hesabın var mı? giriş yap

  • binilen takside taksici sigara içiyordur ve sorar:
    -hocam sigaranın zararı var mı?
    -aa akciğer kanseri... ehem yok yok içebilirsiniz.

  • 15 yıllık bas gitaristlik hayatımda geçen yıl doğruluğunu anladığım durumdur. şöyle ki, taksim (bkz: dorock) barda düzenli sahne aldığımız zamanlardan birinde, judas priest'ten painkiller çalıyoruz. baya da iyi yardırıyoruz parçayı normalde. ancak alkolün etkisiyle sanırım, bu sefer ben parçanın daha girişinde mavi ekran verdim. parçanın hangi nota ile başladığı konusunda bile bir fikrim yok. beyin olmuş tabula rasa. lan dedim bittik. sonra aklıma geldi, olm rezil olacağına kapat potanstan gitarın sesini, çalıyormuş gibi yap. ama nasılım a dostlar, görmeniz lazım...yılların air guitarcılarına taş çıkaracak hareketler yapıyorum. bir davulcuya gidiyorum şekil yapıyorum, bir seyirciye gidiyorum gitarı biralarla tokuşturuyorum falan. insanlar gazdan ölecek.

    arkadaş, grup arkadaşlarım da dahil, biri de çıkıp demedi ki aga bu nedir? lan bildiğin çalmadım parçayı, kimse anlamadı. tebrik falan aldım hatta milletten. orada anladım ki, boş işler bunlar. o zamandan beri jamiroquai falan çalıyorum daha çok lan. nasıl travma yarattıysa artık...

    denizin buz gibi sularından gelen edit: işittiğim laflar sebebiyle illa "ironiden anlamayan nesle aşina değiliz" diye not düşüreceksiniz adama. hayatımın yarısını verdiğim bir enstruman için nasıl "boş işler bunlar" diyebilirim ki?

  • edit 2: bir arkadaştan george orwell sözü,
    düşünün çünkü henüz yasaklanmadı

    düşünüyorum da, hepimizin mi bu kadar kaybedecek şeyi var. kişisel özgürlüklerimiz o kadar kısıtlanmış ki, duvarları olmayan bir hapishanedeyiz. korku imparatorluğu mu bu? öyleyse, hakikaten neyden korkuyoruz?
    dayatmaları kabullenerek daha nereye kadar varacağız? farkında mısınız adı şeriat olmayan, ama muhafazakarlığın dibine kadar dayatıldığı iki yüzlü, sahtekar bir ülke olduk.
    son yasakla,
    her daim içen birisi değilim, ama istediğim zaman, dışarıda içmeyi geçtim, parasını verip birşey alamıyor olmak, bunun bana dayatılıyor olması ve buna sesimin, sesinin çıkmıyor, çıkamıyor olmasından nefret ediyorum.
    gittikçe boğuluyorum, insan görmek istemiyorum ama çekip gidip bir yeşillikte, deniz kenarında öyle boş boş oturmaya bile izin yok.
    herkes birşey olsun istiyor, ama beklemek, umuda boşa kürek çekmek gibi.
    debelenmesek bile batıyoruz, yalnız, çamura değil, bildiğin boka, ta ki nefesimiz tükenene kadar.

    kadehlerinizi kaldırın gençler,
    en çok da kimin o bok çukurunda boğulmasını istiyorsanız ona.
    şerefe...

    edit: gelen bir mesaj,
    " 1920li yıllarda ülkenin fabrika ayarlarıyla oynadınız şimdi bir babayiğit çıktı ve ülkeyi fabrika ayarlarına geri döndürüyor"

  • yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmış dil. bir kaç yıl sonra bu gerçeği daha net bir şekilde görebileceğiz. iletişim çağına ayak uyduramaması yok olma sürecini hızlandıran en büyük etken. unesco kaç yıl önce uyarısını yaptı. geriye biz dil sahiplerinin insafına bıraktı. başlığa uğrayıp dil hakkında bilgi almak isteyen zazalar ve zazaca meraklılarına kendi bilgi ve birikimlerimle birkaç şey paylaşmak istiyorum.

    zazaca kurmancca gibi yarı ergativite dil olma özelliği göstermektedir. ergativite geçişli fiil cümle yapılarında dilbilgisel ilişkileri ifade eder. zazaca da şimdiki zaman + gelecek zaman formlarında akuzatif özellik gösterirken yani yüklem özneye göre çekimlenirken geçmiş zaman formunun geçişli fiil cümlelerinde ergativ özellik gösterir. yüklem nesneye göre çekimlenirken şahıs zamiri bükünlü bir hal alır.

    öncesinde zazacada şahıs zamirlerinin yalın ve bükünlü hallerini görelim;

    yalın hal >>> türkçe
    ez --- ben
    ti --- sen
    o --- o (eril)
    a --- o (dişil)
    ma --- biz
    şima --- siz
    ê --- onlar

    bükünlü hal >>> türkçe
    mi --- ben
    to --- sen
    ey --- o (eril)
    aye --- o (dişil)
    ma --- biz
    şima --- siz
    înan --- onlar

