hesabın var mı? giriş yap

  • neden vuruluyor arkadaş bu hayvanlar? bir tane mantıklı açıklaması var mı? para için neden doğal ortamında yaşayan bir canlının ölümüne izin verilir? bu nasıl spor? bunlar nasıl insanlar?

  • görmediğim, beklemediğim şey...
    beni anca annem babam arar.
    bana mesajı sadece bankalar, telefon operatörüm ve cumaları ehl-i müslim kalmış bikaç kişi atar.
    mail box'ta trendyol, bukombin ve daha nicelerinin reklamı vardır.
    feysbukta bildirimlerimin çoğu lanet olasıca oyun istekleridir.
    işin kötüsü sokakta tanıdığın biriyle burun buruna gelsen de görmezlikten gelenler vardır.
    varsın ekşiden mesaj da gelmeyiversin. ben hala oksijen alıp karbondioksit vermeye devam ediyorum işte daha ne olsun.

  • istanbul dışında ikamet eden kuzenin anaokuluna giden kızına proje ödevi verilmiştir. projeye göre önce eldeki malzemelerle bir oyuncak bebek yapılacak ve bebek muhtelif yerlerde gezdirilip bir günlük tutulacaktır. fakat her nedense bebeğin şehir dışında bir yere gitmesi de şarttır. "nolucak yeaa, göndermiş gibi yaparız, günlüğe de döktürürüz bir güzel" desen de yemiyorlar. kanıt olarak fotoğraf sunmak lazım. hal böyle olunca da tek çare olarak bebeğin şehir dışı gezisi için istanbul seçilmiştir. bebek, günlüğüyle birlikte taa istanbul'a gönderilmiş ve dayı tarafından alınıp getirilmiştir.

    istanbul'da bulunan aile bireyleri tarafından proje son derece ciddiyetle karşılanmış, herkes canla başla çalışmış, bebek herkesin evinde yatıya kalmış(!), tüm ayrıntılar günlüğe yazılarak hepsiyle ilgili kuzene rapor verilmiştir. fakat dayımın yaptığı çalışmalar adeta projeyi başka bir boyuta taşımış, öğrendiğimde de beni kahkahalara boğmuştur.

    meğer benim koskoca dayım, bezden falan yapılmış bildiğimiz oyuncak bebeği de almış istanbul turuna çıkmış. beyazıt kapalıçarşı senin, eminönü benim dolaşmışlar bütün gün. öyle bir keyifle anlattı ki, sanırsın adam hayatının gezisini yapmış. geziyi ölümsüzleştirmek için çektiği hatıra fotoğraflarından sonrasını pek dinlemedim, dinleyemedim:

    http://i.hizliresim.com/jqvagy.jpg
    http://i.hizliresim.com/jqva9y.jpg
    http://i.hizliresim.com/o01j5m.jpg

    ya, 57 yaşında bir adam düşünün. oyuncak bebeği almış, oraya buraya koyup fotoğrafını çekiyor. "abi hayırdır?" diye soruyorlar, "hiiç, gezdirmeye çıktım" diye istifini bile bozmuyor. gülmeyeyim dedim, sonra kahkahalarımız birbirimizin suratında patladı. neyse ki dayım sayesinde ailece projeden alnımızın akıyla çıktık. fotoğrafları kuzenime mail attım, kahkaha atmaktan konuşamasalar da teşekkürlerini ilettiler. şimdi dayım diğer velilerden kendi bebekleri için gezi teklifi alıyor, mutluyuz gururluyuz.

  • hayao miyazaki'nin göklere ve uçan araçlara olan tutkusunu kendince bir veda ile taçlandırdığı filmi. bu yüzden diğer animelerindeki gibi karakterlerini nakış nakış işlemeye odaklanmamış, ulusunun göklerdeki -iyi ya da kötü- târihine kısa bir veda turu yazmış. beklentilerimizi karşılamayan ya da havada kalan pek çok detayı olabilir; lâkin, yıllar boyunca çizgilerinin masalsı renkleriyle hayranlarının yüreğini ışıtan bir ustaya gönlünce bir finali çok görmememiz de gerekir.

    filmde caproni'nin annesi, tenkuu no shiro rapyuta'nın dola'sını çağrıştırıyor gözlerimize. miyazaki geçmişe bir selâm mı gönderdi acaba?

    jiro deprem sonrasında yıkıntı hâlindeki okuluna döndüğünde yangından kurtarılan kitapların hâli de insanı üzüyor. o kareleri düşündüğümüzde, japonlar için "küllerinden doğan halk" yakıştırması uygun geliyor.

    "bir mühendis için en önemli şey ilhamdır. ilham geleceğin kilidini çözer, teknoloji ondan sonra yetişir."