• 30 gün boyunca hiç çıkarılmamış çorap gibi kokan çaydan içmek,
    yemekhanede yemek kaşığının üzerinde kuş sıçmığı görmek,
    kışlada adı rıfat olan köpeğin götüne bakıp ''rıfat'ında ceviz gibi götü varmış lan'' diyen tiplerle tanışamamak.
  • - olmadı !!
    - bi daha !!
    - olmadı !!!!!
    - bi daha !!!!!!
    - sayyyy !!!!!
    - her türk asker doğar...
  • asla bilemeyecekleri bir sürü şey vardır ama bir tanesinin eksikliğini ararlarsa siksinler.
  • ...ah bu koku (mesela gece oniki - üç nöbeti dönüşü koğuştan gelen, buram buram, tarifsiz...), bu ten (...), bu dokunuş (...)...
  • verdikleri parayla nasıl bir şeyden kurtulduklarını asla bilemeyecekler.

    zira, istediğiniz kadar okuyun, dinleyin, yaşamayan bilmez. yaşamaya da gerek yoktur. dolayısıyla bakmayın siz yapanların havalarına, üstten konuşmalarına. onlara da askerliğin son ayında bedelli şansı verilse, 18.000'i basar, o son haftayı yapmazlardı.
  • şimdi buraya yazılacak çok şey var aslında. askerliğini 353 kısa dönem er olarak yapan şahsım kendini böyle avutuyor. mesela yemeklere kırk haramiler gibi marş söyleyerek gitmenin verdiği hazzı nerede yaşayacaklar bu bedelliler merak ediyorum. hele o g3'ün çıkardığı ses yok mu ahh anlayamazsınız.

    bonus olarak (bkz: askerde hindi eti diye yenen yaratık)
  • 325 kısa dönem olarak yapmıştım askerliğimi. gitmeyi kesinlikle istemiyordum. zaten bu vatan millet edebiyatına da inanan biri olmadığım için orada yapacağım şeyin kadrolu askerlerin egolarının tatmini olacağının ve askeri sınıfın toplumun iğdiş edilmesi için oluşturulan en uygun mecrada bu bakışı bireyler üzerinden pekiştireceğinin farkındaydım ve nitekim de öyle oldu. nöbet, mıntıka, kısım işleri, içtima, karakol temizliği, koğuş temizliği, gazino, yemekhane temizliği vs derken askerlik namına yaptığım tek şey 3 el ateş etmek oldu. onu da benim gibi vuramayanlar için parmak uçlarına değnekle sertçe vurularak cezalandırılması izledi. sanki ben buna dair bir garanti vermişim. ha bir de boş mermi kovanlarını saatlerce aramamız bir sonraki gelişmeydi. askerlik bana ne kattı? hiçbir şey demek isterdim ama o da değil. zaten işsizlik nedeniyle bombok olan psikolojimi daha da bok etti. o zaman bedelli çıksa gider miydim gidemezdim, çünkü hiç param yoktu.param olsa sikseler orda bir gün dahi durmazdım. vatan hizmetiymiş, kutsalmış yesinler. kutsal olan paraya çevrilebiliyorsa kutsallığı kalır mı? işte fakirin çocuğunu ayakçı olarak, temizlikçi olarak kullanmanın adı askerlik. bu arada doğuda çatışma bölgesinde askerlik yapanları tenzih ediyorum. onların tartışması apayrı bir başlık. sonuç olarak diyeceğim bedelli askerlik yapanların bilemeyeceği şey uşaklık olabilir ancak.
  • bokuyla tuvalete şafak yazan, duvarlara resim gibi sanatsal çalışmalar yapan hayvanların varlığı.
hesabın var mı? giriş yap