    örnekler üzerinde daha net anlamış olacağız. şimdiki zaman ve gelecek zamanda cümle yapısı;
    şimdiki zaman (demo înkayîn)
    ez gude kay kena. --- ez........a (ben top oynuyorum)
    tı gude kay kenî. --- ti.........î/a (eril/dişil) (sen top oynuyorsun)
    o gude kay keno. --- o.........o (o top oynuyor)
    ma gude kay kenî. --- ma......î (biz top oynuyoruz)
    şima gude kay kenî. --- şima...î (siz top oynuyorsunuz)
    ê gude kay kenî. --- ê.........î (onlar top oynuyorlar)

    not: î/ê (her iki harf çoğul için kullanılabilir)

    gelecek zaman (demo ameyîn)
    ez do awe biwera. --- ez........a (ben su içeceğim)
    ti do awe biwerî. --- ti.........î/a (sen su içeceksin)
    o do awe biwero. --- o.........o (o su içecek)
    ma do awe biwerî. --- ma......î (biz su içeceğiz)
    şima do awe biwerî. --- şima...î (siz su içeceksiniz)
    ê do awe biwerî. --- ê........î (onlar su içecekler)

    geçmiş zamanda işler biraz karışacak. geçişli fiil cümlelerinde yüklemin nesnenin durumuna göre değişeceğini göreceğiz. farkı net anlayabilmeniz için şimdiki zaman ve geçmiş zaman karşılaştırmalı örnekler vereceğim.

    şimdiki zaman >>>> geçmiş zaman

    ez saye wena >>>> mi saye werde
    (ben elma yerim) >> (ben elma yedim)
    ti saye wenî >>>> to saye werde
    (sen elma yiyorsun) >> ( sen elma yedin)
    o saye weno >>>> ey saye werde
    (o elma yiyor) >> (o elma yedi)
    ma saye wenî >>>> ma saye werde
    (biz elma yiyoruz) >> (biz elma yedik)
    şima saye wenî >>>> şima saye werde
    (siz elma yiyorsunuz) >> (siz elma yediniz)
    ê saye werdî >>>> înan saye werde
    (onlar elma yiyor) >> (onlar elma yedi)

    geçmiş zamanda şahıs zamirlerinin bükünlü bir hal aldığını görüyoruz. yüklem nesnenin durumuna göre değişecek. aynı örneğin geçmiş zaman çoğul halini görelim. yüklemin nesnenin durumuna göre değişimini gözlemleyelim.

    geçmiş zaman çoğul hal

    mi sayî werdî (ben elmaları yedim)
    to sayî werdî (sen elmaları yedin)
    ey sayî werdî (o elmaları yedi) (eril)
    aye sayî werdî (o elmaları yedi) (dişil)
    ma sayî werdî (biz elmaları yedik)
    şima sayî werdî (siz elmaları yediniz)
    înan sayî werdî (onlar elmaları yediler)

    geçmiş zaman tekil hali

    mi nan werd (ben ekmek yedim)
    to nan werd (sen ekmek yedin)
    ey nan werd (o ekmek yedi) (eril)
    aye nan werd (o ekmek yedi) (dişil)
    ma nan werd (biz ekmek yedik)
    şima nan werd (siz ekmek yediniz)
    înan nan werd (onlar ekmek yediler)

    geçmiş zamanda özne bükünlü haldeyken nesne durumundaki şahıs zamirleri yalın halde olur. örneğe bakalım;

    mi ti dî > (ben-seni-gördüm)
    to ez kişta > (sen-beni-öldürdün)
    ma ti dî > (biz-seni-gördük)
    şima ez weriznaya > (siz-beni-kaldırdınız)
    înan ma kiştî > (onlar-bizi-öldürdüler) (ma) zamirinin yalın ve bükünlü hali de aynıdır.

    örnekleri çeşitlendirelim.

    geçmiş zaman >> mi bawer kişt.

    mi: bükünlü halde kullanıldı. (özne durumunda)
    bawer: yalın halde kullanıldı. (nesne durumunda)
    kişt: nesnenin durumuna göre şekil alır. yalın haliyle kullanıldı.

    şimdiki zaman >> ez bawerî kişena.

    ez: yalın haliyle kullanıldı. (özne durumunda)
    bawerî: bükünlü haliyle kullanıldı (nesne durumuna)
    kişena: şimdiki zaman olduğu için özneden etkilendi. öznenin durumuna göre şekil aldı. ez.....a

    geçmiş zaman >> kutikan verg werdo. (köpekler kurt yemiş)

    kutikan: ''an'' eki alarak bükünlü hale geldi. (özne durumunda)
    verg: yalın halde kullanıldı. (nesne durumunda)
    werdo: geçmiş zaman olduğu için nesneden etkilendi. nesnenin durumuna göre şekil aldı.

    şimdiki zaman >> kutikî vergan wenî. (köpekler kurtları yiyorlar)

    kutikî: yalın halde. ''î'' eki çoğulu ifade eder. (özne durumuna)
    vergan: bükünlü haliyle kullanıldı. (nene durumunda)
    wenî: şimdiki zaman olduğu için özneden etkilendi. öznenin durumuna göre şekil aldı. ê.....î

  • savunanlar oldukça sırtı yere gelmeyecek restoran zinciri.

    tavuğun kilosu 50 60 tl. toptan alıyordur, ama hadi 50 diyelim. 100 gram tavuk, 5 tl. üzerine nasıl bir krema, baharat ekliyor ki 104 tl'ye satıyor? şakasınız abi.

    şurada zengin savunmayın be abicim.

  • din dersinde ermeni ve musevi arkadaşlar muaf oldukları için dışarı çıkarlar. din hocası gelir ve tam ders başlıycakken kapı açılır ve içeri unuttuğu çantasını almak için musevi arkadaş girer.
    arkadan bir ses: işteeee sonunda doğru yolu buldu.