• her filmin, her kitabın mutlaka bir yapılma amacı ve bu amaca göre de anlatmak istediği bir şeyler vardır. betty'nin ilk formu yani daha leziz olan kitap halinde anlatılan şey ayrıntı yayınları baskısının arka kapağındaki ilk cümlesinde yazdığı gibi sadece "yırtıcı" bir aşk değil. aşk çoğu yapıttaki gibi bir "araç" burda da, aslolan betty'nin bir durumdan diğerine "ışık" hızıyla geçebilen deliliği ve bu deliliğinin etkisiyle olan davranışları.

    betty aslında bir model çiziyor bize, çoğu zaman yapmak isteyip de yapamadığımız şeyleri yaparak. bu yüzden kitapta aşktan çok betty'nin korkusuzluğu, özellikle bu tür romanlarda sıkça "kokuşmuş" olarak nitelendirilen insanlara karşı yılmayışı, yıldırmaya çalışanlara karşı olan korkusuzca saldırganlığı, teslim olmak istememesi, teslim almak isteyenlere karşı kavgası, öfkesi, hırçınlığı, ne istediğini her zaman tam olarak bilemese de istediği şeyleri de gerçekleştirmek için olan kararlılığı ve aslında tek isteğinin hak ettiği değeri görmek olması asıl etkileyen okuru...

    uçlarda gidip gelen ve ortalamanın ne demek olduğunu bilmek istemeyip duymaya bile tahammülü olmayan en sonunda da bir uçta takılıp kalan bir kızın hikayesi işte, umutlu görünürken çabalarken bile aslında o umutsuzluk hastalığı lanetine yakalanmış olanlardan ve hikayeyi ağzından dinlediğimiz yazar sevgilisinin de itirafında olduğu gibi sahip olduğu her şeyi sağladığı erkeğini onsuz sudan çıkmış balığa döndürebilen kadınlardan...

    sevdiği kitaplar sinemaya uyarlandığında genellikle beğenmeyen, eksik bulanlardanım ben de ve o yüzden filme değinmek istemiyorum burada; benim görüntülerim, hayal ettiklerim daha farklıydı hesabı.

    eğer daha tanımıyorsanız betty'yi ve böyle bir niyetiniz varsa lütfen önce üşenmeyip alın okuyun bu güzel kitabı, filmini sonra izlersiniz zaten ve o zaman algılarsınız aradaki farkı, ne demek istediğimi...
  • betty blue tadında bir insanla ilişki yaşamış bünyeleri bu karakterlerin " tek tipliği" karşısında hayrete düşüren kitaptır. aynı şey elbette ki zorg'un hissiyatları için de geçerlidir.

    the 69 eyes isimli gothic rock grubunun oldukça güzel bir şarkısına adını ve konusunu vermiş olan bu kitap, chat ortamlarında kız nicki olarak sıkça karşımıza çıkmaktadır.

    kitabı ne kadar etkileyiciyse filmi de bir o kadar dandiktir. betty karakterinin şımarıklıklarından,kaprislerinden daral getirtir, seyirciye 3 saat boyunca " ölse de kurtulsak " dedirtir. bir kitap ancak bu kadar alakasız ve yetersiz bir şekilde beyaz perdeyle aktarılabilirdi. velhasıl, kitabı okunmalı ancak filminden uzak durulmalıdır.
  • director's cut versiyonu ile bu yaz tekrar vizyona girecekmiş.
  • tek gözlü uyuz bi kızı anlatan kitap.. betty i yazarı da sevmemiş olacak ki pek güzel bir şekilde ortadan kaldırdı..üzüldüğüm husus betty nin kitabın sonuna doğru ölmüş olması ve kitabın o noktadan itibaren nefes alması güzelleşmesi, adamcağız bile kendine geldi...keşke ilk bikaç sayfadan sonra külleriyle o kavanozun içine tıkılsaydı..
  • "duvardan atlarken liflerini koparan ve ayağa kalkmaya çalışan vahşi bir attı. çayır sandığı şey kasvetli bir ağıldı."

