hesabın var mı? giriş yap

  • ---spoiler---

    madde 1- 13/7/1956 tarihli ve 6802 sayılı gider vergisi kanunun 33 üncü maddesinde yer alan banka ve sigorta muameleleri vergisi nispetlerinin tespitine ilişkin 28/8/1998 tarihli ve 98/11591 sayılı bakanlar kurulu kararının eki kararın 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

    "e) kambiyo muamelelerinde satış tutarı üzerinden binde 1, aşağıda sayılan kambiyo muamelelerinde satış tutarı üzerinden sıfır;

    1) bankalar ile yetkili müeseselerin kendi aralarında veya birbirlerine yaptıkları kambiyo satışları,

    2) hazine ve maliye bakanlığına yapılan kambiyo satışları,

    3) döviz kredisinin ödenmesine yönelik olarak, döviz kredisi kullanılan ya da kullanımına aracılık eden banka tarafından kredi borçlusuna yapılan kambiyo satışları,"

    ---spoiler---

    yani üstte diyor ki; bankalara ve hazineye döviz alım satımlarında vergi yok, ama düz vatandaşsan vergini vereceksin. su veren itfaiyenin hortumu konulu panele hoşgeldiniz.

  • (bkz: antoni gaudi)

    la sagrada familia'nın yapımı sırasında, yapıtına genel bakabilmek için geriye doğru giderken tramvayın altında kalmış, 3 gün yaşam mücadelesi verse de hayatını kaybetmiştir.

  • birkaç günlüğüne gittiğim ailemin evinde, yatağımda huzurlu bir şekilde uyurken, birden çalan cep telefonumla uyandım.

    arayan babanem. gecenin o saati olduğuna göre ilk önce kötüleşti mi, bir rahatsızlığı mı var diye düşünüyor insan tabi. meraklandım haliyle. ama neyse ki sabredemedi, arama sebebini açıkladı bir solukta: "iclal aydın!!" dedi nefes nefese, "iclal aydın'la tuna kiremitçi boşanmış!!!!"

    ağzımdan öyle bir şaşırma nidası, öyle bir "aaaaaaa aaaa!!!" çıkmış ki, ilk önce zaten uykusu hafif olan annem uyandı. yanıma geldi merakla, "nolmuş nolmuş diye?"

    ilk önce cevap veremedim. eeee dile kolay! neden sonra kendime geldim de, "anne, anneciğim.." diye başladım konuşmaya... sonrasında ağzımdan kelimeler dökülüverdi zaten: "iclal aydın'la tuna kiremitçi boşanmış!!!!"

    annem ilk önce inanmadı. sonra betülay teyzeleri aradı, onlar da ayaktalarmış, yeni öğrenmişler. hatta fikret amca donuyla sokağa çıkıp koşturmaya başlamış.

    babam ise daha serinkanlılıkla karşıladı bir muazzam haberi. ancak haberi ilk verdiğimdeki donuk ifadesi hala gözümden gitmez. "vay babamın şarap çanağı..." diye dile getirdi sonra usulce şaşkınlığını "vay be!"

    kardeşimin yaşı henüz biraz küçük olduğu için yeterince idrak edememişti belki haberin önemini. lakin o da teker teker arkadaşlarını aramaya başlamış, bu anını onlarla paylaşmak istemişti belli ki. gözleri kocaman açılmış, hayret ve şaşkınlık içinde ulaşabildiği kadar insana ulaşmaya çalışıyordu.

    sonra ne mi yaptık? pencereleri açıp haykıralım mı diye düşündük ilk önce, ama hastaları, yaşlıları aklımıza getirdik sonra. bu saate böyle bir haber almayı herkesin bünyesi kaldıramazdı kuşkusuz.

    yapılacak birşey yoktu, yatıp ertesi gün olacakları beklemek kalıyordu bize artık.

    tabi uyku tutarsa artık...

  • bazı duşlarda mümkündür. bu duşlarda iki su ayarı vardır: kaynar su, antarktika buzulları.. ortası yok.

  • annemin yeni aldığı telefonuna kaydetmeye çalıştığı temizlikçinin adıdır.

    şerife z9

    bmw modeli mi, robot mu, temizlikçi mi belli değil.

  • yer : taksim'de thy nin önündeki otobüs duragi
    zaman : üniversite yillari

    nazli yarim ile bekledigimiz otobüs uzaktan görününce o tarafa dogru bir hareketlenme oldu toplulukta... biz de elimizden geldigince hareketlendik...
    zaten ufak tefek olan kiz arkadasim zorlanmaya baslayip geri kaldi, ben de bir centilmen ve erkek arkadas kisvesi altinda elinden tutup otobüse dogru çektim, ama ne zor çektim bir ben bilirim...
    tam otobüse binerken "bu is bu kadar zor olmamaliydi, neden direniyor gibi ki sanki ?" diye düsünüp arkama döndüm ve benimkinden daha farkli hatta hiç benzemeyen kelalaka bir hatun kisinin elinden tutup otobüse dogru çekistirdigimi farkettim, ama daha da garip olan, kizin diger elinden tutup benden kurtarmaya çalisan, tam ters istikamette çekistiren çocukcagizdi... (nisanlisiymis, sonra uyandik mevzuya)
    bu esnada asil eli tutulmak istenen nazli yar ise, az ötede ebleklesmis bir surat ifadesi ile olayin nasil gelisecegini merakla izlemekteydi...
    çok fena gülüstük...

  • normaldir. hala "daha ne olacak bu coğrafyada?" diyen var; senin binaların sağlam olsaydı o deprem 1 ay gündem olmayacaktı, senin altyapın sağlam olsaydı bu akşamki doluyu şu an elinde sıcak çikolatasıyla sevgilisiyle öpüşerek camdan izliyordu insanlar. bu kadar ağaç kesilmeseydi muhtemelen mandalina büyüklüğünde bir dolu yerine güzel bir yağmur yağmıştı ve insanlar instagram'da yağmur storylerini atıyordu. doğa kendi rutinini bozmuyor, her şey normal ilerliyor ancak sizin bu "yüzyılın felaketi" anlayışınız yüzünden gerekli önlemler alınmıyor ve bu cahillik felakete yol açıyor.

  • insan beyninin orta alt kısmında bulunan son derece küçük, motor hareketleri ve uyuma uyanma rutinini düzenleyen, görsel ve işitsel organlardan aldığı sinyalleri beyne yönlendiren, beynin en ilkel bölümlerindendir..thalamus tehlike anlarında ve acil durumlarda vücuda adrenalin gibi gerekli hormonların salgılanmasını sağlar. vücudun bir tehlikeyle karşılaştığında zarar görmemesi için thalamus kişinin motor hareketlerini kısıtlayarak yanlış bir hamle yapmasını engeller, günümüz yakın dövüş eğitimleri thalamusun vücudu hareketsiz kılma görevine aykırı bir yöntem izleyerek kişiye tehlike anında donup kalmak yerine saldırma yetisi kazandırır. thalamusu ciddi bir şekilde zarar görmüş bir insan komaya girer. beynin bu küçük gri bölgesi aynı zamanda insanın en eski, vahşi ve ilkel davranışlarından sorumludur. thalamusun dengeleyici mekanizması, bugünkü insan beyninin evrimsel olarak en önemli özelliği olan frontal lob yani ön lobdur..

  • beş dakika önce;

    -abi bana biraz avans ateşlesene.
    +geç kaldın birader, dağıttım bütün parayı.
    (sesini değiştirerek)
    -kısa kuyruk bu avdan da evine aç dönüyor.

    belgesel tadında şirket amk.