hesabın var mı? giriş yap

  • gallup'un araştırmalarına göre amerikan ulusal bilim akademi üyelerinin %7 si, ingiltere kraliyet bilim akademisi üyelerinin ise %3.3 ü bir tanrının varlığına inandığını belirtmiştir.

    fbıın 1997 de yaptığı bir araştırmada ise fedaral amerikan hapishanelerindeki suçlularda tanrının varlığına ınanların oranı %99.79 dur.

    (bkz: bu ne yaman celişki anne)

  • uğur bey mikrofonu bırakmadığı için teknik olarak röportaja devam etmiş sayılıyor. işte gazetecilik.

  • uzun zamandir hakkinda yazmak istedigim muhtesem doga olayi. gecen subat ayinda gittim gordum; buyulenip geri dondum. oyle basit bisey degil bu canlar; gozunuzun onunde bildiginiz kapkaranlik gokyuzunde yesil bir isik dans etmeye basliyor. buna bakip da tuylerinizin diken diken olmamasi mumkun mu. olayi fazla dagitmadan; bu isiklari gormek isteyen suserlere yardimci olacak bazi bilgiler paylasayim. aslinda bir blog hazirlayacaktim guzel guzel fotografli, ayrintili bilgili ama usendim baya. ileride bir gun hazirlarsam; linki de ilistiririm bu entry'e.

    oncelikle sunu belirteyim ki ben bu isiklari tromso'den gordum. isvec, finlandiya ya da izlanda'dan da bu isiklari gormeniz mumkun; lakin tromso hem havaalani bulunmasi acisindan, hem de kuzey kutup dairesi icinde yer alan en buyuk sehir olmasi acisindan oldukca uygun bir yer boyle bir tur icin. tromso hakkinda bilgiler icin soyle buyrun.

    * bilindigi uzere; kuzey isiklarinin ne zaman gorunecegi bilinemiyor. en fazla 2-3 gunluk tahminler yapilabiliyor. istatistiksel olarak, tromso'da ocak-mart arasi, her 3 gunde bir bu isiklari gormek mumkun. dolayisiyla en az 4-5 gun icin buraya gitmenizi tavsiye ederim. ne kadar uzun kalirsaniz gorme sansiniz o kadar yuksek. isiklar agustos sonundan itibaren gorulmeye basliyor ve mart sonuna kadar gormeniz mumkun. tabii gece suresinin daha uzun oldugu kis aylari daha uygun bu tur icin.

    * bu tur ucuz olmayacak; bunu kabullenin. katilmak isteyeceginiz turlara ornek olarak sunlar verilebilir: geyik turu, kopek kizagi turu, snowmobile, cross-country skiing, kuzey isigi kovalama turu (northern lights chasing) vs. iste bu turlarin fiyatlari 100-250 eur arasinda degisiyor her biri. en azindan 3-4 tanesini yapacaginizi varsayarsak; sadece buradaki turlar icin 700-800 eur civarinda bir butce ayirmaniz gerek.

    * kuzey isiklarini gorup gormemeniz sansa bagli biraz. gecen sene tromso'de 14 gun ustuste gorunmedigi de olmus. tamamen gokyuzunun acik olmasina ve yeterli gunes aktivitesine bagli bu. gitmeden once internette biraz arastirin bu isiklarin nasil olustugunu. insanin merakini oldukca cezbeden bir olay sonucta bu.

    * bu turlar icin gerekli olan ekipmanlari cok kafaniza takmayin. ben biraz bastan tedirgindim; uygun ayakkabi, kiyafet konusunda. ama bu turlarda size zaten uygun kiyafet ve ayakkabi veriyorlar. dolayisiyla sizin sadece kendi basiniza disarida gezerken nasil giyindiginiz onemli. iyi bir bot, kaliteli termal iclik, eldiven, bere, kayak montu olmazsa olmaz.

    * bu arada kimse garanti edemez dedik ama genel olarak subat sonu ve martin basi hava sartlarinin istatistiksel olarak iyi oldugu zamanlar. gitmeden, gideceginiz bolgedeki yagis istatistiklerine bakin. unutmayin, gokyuzu ne kadar aciksa, gorme sansiniz o kadar yuksek. bu arada kuzey isiklari icin bir smartphone uygulamasi var norway lights diye. onu indirin. uc gunluk tahminleri gosteriyor. isinize yarayacak.

