bertrand russell

• (bkz: nightmares of eminent persons)
• ikinci dunya savasi'ndan sonra unu ve sayginligi giderek artti. batı felsefesi tarihi 1945'te yayimlanir yayimlanmaz abd ve ingiltere'de en cok satan kitaplar arasina girdi ve yillarca russell'in baslica gelir kaynagi oldu.
  
  gozlemleri sonucunda cikardigi analizler ve verdigi tavsiyeler dusunduklerimle benzer olan matematikci ve yazar. insan boyle bir yazari okuyunca ikinci ben'i bulmus veya cok yakin bir dost edinmis gibi oluyor. sizden yillar sonra bile baska bir insani mutlu edip onun cok yakin dostu olabiliyorsunuz. eserleriyle ölümsüz olma budur.
  
  kendileri icin dunyada yapacak hicbir sey kalmamis oldugu kanisi tasiyan yetenekli genclere onerim sudur: "yazmaya calismaktan vazgecin; bunun yerine yazmamaya calisin. dunyaya acilin, bir korsan olun, borneo'da bir kral, sovyet rusya'da bir isci olun; ilkel fiziki gereksinimlerin hemen hemen butun enerjinizi yutacagi bir hayata baslayin."
  
  "amerika'da herhangi birisine ya da ingiltere'de herhangi bir isverene, hayattan zevk almasina en fazla neyin engel oldugunu sorarsaniz "yasamak icin mucadele" cevabini alirsiniz... yasamak icin mucadele diyenlerin gercekte belirtmek istedikleri, basari icin mucadeledir. bu mucadeleyi yapanlarin korktuklari sey ise, sabah kahvaltisini bulamamak degil, servetlerini artiramama olasiligidir."
  
  the conquest of happiness
  mutlu olma sanatı
  bertrand russell
• "varoluşçunun varoluşu" isimli küçük bir hikayenin yazarı...l.w. wittgentein'ı dünyaya kazandıran yegane varlık... keşke benim de böyle bir arkadaşım olsaydı aq yok işte yok
• “bütün insan faaliyetleri arzular tarafından yönlendirilir. bazı ciddi ahlakçılar tarafından, görev ve ahlâk ilkesinin çıkarları doğrultusunda arzunun üstesinden gelmenin mümkün olduğunun savunulduğu tamamen yanıltıcı bir teori vardır. ben bunun temelsiz olduğunu söylüyorum, hiç kimse bir görev duygusundan hareket etmediği için değil, çünkü insan görevli olmayı istemediği sürece görev onun üzerinde durmaz. insanların ne yapacaklarını öğrenmek isterseniz, sadece ya da esas olarak maddi koşullarını değil, daha çok bütün sistemlerini arzularının bağıl gücü ile birlikte bilmelisiniz. (…) insan, diğer hayvanlardan çok önemli bir yönü ile farklılık gösterir ki bu da sonsuza dek, asla tam olarak tatmin edilemeyecek ve onu cennette bile huzursuz tutacak bazı arzulara sahip olmasıdır. boğa yılanı, yeterli yemek yediğinde uyumaya gider ve tekrar yemek ihtiyacı olana kadar uyanmaz. insanoğlu, çoğu yönüyle böyle değildir.”
• "(bir şeyden) eminseniz kesinlikle yanılıyorsunuz. çünkü hiçbir şey kesinliği hak etmez."
  
  bertrand russell speaks his mind
• çağımızın en büyük filozof, bilgin ve sosyal eleştirmenlerinden biridir. bbc'nin yaptığı güzel bir röportaj var, fırsatınız varsa izleyin. şurada da gelecek nesillere bıraktığı iki tavsiyesi var, birkaç dakikalık bir video, muhakkak izleyin.
• lafi dolandirmadan tum acik yureklilikle ne dusunuyorsa yazan bir adam. uzun zamandir bu tarz bi yazar okumamisim onu fark etmeme neden oldu. insanin kendini ve sorunlarini gereksiz yere asiri onemsemesini modern insana anlatmaya calismasi takdir edilesi. tum felsefeciler ayni yolu kullansaydi halk nezdinde felsefe daha populer olurdu bence.
• batı felsefesi tarihi(1. cilt)^* adlı eserini aldığım şahıs. kitabı içerik bakımından dolu ama anlatım sıkıntılı biraz. çok fazla bilgiyi bir seferde vermeye çalışıyor. sorun türkçe çeviride de olabilir. yine de çok şey öğrendiğim bir kitap. ayık kafa ile okuyun.
• "üç tutku yönlendirdi hayatımı: sevgi açlığı, bilgi arayışı ve başkalarının acılarına karşı dayanılmaz bir merhamet. aşk ve bilgi göklere yükseltti ama merhamet her seferinde çekip yere indirdi beni." cümlesi bir kitapta alıntı olarak karşıma çıkmış, yıllar sonra tekrardan ama farklı bir birikimle okunmak için listeye alınmış, yazdığı her şey dönüp dönüp okunacak zamanın ötesinde bir zattır.
• kendisinin şöyle bir sözü vardır: ‘her topluluk iki karşıt tehlikeyle karşı karşıyadır: bir yanda, gereğinden fazla disiplin ve geleneğe saygı yüzünden kemikleşme; diğer yanda, işbirliğini olanaksızlaştıran kişisel bağımsızlık ve bireyciliğin araması nedeniyle dağılma ya da yabancı fethine boyun eğme.’