hesabın var mı? giriş yap

  • "yatağımın karşısında bir pencere var. odanın duvarları bomboş. nasıl yaşadım on yıl bu evde? bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? ben ne yaptım? kimse de uyarmadı beni. işte sonunda anlamsız biri oldum. işte sonum geldi. kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım."

    -tutunamayanlar-

  • valla duygularıma tercüman falan olmadı.

    işini yaptıktan sonra nereye gittiğini umursamam.

    tatilden başka argümanınız yok ota boka bunu sokuyorsunuz. biz yolsuzluk dedikçe "ama sizin başgan da datile çıhtı" diyen güruhun suratına tükürsen de durum değişmez ki.

  • komedi dizileri oyuncular için biraz lanetli bir alan. çünkü başarılı olan komedi dizilerinin oyuncuları, dizi bittikten sonra nedensiz şekilde bir daha dikiş tutturamıyor. friends 'ten seinfeld'e, the office'ten how i met your mother'a kadar bütün dizilerde bu durumu görebilirsiniz. elbette bu dizilerdeki oyuncuların bazıları çalışmaya devam ediyor ancak asla eskisi kadar başarılı olamıyorlar.

    bu durumun da net bir nedeni yok aslında. ama sekiz sezon boyunca bir şey inşa ettikten ve düzenli bir kitleye sahip olduktan sonra sıfırdan bir şeye başlamak zor geliyor sanırım. çünkü sinema oyuncularında bu durum görülmüyor. onlar her yıl en az bir filmle izleyicinin kalbini çalmak zorunda. dizi oyuncuları ise haftada bir izleyiciyle buluştukları için daha sonra gelen projeler hakkında o kadar hevesli olmuyorlar sanırım.

    bu nedenle bir the office fanı olarak space force ilk duyurulduğunda çok da başarılı olacağını düşünmüyordum. bu bir ön yargıdan çok öğrenilmiş çaresizlik benim için. bu yüzden diziye sıfır beklentiyle başladım ve en azından steve carell'ı tekrar görmüş olurum diye düşündüm. şimdi dizi nasıl olmuş bir bakalım.

    --- spoiler ---

    dediğim gibi takip edilebilir bir konu, arada sırada güzel bir espri ve genel anlamda eğlenceli bir hava bana yeterli olacaktı. şu gündem ve dizinin anlatmayı seçtiği konu her ne kadar dr. strangelove'ı andırsa da onun kadar parlak bir kara komedi performansı beklemiyordum. dizi de içerisinde fena olmayan ögeler barındırıyor ancak zamanlaması ve ritmi o kadar dengesiz olmuş ki bu materyalini bir türlü harekete geçiremiyor.

    bu bir komedi dizisi için çok büyük bir problem çünkü zamanlama komedide her şeydir. mesela söylenecek bir repliğin üç saniye erken ya da geç söylenmesi o esprinin potansiyelini yok edebilir. bu dizinin ilk sezonunda da olan bu gibi görünüyor.

    ilk önce dizinin komediyi nereden başlattığına bakalım. bu tür bir hikayede ya durum komedisine gidersiniz ya da karakter komedisine. eğer bu dizi durum komedisi olmayı seçseydi space force'un kuruluşunun ardından bir yıl atlamazdı. burada ana karakterin hakkında hiçbir şey bilmediği bir şeyi sıfırdan kurmaya çalışmasını izlerdik. buradan da türlü türlü espriler çıkarılabilirdi. ancak dizi durum komedisi yerine karakter komedisini tercih etmiş.

    her ne kadar karakter komedisi, tür olarak durum komedisinden daha geride olsa da burada da iyi işler yapma ihtimali varmış. ancak karakter komedisinin temelinde de evren inşası yatar. yani önce karakterlerin etrafına ciddi bir evren inşa edersiniz daha sonra absürt karakterleri bu evrene bırakıp izleyicinin oluşacak garipliklere gülmesini sağlarsınız. burada ise karakter komedisinin ihtiyacı olan şekilde karakterleri tanıtmamışlar. bu yüzden ortaya kafası karışık ve zamanlaması tam oturmayan espriler çıkmış.

    başka bir dizi olsa bu kadar problem olmayabilirdi ancak göze batan nokta dizinin aslında iyi bileşenlere sahip olması. mesela john malkovich'in canlandırdığı dr. adrian mallory, sarkastik yorumlarıyla çok başarılı bir karakter. steve carrell'ın karakterinin temsil ettiği askeri anlayışa, bilim ve evrensellik gibi konularla çok iyi tezat oluşturuyor. ki dizinin az sayıda çalışan mekanizmalarından biri bu ikili.

