekler için ayrı birer eylemde bulunmak durumunda kontrolör arkadaş. niyet sormasının asıl sebebi bu. yukarıda da belirttiğim gibi, pilot arkadaş da şansını deneyip kalkış şansını zorluyor. kontrolör arkadaş da, kısa bir cevapla “negatif, kalkış mümkün olmayacak” demek yerinde, gereğinden fazla bir kibarlık gösterip uzatıyor da uzatıyor. olay bu kadar basit arkadaş ya. öf.

    ek 2: bu arada uçak vip operasyon için kullanılsa da, içindeki pilot dhmi’nin kendi pilotu, kontrolör dhmi’nin kontrolörü. aynı kurumda çalışıyorlar, bir ast-üst ilişkisi yok. birbirlerini gören, tanıyan insanlar. bir ast’ın üst’üne kibarlığı söz konusu değil, çalışma arkadaşlarının birbirine karşı kibarlığı söz konusu. mesai arkadaşı olm bunlar.

  • 170 bin için ben bir bölüm değil bir ömür oynuyorum lan. rol yapmıyorum hem de her şey gerçek.

  • açılın, ben fakirim!

    şimdi olay şöyle oluyor; pahalı ve tadı güzel olan şeyleri yavaş yavaş yiyip içiyorum. karnımı doyurmak için mecburen yediğim şeyleri ise hızlı hızlı, hatta mümkünse hiç çiğnemeden dikine boğazıma sokuyorum.

  • beni terk edip giden..

    yavrularına nasıl anlatayım bilmiyorum ki. anneniz artık yok nasıl diyeyim? ben daha kabullenememişken nasıl avutayım onları?

    dün yol kenarında ölüsünü buldum kuzumun. gece dolaşmaya çıkmış bahçeden, allahın belası bi araba çarpmış, fren bile yapmamış. kaskatı, cansız.. gözümün önünden gitmiyor o hali. hiç benzemiyor ki benim kedime. bembeyaz tüyleri yok. kan.. yavruları var onun. senelerce beraber uyuduk, ben varım. daha aşıya gidecektik. daha ağustosta 3 yaşına girecekti. ama öyle cansız yatıyor orda. elimde tek kalan tasması.

    insan gibi kullanın şu arabaları. benim canım gitti, niceleri gibi, başka canların sebebi olmayın.

    ben nasıl derim o yavrulara insan kılıklı bi şerefsiz kıydı annenize diye?

    yıktılar yuvamızı..