    * ay durumu isiklarin nasil gorunecegini direk olarak etkiliyor. yeni ay doneminde giderseniz, gokyuzu karanlik olacagi icin kuzey isiklarinin kontrasti daha fazla belli olacaktir. bu avantaja ragmen, zor olan kismi ise bu durumda fotograf cekmek. yuksek iso kullanmaniz gerekecegi icin, fotograf makinanizin dusuk isik performansinin basarili olmasi gerek. aksi takdirde fotograf dediginiz sey noise'dan gecilmez. post-processing de bir yere kadar. sayet dolunay olursa gece doga manzarasi cok guzel gorunecektir ama isiklarin kontrasti az olacaktir. bu tercihe bagli. biz yeni ay'dan biraz sonrasini tercih etmistik. hilal vardi gokyuzunde.

    turlar:

    * ren geyigi kizagi (reindeer sledding) turunu kesinlikle tavsiye ederim. ozellikle gece ay isiginda yavas yavas yol alirken kaybolacaksiniz manzaranin icinde. gokyuzu kapkaranlikken, bir taraftan kuzey isiklari belirmeye basladiginda buyuleneceksiniz adeta. bu turu yapabileceginiz en iyi yer lyngsfjord adventure. kesinlikle tavsiye edilir. hatta bu isiklara baka baka uyuyabileceginiz odalar bile mevcut bu amcalarda. sitesini iyice inceleyin. kamp oldukca guzel.

    * husky kizagi (husky sledding) turlari da kesinlikle yapilmali. biz bunu gunduz yaptik; oldukca da memnun kaldik acikcasi. turun sonunda husky yavrularini sevme, kucaga alma, opme, minciklama sansina erisiyorsunuz ki sevimlilikleri kelimelerle ifade edilemez. yalniz bu tur biraz yorucu olabilir ona gore. yokus cikarken, sizin kizagi ittirmeniz gerekiyor, yoksa kopekler duruyor oyle *. sayet turu gece yaparsaniz, kuzey isiklarini gorme ihtimaliniz de mevcut elbet. bu tur icin tavsiye edebilecegim sirket de su: http://villmarkssenter.no/

    * kuzey isigi kovalama (northern lights chasing) turu oldukca uzun suren bir aktivite. 10-15 kisi bir dolmusa biniyorsunuz, sonra amcalar sizi bu isiklari en iyi gorebileceginiz yerlere goturuyorlar. sayet gittiginiz noktada hava bozulmaya baslarsa tekrar biniyorsunuz dolmusa baska bir yere gidiyorsunuz. dolayisiyla tam bir kovalama turu. eger isiklarin gorunme ihtimalinin dusuk oldugu bir zamana denk gelirseniz, en iyi sansiniz bu turlardan birine katilmak.

    * cross country skiing hem eglenceli hem saglikli bir aktivite. tromso'nun merkezinden 15 dakika mesafede bunu yapmak mumkun. hicbir on bilgi gerekmiyor. zaten grup olarak yapiliyor. tabii daha profesyoneller icin olan turlar da var. tavsiye edilir, bizi tatmin etmisti.

    * son olarak kuzey isiklarini goremezseniz boynunuz bukmeyin. sans isi bu. ben her insanin hayatinda bir kere yapmasi gerek diye dusunurdum ama bir kere gorup bu olaya tanik olduktan sonra da vazgecmek zor. bizim gittigimiz turda kuzey isiklari icin rehber olan amca bir iskocyaliydi. adam bos zamanlarimda kuzey isiklarini izlemek icin cikiyorum kamyonetimle dogaya diyordu. oyle bisey iste. adamin isi hobisi olmus. neyse; yani gidilir buna daha. hatta ilerde cocuklarimi da gotururum ben oraya. benim gibi gormek icin 29 yasini beklemesinler, evet.

    biraz da fotograf cekmek isteyenler icin bazi onemli bilgileri aktarayim:

    oncelikle uzun shutter suresi kullanmaniz sart. dolayisiyla iyi bir tripodunuz olmali. iyi tripoddan kastim, ruzgarda hemen sallanan ucuz cin mali tripodlardan olmasin yeter. sayet kuzey isigi avina, tur sirketleri ile katilacaksaniz bu sirketlerin cogu tripod sagliyor size. dolayisiyla yaninizda tasimaniza gerek yok.

    genis acili lens (ya da fisheye lens) kullanirsaniz harika fotograflar cekme sansiniz olacak. ben bu tur icin nikon af-s dx nikkor 10-24mm f/3.5-4.5g ed lens kullandim ve oldukca memnun kaldim. zaten fotograflarin cogunu 10 mm'de cekmisim. boyle fotograflar cektiginizde kuzey isiklarini arka planda birakip, on planda doga manzarasini cok guzel yakalayabiliyorsunuz. sayet bir gun usengecligimi yenip su blog'u acarsam; orada da paylasacagim bu fotograflarimi.

