hesabın var mı? giriş yap

  • bende uyandırdığı tek düşünce; herkese atatürk nasip olmuyordur. bu günümüze bile şükür be atam sayende.

  • bir umut ve iyimserlik uzerine kurulu savunma mekanizmasi.
    kiza cikma teklif edilmi$, takilma teklif edilmi$, yatma teklif edilmi$, her ne teklifi edilmi$se edilmi$tir. eger burada net bir "- hayir olmaz..." yaniti alinmami$sa, her sinyal, her kelime, her tavir, her mimik hayra yorulur.

    "- ne oldu abi, tamam mi i$?"
    "- bir du$uneyim dedi, $a$irdi biraz galiba..."
    "- o ooo, tamamdir hocam, yenge hayirli olsun, oyle du$unucem falan dediyse tamamdir."

    "- nasil baba konu$tun mu kizla dun?"
    "- hiii konu$tum, ben seni arkada$ olarak goruyorum ama sen iyi bir cocuksun" dedi.
    "- o bitmi$tir tamam, iyi cocuksun dediyse bitmi$tir."

    "- sinemada yav$adin mi lan kiza, tuttun mu elini falan, tutabilir miyim falan dedin mi, efendi yapsaydin?"
    "- ooo kolumu sirtina attim, oyle izledik, cok guzeldi."
    "- guzel, yakinda yersin sen o kariyi bitti bu i$, kolunu attiysan tamamdir."

    "- dun cikma teklif ettim elif'e olm, elektriklenme var, gel olsun bu i$." dedim.
    "- eee o ne dedi?"
    "- benim ciktigim ve sevdigim bir cocuk var dedi..."
    "- oooo tamam o zaman, hemen oyle dediyse ondan ayrilip sana gelecek demektir ivedi olarak." (bkz: oha)

  • direkt çevirisi "hiç kimsenin lafı üzerine" şeklinde olan horatius vecizesidir.

    aslında horatius cümleyi tam olarak bu şekilde değil, "nullius addictus iurare in verba magistri, quo me cumque rapit tempestas, deferor hospes." şeklinde yazmıştır. bu cümlenin wheelock's latin'den hallice latince bilgim ve ingilizce çevirilerinden yola çıkarak yaptığım esnek türkçe çevirisi "hiçbir efendiye sözlerimle bağlı olmadığımdandır, fırtına beni ne yöne sürüklerse o yönün misafiri olurum" şeklindedir.

    horatius'un bu cümlesi zamanında kendisinin finansörü olan, dönemin imparatoru augustus'un yancısı maecenas için yazdığı epistulae ismindeki mektubumsu yazılarından oluşan derlemelerinde geçer.

    cümlenin içinde yatan "kimseye bağlı olmamak ve hayatın gerçekleri nereyi işaret ediyorsa oraya bakmak" fikri 17. yüzyıl ingiliz bilim insanlarına oldukça cazip gelmiş olsa gerek, aynı ingiliz bilim insanları cümlenin başlangıcındaki nullius ve devamındaki in verba kısmını 1660 yılında ingiliz bilimini ilerletmek için kurdukları the royal society isimli kurumun mottosu olarak seçmişler.

    isaac newton, robert hooke, stephen hawking gibi kişilikler görüp geçirmiş olan the royal society için seçilen mottonun fikrinin türk toplumundaki karşılığı "önce lafa bakarım laf mı diye..." şeklindedir. yani bir lafı kimin söylediği o kişi kim olursa olsun önemsizdir. önemli olan lafın akla ve mantığa ne kadar uygun olduğudur. kişi bir fikri benimsemeden önce kendi aklıyla, kendi mantığıyla, tercihen deneyerek ve gözlemleyerek o fikrin doğruluğundan emin olmalı ve tüm bu süreç boyunca o fikri söyleyen kişinin kim olduğunu tamamen gözardı etmelidir. newton'dan bu yana süren bilim kültürünün özeti budur.

    tabii bunları okuyup gaza gelecek ve the royal society'nin mottosu uğruna sevgilileriyle kavga edecek olan genç kardeşlerim için dipnot düşmekte fayda var. lafı söyleyen sevgiliniz ise ve söylenen laf mantığınıza yatmıyorsa siz yine de memleketi savunur gibi kavgaya tutuşmayın. sonra "tartışmayı kazanmak hiçbir işime yaramasa bile fikrimi savunacağım" derken kendi başınızı yakarsınız. benden söylemesi.

  • sözlükten düşürülen kızın cinsiyetinin kadın çıkmasının gerçekten muazzam olduğu eylem. daha muazzamı da buddy başlığına 16 ilan vermiş bir beyefendinin hala kılsızını araması.