    her şeyden önce, aşk filmi değil. esas mesele aşk değil yahut. her neyse...

    borderline kişilik bozukluğu, kontrolsüzlük, delilik...

    deliliğe övgüymüş gibi izlenmesin ne olur bu film. öyle değil çünkü. betty'nin tarifi pek de mümkün olmayan acılarına da özenmesin kimse. yaşamla olan bağı neşe dolu olduğu anlarda dahi her an kopabilecek çelimsiz bir ipten ibaret olan bir kadının çaresizliğine, yalnızlığına ve en çok da mutsuzluğuna işaret ediyor film, onun farklılığına ve özel'liğine falan değil.

    ve çokça rahatsız ediyor, evet.
  • yıllardır izlemeyi ertelediğim ve nihayet az önce izleyip bitirdiğim film, ben mi bittim film mi ayırdedemedim. hani böyle acılı sahneler dışında da insanı alakasız sahnelerde ağlatan sayılı filmler vardır ya, bu kesinlikle onlardan.duygusal filmlerde duygulanmaktan öteye gidemeyen ben filmin yarısını zırıl zırıl ağlamakla geçirdim. film aşk'a ve insanın hayattan ne istediğine dair çok sorular sorduruyor.

    ---spoiler---

    hani bazı aşk filmlerini izleyip "hadii leen kimse kimse için bunu yapmaz" deriz ya işte o lafı yutturdu bu film bana, zorg karakterinin (betty'nin sevgilisi) aşkı uğruna yaptıkları, göze aldıkları hem inandırıcı hem doğal hem de sıradışı.adam düpedüz seviyor, sorgulamıyor, kabulleniyor kadını herşeyiyle ki betty galiba dünyadaki bütün pms kadınları topladığımızda ortaya çıkan ruh hastası bir kadın ama ortalığı dağıtıp yıkarken, evi ateşe verirken, bağır çağır müşterisine çatalla saldırırken de zorg yanında ve bi kerecik olsun "neyin var?" diye bile sormayıp sarıp sarmalıyor ve sakinleştiriyor sevdiği kadını,o sahneler sinir bozucu derecede duygusal ve güzeldi.bir de birbirilerini severken birbirlerinin kasık ve göğüslerine dokunmaları etkileyiciydi, ilk etapta bu organlar salt cinselliği çağrıştırırken onlar en duygusal anlarında birbirlerinin erojen bölgelerine dokunuyorlar ve insan izlerken zerre "yuh ulaan" tribine girmiyor..zorg, sonunda da kendi elleriyle öldürmek zorunda kalıyor sevdiği kadını, ölümü dahi başkasından tatsın istemiyor.mavi, masmavi bir film.

    ---spoiler---
  • çoğu kişiye göre saplantılı bir aşk öyküsü gibi yorumlansa da aslında özü tutkudur tek ve yalın bir şekilde, tutku.
    betty kızgındır tutkusunun önüne set koyan her şeye, hatta kendisine bile. zorg biliyor bunu, o yüzden yardım ediyor sonunda betty'e.

    deli gibi sevilecek kadınlardan betty blue.
  • simsiyah saçlı,dolgun dudaklı,güzel vücutlu,deli bakışlı ve biraz da deli film karakteri.kadının,içinde fırtınalar kopanını ve fırtınalar koparanını sevenler için unutulmaz.
  • 'aşk'ı , mutluluk ve evlilik beklentileriyle yaşamak isteyenlere göre bir kitap değil; hiç değil!' diyen yazar philippe djian'ın bir başka enfeslik göstergesi olan kitabı..eseri diyim.
  • kült filmlerden biriymiş. kitabı hakkında okumadığım ve filminden sonra da okumayı düşünmediğim için bir şey diyemeyeceğim ama film berbat abicim. gerçi bu da canım ekşi sözlüğün beğenilmezse, altına sayfalar dolusu övgüler düzülmezse olmayacak konu başlıklarından biri ama napalım ki daha ötesi elden gelmiyor.
hesabın var mı? giriş yap