    diger onemli bir kriter ise hizli lens kullanmaniz. genis acili lenslerin hizlilari 2-3 bin euro civari oldugu icin ben boyle bir lens alamadim. ama para sikintiniz yoksa, ya da kiralama sansiniz varsa; nikon'un f/2.8 olan genis acili lensini tavsiye ederim. gunes aktivitesinin fazla oldugu gunlerde isiklar cok hizli bir sekilde kipirdiyor. bu durumda shutter suresini uzun tutarsaniz , bildiginiz motion blur oluyor.

    kucuk bir detay olsa da; bir uzaktan kumanda isinizi baya kolaylastirabilir. ben bunun yerine timer kullandim gerci ama olsa fena olmazdi.

    daha da fazla uzatmadan soz vereyim buradan sozlerime... kendisini daha ayrintli bilgi ihtiyaci icerisinde hisseden suser olursa yesillendirsin, elimden geldigince yardimci olmaya calisirim. buyuleyici bir tura cikmak uzeresiniz; her anini sonuna kadar yasayin. bon voyage...

  • (bkz: #155451204)

    ben satıcıya bütün detayları sordum ev alırken. duvarı, camları, tesisatı, temeli...sordum ama adamın dediklerinden hiçbir şey anlamayacağımı bilerek sordum. bir umut belki bir şey bildiğimi sanır da beni kazıklamaz diye. anlattılar da anlattılar, doğal olarak ben hiçbir şey anlamadım. debe entrisindeki teknik terimleri anlamadığım gibi.
    hayır, araştırsan da öğrenemiyorsun. bir internet sitesinde başka bir şey diyor, diğer sitede başka bir şey. standardı bulmak samanlıkta iğne aramak gibi.

    alıcıyı kazıklamak o kadar kolay ki. bir müteahhit, inşaatında yazarın dediklerini yapmadığı halde ben sorduğumda yapmış gibi anlatsa ben gerçekten yapıp yapmadığını nereden bileceğim? "arada argon gazlı double cam" kullandım dese, falanca izolasyon malzemesi kullandım dese bunu doğrulamak için yapabileceğim hiçbir şey yok ki. projeyi alıp baksam ondan da anlamayacağım.

    satıcı ahlaklı olacak, satıcı. alıcı bilemez. keşke cümlenin burasına bir virgül atıp "bilmesi de gerekmez" de diyebilsem. ama bu ülkede bunu diyemiyorum. kazıklanmamak için her bok hakkında bir miktar bilgimizin olması şart gibi bir şey.

    en basitinden, lastikçiye gidiyorum; "fren balataları bitmiş, teker oluk derinliği bilmem kaç olmuş, değişmesi lazım" diyor. ben şimdi balataların gerçekten bitip bitmediğini nereden bileceğim? tekerlerin değişim zamanın gelip gelmediğini nasıl anlayacağım? lastikçiye giden herkes tekerler, balatalar, jantlar hakkında araştırma yaparak mı gitmeli?

    yazar güzel demiş ama, ahlaksız bir müteahhidin bir alıcıyı kandırması kadar kolay bir şey yok. buna engel olması gereken de devlet.
    devlet, alıcı her halt hakkında bilgi sahibi olmak zorunda kalmasın diye var. standart belirleyecek, denetleyecek, uymayanlara ağır cezalar getirecek. toplumun azımsanmayacak bir kısmının ahlaki ve vicdani yetmezlik yaşadığı bir yerde en ufak detaylara bile standart getirecek. "yalıtımı şu malzemeyle yapacaksın, şu kadar kat izolasyon yapacaksın, boyanın şu özellikleri olacak, temel şöyle olmak zorunda... her aşamasını gelip denetleyeceğim" diyecek.

    devlet bunları demediği için de alıcılar müteahhitlerin insafına kalıyor işte. benimki boş istek biliyorum. bırak evi, daha araba piyasası kara borsacıların elinde. arabaların ikinci elinin, sıfır fiyatını geçtiği ülkede kurduğum hayallere bak benim de.

  • yıllar yıllar evvel bi arkadaşım türkiyenin en büyük gazetelerinden birine staja girmişti. çocuk üniversite ogrencisiydi o dönem.

    anlattığına göre şefler bunlardan haber istiyormuş. mesela gidin şu konu hakkında şu şu boyutlarda bi haber yapın orta sayfaya çakalım diyormuş.

    arkadaş bize bunu anlatmıştı. biz de yakın arkadaşımla beraber fırlamalık olsun diye uydurmasyon bi metin hazırlamıştık. fotoğraf olarak da başka bi arkadaşın fotosunu yollamıştık.