  • irlanda özgürlük hareketinin yüzyılımızda yetiştirdiği en önemli isimlerden biri. ira'nın kurucularından ve irlanda'ya özerklik kazandıran liderlerin önde gelenlerindendir. collins 1890'da west cork'un ufak mezrası sam's crossing'de doğdu. babası michael john collins, annesi marienne o'brien ile evlendiğinde altmış yaşındaydı. michael evliliğin sekizinci ve en genç çocuğu oldu... babası bir çiftçi olan michael çocukluğunu woodfield çiftliğinde geçirdi. babasını altı yaşında kaybetti.

    michael ilköğrenimini lisavaird'de tamamladı. burada tanıştığı öğretmeni dennis lyons daha sonra hayatını şekilllendirecek irlanda özgürlüğü fikrini ona ilk sunan olacaktı. lyons ingilizleri adadan kovmaya çalışan irish republican brotherhood'un (irb) bir üyesiydi. okumayı seven michael kızkardeşi mary anne'in de desteği ile irlanda bağımsızlığını destekleyen thomas davis gibi yazarların takipçisi oldu.

    annesi michael'ın başının derde girmesinden korktuğundan onu clonakilty'ye kardeşi margaret ile yaşamak ve postanede çalışmak üzere yolladı. burada michael part-time olarak kayınbiraderinin de çalıştığı yerel gazete west cork news'de iş buldu. burada geçirdiği birbuçuk sene içinde daktilo kullanmayı öğrendi ve yerel spor olayları hakkında yazılar yazdı. michael bundan sonraki dokuz yılını londra'da kızkardeşi hannie'nin yanında geçirecek ve west kensington postal savings bank için çalışacaktı. londra'da geçirdiği yıllar içinde collins irb'nin ilk sekreterlik ve yöneticilik görevlerine kadar yükseldi.

    collins 1916 yılında irlanda'ya döndü ve dublin'deki paskalya yortusu ayaklanmasında ufak da olsa bir rol üstlendi. ayaklanmanın başarısızlığı ve liderlerin tutuklanmasının ardından collins'de tevkif edilerek önce richmond barakalrına oradan da galler'deki frongoch hapisanesine gönderildi. burada kurduğu bağlantılar sayesinde salıverildiği 1916 aralığında irb'yi yeniden organize etmeye hazırdı.

    direnişin organizasyonunu üstlendiği 1917 ve 1918 seneleri içinde sinn fein'in yöneticiliğine kadar yükseldi, karmaşık bir haberleşme ağı kurdu ve oniki havari isimli bir suikast şebekesini düzenledi. 1919 yılında dostu harry borland ile birlikte londra'ya geçerek direnişin önde gelen liderlerinden eamon de valera'nın hapisten kaçışına yardımcı oldu. tüm bu olayların sonunda collins yeniden organize olmuş irlanda direnişinin en önemli askeri kanat liderlerinden biri ve de ingilizlerce en çok aranan yöneticisiydi.

    1919 yılı ocağında irlanda ayaklanması yeniden soloheadbeg'de meydana gelen ayaklanmalar ile ateşlendi. irlanda'lı ayrılıkçıların hedefleri kraliyet irlanda yönetimi'ydi ve sinn fein'in bu terör hareketinin planlamasını yapan collins'di. amaçları ingiltere'yi daha sert denetime zorlayacak şekilde kışkırtmak ve kamuoyunu irlanda davası lehine çevirmekti.

    1919 yılı ortalarında irb gönüllü mücadelenin en önemli örgütü halini almıştı. collins örgütün başkanlığı yanında ayrılıkçıların meclisi dail'in finans bakanlığında ve yeni kurulmuş ira'nın komuta kadrolarından birinde yer alıyordu. yılın haziran ayında de valera destek toplamak için amerika'ya gittiğinde yetkilerinin önemli bir bölümü yardımcısı arthur griffith'e onun tutuklanmasının ardından da collins'e geçmiş oluyordu. ancak de valera ile collins arasında izlenecek yöntem konusunda uyuşmazlıklar vardı. 1916 isyanından sonra valera irb'den ayrılmış ve 1919 yılı başında ira'nın kurulmasında öncü rol oynamıştı.

    ingiltere 1919 yılındaki gerginliğe sert karşılık verdi. siyah ve turuncular adı verilen ve birinci dünya savaşında savaşmış tecrübeli askerlerden oluşan özel güçler irlanda'da sıkı yönetim uygularken ira ve irb gibi silahlı direniş güçleri şehirde ve kırsalda gerilla savaşına yöneldiler. kendi topraklarında çarpışıyor olmaları ve kırsal hakkındaki bilgileri direnişçilerin silah yoksunluğunu kapatıyordu.

