hesabın var mı? giriş yap

  • defineci olmadığı halde hikayeleri duyup iştahlananların da kerizlenmesine yol açan bir iştir bu bazen. definecilik üzerine dönen bir yığın dolandırıcılık vardır. örneğin, bir köyde yaşıyorsunuz ve tarlanız var. yabancı birileri gelir kapınıza. size bir takım haritalar gösterir. haritaya göre sizin tarlanızda define gömülüdür. tek yapmanız gereken bu kişilere kazmaları için müsade etmenizdir. bu adamlar sizden para istememektedir. tek istedikleri izninizdir. öyle ya ne kaybedersiniz ki? bu noktada siz hemen iştahlanıp kazın derseniz zokayı yutmuşsunuz demektir. bir gece tarlaya gidilir. gözününüz önünde kazı başlar. yarım saat sonra cillop gibi bir kadın heykeli çıkar. allah derler yaşadık, biz satalım senle bölüşelim konuştuğumuz gibi yarı yarıya. hatta derler, bunun çıktığı yerde daha gerisi de vardır. 3 gün sonra sattık diye gelirler elinize bir kaç bin lira para tutuştururlar ve her gece kazmaya devam ederler. artık suç ortağı olmuşsunuzdur. hem bunun korkusuyla hem de açgözlülükle kazmayın diyemezsiniz. bir kaç hafta sonra size derler ki aşağıda daha fazlası var ama çıkarmak için alet edevat teknolojik ekipman gerekiyor. sen bize bir 30 bin lira ver, zaten büyük defineyi bulunca paylaşacağız. işte bu noktada evini arabasını satan ve hatta bankadan kredi çekip bu adamlara verenler var. tabi parayı aldıktan sonra geri gelen olmaz. o anda anlarsınız ki ilk çıkan heykeli kapınıza gelmeden önce bu adamlar gömmüştür tarlanıza. değeri de 50 tl yapmayan alçı bir heykeldir. taklaya gelmişsinizdir. polise de gidemezsiniz. ne diyeceksiniz? biz izinsiz definecilik yaptık, şimdi beni taklaya getirdiler ve kaçtılar mı?

  • cok cok nadir olan bir norolojik hastaliktir bu. bu hastalar, bazi insanlari her yerde gorduklerini sanarlar. sokaktan her gecenin annesi, arkadasi oldugunu, marketteki herhangi bir adami veya baska bir yerde gordugu herhangi bir insani tanidik sanmalari gibi sonuclari vardir.

    once sebebinden bahsedeyim biraz. normalde (yani beynimizde hasar falan yoksa) her karsilastigimiz insana dair ipuclari aliriz, duygularimizi isleyen ve harekete geciren limbik sistemden. gordugumuz herhangi bir yuzu hatirlama evremiz bu ipuclariyla sekillenir. fregoli hastalarinda bu yuzleri hatirlama ve limbik sistemden ipuclari alma arasinda muthis guclu bir bag vardir. bu yuzden, normalde sadece bize cok yakin olan insanlari gorunce (mesela anne ve babamiz, kardesimiz vs.), bir tanidiklik, bir sicaklik hissederiz -ki aslinda soyle, gsr denilen bir mekanizmayla insanlarin avuc ici sicakliklari olculuyor, dayanagi ise duygusal bir takim baglantilarda, amygdala'nin hakim oldugu durumlarda yani, bir sekilde normalden biraz fazla sicak oluyor avuc icimiz. yalan makineleri de boyle bir mekanizmayla isler- . bu insanlar beyindeki yuz hatirlamayla sorumlu olan bolgelerinin limbik sistemle asiri bagi yuzunden gordukleri her insana karsi bu "sicaklik" durumunu hissederler, sonra da kendilerine bunu "boyle hissediyorum, demek ki boyle dusunuyorum" gibi vucutlarinin durumunu mantiklarina hakli cikarirlar. yani gordukleri her insanin da tanidik oldugunu dusunmeye iter bu.

    ilginc evet. bundan sonrasi daha ilginc sanki,
    dr. ramachandran, irkciligin da boyle bir temeli olabilecegini savunmus, oha dedirtmistir. soyle ki, herhangi bir irktan bir insanla hosnut olmayan bir durum yasanildiginda, gorsel kategorimiz limbik sistemle cok guclu bag yapar, ve bu uygunsuz genellemeye o irka ait olan tum insanlari da o hosnutsuz duruma yapistirarak sigdirir.

    "allah" kimseye beyin hasari vermesin.

  • bu satırları ne zaman okusam yuzumde bir gulumseme beliriyor;

    " new york, california'dan üç saat ileride ama bu california'yı yavaş kılmaz.
    kimisi 22 yaşında mezun olur ama iyi bir iş bulana kadar 5 yıl harcar.
    kimisiyse 25 yaşında ceo olur ama 50 yaşında ölür.
    bir başkası 50 yaşında ceo olur ama 90 yaşına kadar yaşar.
    kimisi hâlâ yalnızdır.
    kimileriyse evlenmiştir.
    obama 55 yaşında emekli oldu.
    trump ise 70 yaşında işe başladı.
    bu hayatta herkesin kendi zaman dilimi vardır.
    çevrendeki insanlar senin önündeymiş gibi gelebilir.
    kimilerini de arkandaymış gibi hissedebilirsin.
    ama herkes kendi yarışını, kendi zaman diliminde verir.
    onlara özenme, onlarla alay etme.
    onlar kendi zaman diliminde, sen kendi zaman dilimindesin.
    hayat harekete geçmek için doğru anı beklemekten ibarettir.
    o yüzden, sakin ol.
    geç kalmadın.
    erkenci değilsin.
    tam da zamanındasın. "

    debe edit: paylaştıgım satırların bir cok kişiye umut olduguna ve iyi geldiğine dair cok fazla güzel mesaj aldım, tesekkur ederim. umarım kendi zaman diliminizdeki kendi yarışınızı en mutlu sekilde verirsiniz...

  • sanırım islamiyet yerine farklı bir din arayışı için ar-ge bütçesi olarak ayırdılar.araplarin son kez bizi arkamızdan vurmasindan ötürü elzemdi zaten.

  • benimki bazen uyandiktan sonra "ikindiyi simdi mi yoksa biraz sonra mi kilsam" diye dusunen emmi gibi oturuyor, icim bir hos oluyor, aciyorum. sen yat uyu ben kilarim senin yerine diyesim geliyor.