    2 gün sonra gazetenin ortasayfasında bizim hazırladığımız haber çıkmıştı. o gazete hala durur bende 15 senedir. bak haberi ben ve yakın akradaşım evde hazırladı lan. fotoğraf da dalga geçtiğimiz 3. bi arkadşaımıza ait. bu haber türkiyenin o dönemki en büyük 3 gazetesinden birinde basıldı diyorum sana.

    o günden sonra gazetelerdeki bu tip haberlere hep gülmüşümdür. kimbilir hangi fırlama stajyer yazıyor bunları.

  • vefakar topçu.

    c.ronaldo : "başarılarım için arkadaşım albert fantrau'ya teşekkür etmeliyim. beraber 18 yaş altı şampiyonasında oynadık. bizi izlemeye gelen sporting lisbon menajeri kim daha fazla gol atarsa takıma onu alacağını söylemişti. ''

    c.ronaldo : ''maçı 3-0 kazandık ben ilk golü attım albert ise ikinci golü attı üçüncü golde ise ben dahil herkesi etkileyen bir olay yaşandı. albert kaleciyi geçmişti ben de yanında koşuyordum albert'in tek yapması gereken topu boş kaleye göndermekti ama o topu bana pas attı. maçtan sonra neden yaptığını sorduğumda ise '' sen benden daha iyisin'' demişti. ''

    gazeteciler albert fantrau'ya hikayenin gerçek olup olmadığını sorduğunda albert '' evet hikaye gerçek ronaldo o maçtan sonra sporting altyapısına girdi ben ise futbolu bıraktım ve şu an işsizim '' cevabını verdi. gazetecilerin ''işsiz biri olarak bu kadar büyük bir eve, böyle güzel bir arabaya ve ailenin ihtiyaçlarını karşılayacak parayı nereden buldun ? '' sorusuna albert fantrau'nun verdiği cevap ise her şeyi açıklıyordu. '' bunların hepsi cristiano ronaldo 'dan.''

  • geçen hafta karton toplayan bir amcadan duyduğum cümledir.

    gece saat 10 sıralarında halı saha maçından geliyorum. baktım yaşlıca bir amca sağda solda kalmış tek tük kartonları şişeleri topluyor. -arkasında kocaman karton arabalarıyla karton toplayan insanlara büyük saygı duyuyorum- tam eve girecekken döndüm ve "amca" dedim; "bizde bir koca poşet dolusu geri dönüştürülebilir atık var işine yarar mı, getireyim mi?" şöyle tebessümle bi baktı bana " zahmet olur oğlum yorulma!" dedi. "olur mu öyle şey amca, evim şurası hemen(5 metre ötesi) bir dakika sürmez hemen getiriyorum." dedim.

    o poşeti amcaya uzatırken tarif edilemez duygular geçiyordu içimden. ona para uzatsam eminim almazdı. ona işini yapmasında, kendini işe yarar hissetmesinde yardımcı olmuştum.

    zahmet olur oğlum, yorulma! deyişi de bu dünyanın kimlerin hatrına döndüğünü bir kez daha hatırlatmıştı bana.

  • geçen gün kafka, sartre ve plath okuyorum aynı anda... kocam eve geldi, "yemek yok mu" dedi. "yok" dedim, "niye" diye sordu, "okumam gereken çok kitap var çünkü" dedim. "senin azını burnunu kırarım" demedi ama dedi ki "keşke önce bi pilav bi salata ne bileyim bi çorba yapsaydın da ondan sonra kitaplarını okusaydın" dedi. "bak ben bütün gün it gibi çalışıyorum eve geliyorum bi tas çorba bile koymuyorsun önüme, açım aç" dedi. keşke önce knut hamsun'dan açlık'ı okusaymışım.

  • fotoşoplu dev iskelet fotoğrafını gördükten sonra okumayı bıraktığım yazının iddiası.

    gelen mesajlar üzerine edit: sevgili minik ridley scottçular..bu ve bunun gibi bir sürü fake fotoğraf nette geziyor zaten yıllardır. bu fotoyu kanıt olarak gösteren bir yazara da 2300 fav ödüyorsunuz.. ilginç. fareye dönüşen kızın fotosu vardı bir de.

    edit: çok uzun boylu insanların eski zamanlarda yaşadığı bilgisi geldi. incelemek lazım.