    21 kasım 1920'de michael collins'in ekibi, 12 havari, aynı gecede gerçekleştirdiği suikastlerle 14 ingiliz subay ve muhbirini ortadan kaldırarak ingiliz gizli haberalma teşkilatının irlanda'daki faaliyetine çok büyük bir darbe vurdu. ancak ingilizler karşılık vermekte gecikmedi. siyah ve turuncular corke park'da gerçekleşen futbol maçında kalabalığa ateş açtı. 12 sivilin hayatını kaybettiği olay tarihe kanlı pazar olarak geçti.

    mayıs 1921'de ira dublin gümrük ofisini ateşe verdikten sonra ingiliz kuvvetleri derin bir sempatizan avı başlattı. bunun sonucunda pek çok ira militan ve sempatizanı yakalanır ya da öldürülürken örgüt taraftar ve silah bulma yönünden zor günler yaşamaya başladı. ancak tüm bu olaylar kamuoyunun irlanda mücadelesine bakışını değiştirmiş, özellikle de valera sayesinde amerika ingiltere üzerine yoğun bir siyasi baskı kurmaya başlamıştı. sonuçta sorunun çözülmesi için masabaşına oturma gündeme gelecekti.

    12 temmuz 1921'de başlayan ilk görüşmeleri irlanda adına de valera'nın yönetimindeki bir delegasyon devam ettirse de kısa sürede iki delegasyon arasındaki anlaşmazlıklar görüşmeleri çıkmaza sokmuştu. eylül ayında konsey başkanlığına seçilen de valera devam eden konferanslarda politik bir zafer kazanmanın imkansızlığını gördüğünden görüşmelere katılmak yerine michael collins ve arthur griffith'i delegasyon başkanı olarak londra'ya gönderdi.

    collins her ne kadar asker olduğu ve diplomatik yeteneklerden yoksunluğu yüzünden görevi geri çevirmeyi denese de dail'de yapılan oylama sonucunda delegasyon başkanlığı kesinleşmiş oluyordu. ancak irlanda delegasyonu sir lloyd george liderliğindeki ingiliz delegasyonu karşısında tecrübesiz ve çaresizdi. görüşmeler sonucunda collins kuzey irlanda'yı (ulster) ingilizlere bırakmak zorunda kalıyor ve irlanda ancak ingiliz tacına bağlılık bildirmek koşuluyla yarı bağımsız bir statüye kavuşuyordu.

    ancak bu şekliyle imzalanan anlaşma dail'in çok önemli bir kısmını kızdırmıştı. de valera sorumluluğu üstlenerek görevinden istifa etti. yerine arthur griffith seçilirken michael collins'e de yeni kurulan bağımsız irlanda silahlı kuvvetlerinin yönetimi veriliyordu.

    bu gelişmeleri de valera'nın da içinde bulunduğu ayrılıkçıların başlattığı ayaklanma izledi. ayaklanma bir iç savaşa dönüşürken 28 temmuz'da collins isyancılarla sıcak çatışmaya girilmesine izin verdi. geçen bir yıl içinde iç savaş kanlı bir şekilde anlaşma taraftarları lehine sonuçlanacaktı. ancak collins lideri olduğu bağımsızlık mücadelesinin sempatizanları tarafından artık bir hain olarak görülüyordu.

    22 ağustos 1922'de, anlaşmayı birlikte imzaladığı arthur griffith'in ölümünden on gün sonra, doğduğu topraklar olan cork bölgesine yaptığı bir teftiş gezisi sırasında beal na mblath adı verilen bölgede collins'in konvoyu saldırıya uğradı. hayatını kaybeden sadece collins'di; bu yüzden bugüne kadar michael collins'in anlaşma karşıtları tarafından mı yoksa kendi ordusunun askerleri tarafından mı öldürüldüğü tartışma konusu olmuştur.

    collins, irlanda bağımsızlık mücadelesinin ilk dönem ateşleyicilerinden biridir. ondan önce ve sonra pek çok ve daha başarılı irlanda'lı ayrılıkçı olmasına rağmen o belki de mücadelenin en karizmatik ve en sivri figürü olarak akıllarda kalmayı başarmıştır.

  • bu nasıl bir hayat oldu anlamıyorum. telefonum bozuldu. 5 ay önce 1700 olan bir telefon şimdi 2700 lira. oyun konsolu bakıyorum 1800 fiyat görüyorum meğer baktığın şey sadece lisanslı bir oyun. konsollar 5000 den başlıyor. arabam yok ancak daha uzun seneler alma şansım yok. microsoft ergonomik mouse almıştım 6 sene önce 140 liraya şimdiki fiyatı 500 tl. biz ne ümit edicez? nasıl mutlu olacağız bu ülkede.asgari ücretle köpek gibi çalış ancak dandik bir telefon bile alama. nasıl bir zaman denk geldik. avrupanın dibinde bu sefalet nedir allah aşkına?