hesabın var mı? giriş yap

  • 3 yıllık sözlük kariyerimde trollük yapmadığım ve trollüğe alet etmediğim tek insan olan efsanevi lider. öl deseydi ölürdüm öldür deseydi öldürürdüm kendisi ve devrimleri için.

  • oltayla tutulan balığın ağ ve torlarla tutulan balıklar gibi saatlerce acı çekmediği ve etinin bu sebeple daha lezzetli kaldığı.
    ilave: doğa bile küçük esnaftan yana

  • göz kapaklarındaki sinirlerin uyku reseptörlerine uzanması. (1)

    uykunuz gelince gözünüzü ovuşturmanız bundan. eğer yarım saat ovuşturursanız bayılabilirsiniz bile. (2)

    ve güzel bir kıyak size, uykusuzluk çektiğinizde gözlerinize (göz kapaklarınıza yani) 3-5 dakika kadar yumuşakça masaj yapın. (3)
    o kadar hızlı uyuyacaksınız ki masajı ne zaman bıraktığınızı bile hatırlamayacaksınız. (4)

    istek üzerine kaynakça;
    1- bilim ve teknik dergisi
    2- bilim ve teknik dergisi
    3- gözüm
    4- gözüm

    edit: "çok başarılı lan" diyenler yeşillendiriyor, işe yaradığı tescilleniyor gençler. ama sert ovalamak zararlıymış, çooook yumuşak şeyyaparsanız daha iyi.

    edit2: her yer yeşil her yer teşekkür... beni sizler var ettiniz yurttaşlarım!

    edıt3: mesajla uyarı gelıyor; olm bak aranızda gozune hayvan gıbı gırısen varmıs! sakat.
    eller tertemız olacak. hareketler o kadar yumusak olacak kı goz hıssetmeyecek bıle. ısımız gozle degıl, kapagıyla zaten. yumusak yumusak...
    rıskler göz ovuşturmak baslıgında acıklanmıs okuyalım bılgılenelım gozu elımıze almayalım.

  • einstein’a 1 mil kaç feettir? diye sormuşlar.

    einstein: bilmiyorum. herhangi bir referans kitabından iki dakikada bulabileceğim gerçeklerle neden beynimi doldurayım, demiş.

  • "olsun belki değişir" diye giriştiğiniz her şeyde öküz inadı göstermek. yapın bunu, pişman olmazsanız gelin bulun beni pişman edin.

  • bazen ne seçim yaparsan yap seçimin sonucunda birileri ölür ve hayatla ölüm arasındaki o dar açı 12,0138 derecedir.

    doğuda görevli bir kuzenim vardı bir ay kadar önce gece birde beni aradı. normalde o saate kim arasa açmam ama o arayınca açtım, aklımda en kötü senaryolar ile. dirayetli adamımdır beni aradığını düşündüm belki aileye son bir şeyleri iletmem gerekecekti devletten duymalarını istemiyor diye düşündüm. ellerim ve sesim titreyecek telefonu açtım.

    - hemen kağıt kalem al, dedi. bir açı ve mesafe hesaplan hesaplanan lazım çok vakit yok, sana güveniyorum.
    5 dakika sonra ona mesaj attım böyle istemişti aramamam için uyarmıştı.
    - :) teşekkürler kuzen, annemlere sakın ama sakın bu gece bir şey söyleme diye cevap yolladı, komik adam ne söyleyeceğim kalplerine mi insin.

    o gece yanımda üç arkadaşım vardı sonucu bu üç kişi de teyit etmişti. ne olduğunu tahmin edebiliyordum, aslında hepimiz edebilmiştik; bir keskin nişancının açısını söylüyorduk.

    hikayeyi asla sormadım, düne kadar artık görevli değil, hatta bir süre çok uzak bir ülkede olacak belki dönmez bile buralara kim bilir.

    sıkışmış olduklarını öğrendim o gece . tepeye keskin nişancı çıkacak ama ölçüm yapacak vakti olmayacaktı, hikaye buydu açı doğruysa kuzenim ve onunla birlikte olanlar yaşayacak ama karşısındakiler ölecekti. açı yanlış ise tam tersi olacaktı. o gece birileri ölecekti o tepelerde.

    kim 1 milyon ister yarışmasındaki telefon jokeri gibi düşünsene o kişi arabasını yenileyeceği 30.000 için güvendiği birini arıyor, benimse kuzenim yaşam ile ölüm arasında açıyı öğrenmek için beni.

    artık bu dar açıyı biliyorum 12,0138 ve hiçbir şey benim için artık aynı olmayacak...
    (işbu yazı olayın tazeliği , bir şekilde aktarmak zorunda hissetmenin bir sonucu olarak yazılmış, tüm sürecin sindirimi tamamlandıktan sonra yazan kişi tarafından silinerek yok olacak ve görevini tamamlamış olacaktır)

    not: şunu fark ettim kalmasını isteyen yazarlar sayesinde; bazen yazılan yazı siz yazdıktan sonra sadece size ait olmaktan çıkıyor sizin bir anınız olsa bile. yukarıdaki not dursun o kendimeydi, bu yazı da dursun onu benden çok korumak isteyenler için.

  • ülke tasarım olgusuna birazcık kıymet verseydi ve bir değer yükleyebilseydi, ünlü marka çıkarmak çok da zor olmayacaktı diye tahmin ediyorum.

    yapılan üretimin yanı sıra tasarıma ve tasarımı satmaya odaklanan tek ülke markası bana kalırsa paşabahçe.

    çoğalırlar umarım…

  • kuga: güçsüz motor, kalitesiz iç mekan ve multimedya ekranı. pahalı fiyat.
    qashqai: cvt,fazla yakıt, zayıf yalıtım. başarılı 1.3 dig-t motor.
    tiguan: fazla yakıt, kötü ama kaliteli iç mekan, iyi pazar payı, büyük bagaj, başarılı 1.5 tsi 150 hp motor, yüksek fiyat.
    tucson: en iyi fiyat performans, dct, başarılı konfor, donanım olarak en iyisi, 1.6 crdi ile tatminkar yakit değeri ve performans. elite plus ile gelen koltuk soğutma ve 4 çeker sistemi.
    karoq: tiguan'dan ucuz, fazla donanımlı, bir tık daha küçük. zaten diğerleri aynı
    1. tucson
    2.karoq
    3. tiguan
    4.qashqai
    5.kuga
    diğer önerilerim: sportage, ateca, yeni austral de beklenebilir.
    tavsiye etmediklerim kuga, qashqai, 3008 (3008'de autohold (bkz: autohold) bulunmamakta, ekran ve kameralar hoş değil, çip krizinden dolayı kablosuz şarj ve elektrikli bagaj kapağı bu ay gelen araçlarda bulunmamakta)
    peki kuga'yı neden önermiyorum?
    kuga alırsanız düzde 175 km/s'lerde tükenen bir araca, kalas gibi iç gibi mekana, çirkin mi çirkin direksiyona hazır olun. ne kadar içi tiguan kadar kötü olmasa da yine de kötüdür.
    not: italyan spor.