• 80'li yillarda ilkokulda ögretilen bir çocuk sarkisi (mars da diyebiliriz).

    korkunç bir melodisi ve

    bayragim, bayragim, o al rengin solmasin
    semasini yurdumun, baska bir renk almasin
    bayragim, parlasin ay yildizin her zaman
    sen gülersen, neselenir, hür yasar bu vatan

    seklinde sözleri vardi.

    üzerinden 25 yil geçmis olmasina ragmen, melodisini ve sözlerini bu kadar net hatirlamamin sebebi, benim dogustan psikopat olmam degil, bu sarki yüzünden psikopat olmamdir.

    bizim ilkokulda her yil sarki yarismasi olurdu.
    örtmen, çesitli cüceleri seçer, istedigimiz bir sarkiya çalismamizi söyler, bir hafta da süre verirdi. o bir haftanin 6 günü, "acaba hangi sarkiyi söylesem?" düsüncesiyle geçer, yarismaya 1 gün kala, aglaya zirlaya bir sarki ezberlenirdi...

    iste, günlerden bir gün, karga sesime ragmen, ben de seçildim. çok hislenmistim. ben hangi sarkiyi söyleyecegimi düsünürken, rakiplerim olan cüceler, çoktan sarkilarini seçmis, kasetler esliginde çalismaya baslamisti.

    gözlemledigim kadariyla genel olarak, türk sanat müzigi sarkilari seçilmisti. onun disinda birkaç tane "feliçita", birkaç tane de son derece düz, çocuk sarkisi vardi.

    ben de ince ince düsündüm... düsündüm ve sonunda bu "bayragim" sarkisini seçtim.
    söyle bir stratejim vardi:
    bu sarki çok çirkindi.
    kimse sevmiyordu.
    çok zor bir sarkiydi.
    kimse sevmiyordu.
    bu sarki çok çirkindi.

    bu sebepten "bu kadar çirkin ve zor ve sevilmeyen bir sarkiyi söylersem, örtmenler beni takdir eder. aninda alirim puanlari, birinci olurum."

    bu seytani plan dogrultusunda, sarkiyi çalistim. sonra yarisma günü, çiktim kürsüye, babalar gibi söyledim. kendimle gurur duyuyordum, birinci olacagim kesindi. o detone sesime ve bayraga olan saygima, kimse kayitsiz kalamazdi.

    ertesi gün oldu, sonuçlar açiklandi... sonuncu oldum.
  • girişi ''the marriage of figaro: overture''dan esintiler taşır.
hesabın var mı? giriş yap