    buna benzer bir ilişki de lisa kudrow ve steve carell arasında oluşacaktı aslında. ancak burada çok ilginç bir şekilde hikaye başladıktan sonra karakteri hapse göndermişler. bu da bana sanki hikayenin ötesinde bir problem olduğunu hissettirdi. çünkü ilk başta lisa kudrow olacakmış ama ne bileyim hastalanmış ya da bir şey olmuş o yüzden karakteri kullanamamışlar gibi düşündüm. ancak nette yaptığım ufak araştırmada böyle bir şeye rastlamadım. sadece dizinin yaratıcılarından olan greg daniels, "buradaki gizem hoşumuza gitti ve ilgi çekici oldu." demiş. ancak bu durumun şimdilik hikayeye bir katkısı yok. ayrıca dizi lisa kudrow'un gücünü de kaybetmiş. o yüzden buna işleyen bir fikir diyemeyiz.

    bu tür eksiklikler erin, tony, angela ali, r. chan gibi karakterlerde de devam ediyor. onlara da belli hikayeler yazmışlar ama bu hikayeler henüz derinleşmedi ve özellikle erin'in hikayesi hayli klişe. bu yüzden ne komediye katkı sağlıyor ne de dizinin evrenini genişletiyor.

    --- spoiler ---

    sonuç olarak dizinin zamanlaması problemli ancak 10 bölüm için dikkate alırsak özellikle john malkovich'in olduğu sahneler izlenmeye değer. ayrıca bir komedi dizisinde ritm tutturmak diğer tüm türlerden daha zor. o yüzden dizinin gelecek sezonlarında daha iyi olacağını düşünüyorum.

    ancak dizinin ikinci sezonu için de henüz bir haber gelmedi. normalde bir dizi netflix'te yayınlanmasının hemen ardından ikinci sezon onayını alırdı. bu da aslında dizi piyasasının biraz acımasız bir hale geldiğini gösteriyor. çünkü chernobyl gibi mini-dizilerin başarısı insanlara bir dizinin kısa zamanda tepe noktaya çıkması gerektiğini hissettiriyor. ancak komedide uyum yakalamak daha uzun sürer. bu nedenle umarım dizi iptal olmaz ve şöyle beş altı sezon takip edeceğimiz (bir the office olmasa da) yüzümüzü güldüren bir iş olur.

  • ilk olarak 1947 yılında yayımlanan bu romanı yazar 1936-1944 yılları arasında 9 sene uğraşarak yazmıştır. malcolm lowry'nin hayatıyla fazlasıyla ilintili olan bu eser, modern library'nin en iyi 100 roman listesinde 11. sırada yer almaktadır. on iki bölümden oluşan metin, tek bir günü kapsamakta, bölümleri gibi on iki saatlik zaman dilimine işaret etmektedir.

    romanımızın ana karakteri geoff / goeffrey / konsolos / firmin yani geoffrey firmin'dir. bu karakterin romanda anlatılan hayatı yazarınkiyle benzerdir. onun üvey kardeşi hugh firmin, eski eşi yvonne constable ve çocukluk arkadaşı jacque laruelle bu romanın diğer karakterleridir. ingiltere'nin meksika'daki konsolosu olan geoffrey firmin alkolik bir karakter olup metin boyunca geriye dönüş tekniği de kullanılıp çocukluğu, daha önce yaşadıkları ve gün boyunca hugh ve yvonne'la olan geçirdikleri zaman anlatılmaktadır. bu metnin belki de en önemli özelliklerinden biri geoffrey'nin iç sesiyle üçüncü şahıs anlatıcı iç içe geçmiş durumdadır.

    bu kitap ilk olarak dilimize aziz üstel tarafından çevrilmiş ve 1974 yılında hürriyet yayınları tarafından yayımlanmıştır. ikinci baskısı sinan fişek çevirisiyle yanardağın altında isimli olarak can yayınları tarafından 1989 yılında yayımlanmıştır. bu romanın son baskısı yine can yayınları tarafından 2017 yılında yapılmıştır.

    yanardağın altında romanını anlattığım videoyu izlemek için: https://youtu.be/hrd5zoaieeg

  • (bkz: öz yurdunda garipsin öz vatanında parya)

    şirketin ceza alması lazım.

    ya da bıraksınlar ceza vermesinler. 31 mart seçiminin tekrarını genel seçimde de yaşasınlar.

    edit: turizm bakanlığı otelle ilgili inceleme başlattı diye haber yayınlandı. bakalım sonucu ne olacak?

    tck 216/2 açık;

    --- spoiler ---

    "halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır."
    --- spoiler ---

    bu parayı alan eleman, değil halkın bir kesimini, tümünü aşağılamış. bununla ilgili hapis cezası alması lazım. hapis cezası alsın ki ibret olsun da başkası böyle aşağılık hareket yapmasın.

    edit 2: bir de tck.122 varmış.

    122- dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefret nedeniyle;

    d) bir kişinin olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını, engelleyen kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır