• tanım: “kozmos yardımcısı olsun” dediğim insandır. ayrıca saf, salt, katıksız, afgan, püre ve nur topu gibi dogmadır. gözü aydın olsundur.

    yalnızca ateistler için değil, “agnostik” olduğunu iddia eden arkadaşlar için de geçerli bu ithamım.

    hiçbir rasyonelliği bulunmayan inançları bir geçelim. adam güneşe tanrı diyor, ben bu adamı nasıl ciddiye alabilirim? bu kimselere, inançlarının bilim ve felsefe ile çeliştiğini ne kadar anlatırsan anlat, fikirlerinde bir değişiklik olmayacaktır. zaten böyle bir iddiada da bulunmazlar. yani aklı, mantığı ve bilimi kriter aladığını söyleyen yalnızca üç görüş var:

    1) tek tanrıcılık: tek bir allah vardır. maddeyi yaratan, evreni ve canlı-cansız her şeyi ile yaratan o’dur. yani tanrı “ezeli ve ebedi”dir, madde sonradan yaratılmıştır.

    2) ateist materyalizm: madde sonsuzdan beri vardır. herşey tesadüflerin arka arkaya gelmesi ile bu maddeden oluşur.

    3) agnostisizm/şüphecilik: iki görüşten hangisinin doğru olduğunu bilemeyiz. ikisi de doğru olabilir.

    aslında temelde iki şık vardır. agnostik görüş, doğru bilgiye erişemeyeceğimizi, dolayısı ile her iki seçeneğin de doğru olma ihtimalinin bulunduğunu savunur. mesela kant, "saf aklın eleştirisi" isimli kitabında, maddenin ve dolayısıyla insanın yaratılıp yaratılmadığını bilemeyeceğimizi, bunların hiçbir zaman anlaşışamayacağını söyler.

    mesela ateist filozoflardan georges politzer big bang’in keşfinden önce "felsefenin başlangıç ikeleri" isimli kitabında: "evren yaratılmış bir şey değildir. even yaratılmş olsaydı, o takdirde evrenin tanrı tarafından belli bir anda yaratılmış olması ve evrenin yoktan varedilmiş olması gerekirdi. yaratılışı kabul edebilmek için her şeyden önce evrenin var olmadığı bir anın varlığını, sonra da hiçlikten (yokluktan) birşeyin çıkmış olduğunu kabul etmek gerekir." der.

    nasıl da big bang’i tarif ediyor değil mi?

    big bang hem ateizmi, hem agnostisizmi geçersiz kılar. agnostik yaklaşım; "biz bunu anlayamayız" demekle aslında bir iddia sahibi olmaktadır. eğer "maddenin başlangıcı vardır" tezi doğrulanırsa, "maddenin başlangıcı yoktur" tezini yalanlaması gerektiği gibi, "maddenin başlangıcının olup olmadığını anlayamayız" tezinin de yıkılması gerekir. yani big bang, ateizme olduğu kadar, agnostisizme de darbedir.

    bakara 117’de de dendiği gibi; “o evreni (gökleri) ve yeryüzünü yoktan yaratandır...”

    evren sonradan var olmuştur, bitti. bilim de bunu söyler, semavi dinler de.

    bu noktadan sonra, ateistlerin tanrı inkarlarından, agnostiklerin ise şüpheciliklerinden vazgeçmeleri gerekir fakat yapmazlar...

    “inkar edenler evren(gökler) ve yer birbirleriyle bitişik iken onları ayırdığımızı görmüyorlar mı? ... yine de onlar inanmayacaklar mı?” (enbiya 30)

    yine de onlar inanmayacaklar mı?

    big bang’i işaret eden bu ayette, allah’ın “hala inanmayacaklar mı?” şeklinde sitem etmesi... yemin ediyorum tüylerim diken diken oldu.

    orta çağ ve öncesinde yaşayan insanlar bu ayetten bir halt anlamaz. yani allah sana sesleniyor, bu yazıyı okuyan 20. yy çocuğu... sana. bak diyor, maddeye ve zamana ezeliyet yüklüyordun, oysa yer-gök dahil madde ve zaman birdi, yoğun bir tekillikte ratk halindeydi ve fatk haline getirip bütün zamanı ve maddeyi dağıttım. kütleçekim etkisiyle yıldızlar ve galaksiler “sonradan” oluştu. modern bilim de bunu ispatladı, hala mı inanmayacaksın?” diyor.

    “inkar edenler görmezler mi ki, gökler ve yer birdi de, biz onları ayırdık... hala mı inanmazlar?” (enbiya 30)

    yine de bazı vicdanını ve aklını rafa kaldırmamış materyalist bilim adamları, big bang’in ispatından sonra yaratılışı kabul etmeye mecbur olduklarını itiraf ediyor. örneğin ingiliz materyalist fizikçi h.p. lipson: "bence, bu noktadan daha da ileri gitmek ve tek kabul edilebilir açıklamanın ‘yaratılış’ olduğunu onaylamak zorundayız. bunun ben dahil çoğu fizikçi için son derece itici olduğunun farkındayım, ama eğer deneysel kanıtlar bir teoriyi destekliyorsa, bu teoriyi sırf hoşumuza gitmediği için reddetmemeliyiz."

    doru söze ne hacet...

    mantığın temel kuralları açısından sadece iki tane tez varsa, birinin yanlışlığının ispatı diğer tezin doğrulanması demektir. ateizmin “madde sonsuzdan beri vardır” tezi yalanlanınca, “maddenin yaratılışı”nı otomatikman kabul etmek zorunda kalır. böylece ateizmin de, “bu konu çözülemez” diyen agnostiklerin de yanıldığı ortaya çıkmaktadır. bu açık delillere karşı yaratılışı inkâr etmek, hakikate karşı yapılmış bir zulümdür.

    “hayır, o kendilerine ilim verilenlerin göğüslerinde apaçık delillerdir. bizim delillerimizi zalimlerden başkası inkâr etmez.” (ankebut 49)

    sözün özü: ateizm ve agnostisizm; bilim, mantık ve akıl platformunda çökmüştür. fakat inada, kuruntuya ve keyfiliğe dayanarak devam etmektedir. ve hal böyleyken, helak olmaları da yakındır:

    “ayetlerimizi ve mucizelerimizi inkar edenleri ateşe atacağız. derileri yandıkça, azabı tadmaları için başka derilerle yenileyeceğiz. allah üstündür, bilgedir.” (nisa 56)

    edit: hala neticesi sıkışınca “boşlukların tanrısı” argümanına sığınan atayiz kaldı mı ya?

    @5’deki zeka fışkıran orijinal itiraza, furkan hoca şu yazısında noktayı koymuştu, kendimi yormicam

    edit 2: muhammed peygamberin, arabistan’da egemenlik kurmak isteyen bir megolaman olduğu iddiasında bulunan @6’ya ithafen:

    peki muhammed peygamberin niyeti dediğin gibi iktidarlık hırsı; öyleyse toplumun tabulaşmış normlarına ve geleneklerine cephe alması olayını nasıl açıklayacaksın? içki, fuhuş, kumar gibi ritüellerin tanrı tarafından yasaklandığını söylemesini; müşriklerin, yıllar yılı alışkanlık edindikleri hazlardan vazgeçmeleri gerektiğini emretmesini; namaz, zekat, oruç ve benzeri, insanı maddi ve bedeni açıdan yıpratacak fiillerin, tanrı tarafından farz kılındığını söylemesini vs nasıl açıklayacaksın? e arap yarım adası’na hükmetmek istiyorsa, doğal olarak taraf toplaması gerekir. peki neden kurucusu olduğu dini bu şekilde zorlaştırıyor? neden bu denli meşakkatli icraatleri zaruri kılıyor? ayrıca müşriklerin “makam, para, konfor ve prestij” tekliflerini ta en başından reddediyor? ne gerek vardı onca acıya kedere? muhasara altına alınmalara, ambargolara, aç kalmalara, eziyetlere?

    ya da müritlerine "yanılmazlık imajı" çizmek yerine, kendi yazdığı kitapta, neden kendi hatalarını neden zikretsin. (abese 1-4) neden tanrı’nın ağızından kendisini kınayıp azarlasın ve yazdığı kitabın kendisine odaklanması gerekirken, diğer peygamberlerin ismini(isa, musa, ibrahim vs) kendi ismimden fazla ansın? üstelik kendisinin aksine, onların hatalarına ve kusurlarına da kitapta yer vermiyor...

    şu entry’de detaylıca din uydurma sebeplerine değindik: (bkz: #76446214)
  • zeus'un metis ile cima eylerken dışarı boşalması sonucu evrenin oluştuğunu bilmeyen bir müslüman zırvasıdır. big bang denme sebebi de baya bi gürültü yapmalarıymış..
  • -allah yoksa bu yıldırımları kim atıyor amk?
    -bilmiyorum.
    -yaa işte böyle göt olursun, demek ki allah var.

    ---uzun seneler sonra---

    -yıldırımları kimse atmıyormuş gardaş havadaki elektrik akımları yüzünden oluyormuş.
    -hadi yaa, neyse sen onu boşver, allah yoksa depremleri kim yapıyor?
    -bilmiyorum.
    -yaa işte böyle göt olursun. demek ki allah var.

    ---bir müddet sonra---

    -depremler yer yüzünün tabakaları arasındaki faylar nedeniyle oluyormuş.
    -hadi yaa, neyse sen onu boşver, allah yoksa dünyayı kim evrenin merkezi yaptı.
    -bilmiyorum.
    -yaa nasıl da göt oldun, demek ki allah var.

    ---gene bir müddet zaman geçer---

    -dünya evrenin merkezi değilmiş.
    -hadi yaa, neyse sen onu boşver de allah yoksa evren nasıl oldu?
    -bilmiyorum.
    -yaa, işte böyle göt olursun demek ki allah var.

    ---bu kısmı artık anladınız---

    -evren bigbangle var olmuş.
    -hadi yaa, neyse siktiret sen onu da allah yoksa bigbangi kim yapmış? nasıl olmuş?
    -bilmiyorum.
    -yaa, işte böyl...
    -sikerim lan senin belanı göt, taşşak mı geçiyorsun sen benle?

    -------

    şimdi siz söyleyin bakalım binlerce yıllık bu muhabbetten sonra asıl siz nasıl bu masallara inanmaya devam edebiliyorsunuz? bu düşük zekalı döngüyü ne zaman kırmayı planlıyorsunuz?
  • sene olmuş 2018 ateizmi çökertirken hala kur'an referansı veriyor insanlar. muhammed'i mezarından kaldırsan, "ben bu lafları arabistan kralı olmak için kullanalı 1500 yıl oldu, bir gram ileri gidemediniz mi kardeşim" der.

    dünyanın yuvarlak olduğundan haberi olmayan adamlar kitap yazıyor, üstüne bir de "bundan sonra bu geçerli, yenisine gerek yok" deme aptallığına düşüyor, millet de hala 3-5 tane kabile mesubunun peşinden gidiyor.
  • şu beyinsizliğine rağmen üşenmemiş satırlarca duyar kasmış ve bu adam 1500 yıllık masallara inanıyor. ateşe atacaklarmış bir de atın da görelim amk. sanki cehenneme gidip geri geldi pezevenk o kadar emin kendinden.

    not : formatın mına koyduk kusura bakmayın artık.
  • bildiğinden değildir, bilmediğinden ateist olmuştur. bilenler zaten bir yaratıcının varlığını kabul ediyor.
  • rağmen değil, sebebiyle.
  • akit kafaların kendi dinlerindeki kölelik,kadın erkek eşitliği,pedofili vs. gibi bir sürü problemleri varken hemde ayetlerle ispatlı,ateist argümanlarını alıp ordan ayetlerle büküp ispata girişmeleri, ne kadar da özgür,sorgulayıcı düşündüklerini (?) ispat eden kopyala yapıştır yazar beyanı.
  • yanlış bir saptamaya konu olan insandır. büyük patlama'ya inanan biri zaten bir allah/yaratıcı olduğu iddiasını reddeder. çünkü yaratıcı olan büyük patlama değildir; teist birine göre, bütün evreni yaratan ilahi bir güçtür, büyük patlama'ya bile sebep olan ilahi güçtür. büyük patlama'nın öncesini bilmediğimiz ve her şeyin başlangıcını büyük patlama olarak aldığımız için, buna ilahi bir gücün etki edip etmediğini iddia edemeyiz. kaldı ki büyük patlama ve devamında yaşanan her şey (evrenin oluşumu) etki-tepki vesilesiyle meydana gelmiştir; galaksiler, yıldız sistemleri, gezegenler, gaz ve toz bulutları vb. bunların hepsi bilimsel ve maddesel tepkimelerin sonucudur.

    bir teist bunların ilahi bir güç vasıtasıyla gerçekleştiğine inanırken, bir ateist bunların etki-tepki reaksiyonuyla gerçekleştiğini bilir.

    büyük patlama'ya büyük/ilahi bir gücün neden olması ayrı bir tartışma konusudur; bu ispatlandığında zaten bambaşka etki ve sonuçlar üzerinde durulur. kaldı ki bilimin amacı hiçbir zaman dini yok etmek değildir; dindeki anlamlandırılamayan soruları anlamlandırmaktır. bilim de ilahi gücü arayış içindedir mesela. yani büyük patlama'ya neden olan şey de bilim için bilinmeyen bir güçtür - bilinse zaten, "büyük patlamaya x yol açmıştır." gibi bir netice olurdu bu zamana kadar.

    bunlarla beraber, bütün evreni ve her şeyi yaratan gücün niye "ilahi" veya "kutsal" addedilmesi gerekir, ben de onu anlayamıyorum. belki de "allah/tanrı" dediğimiz şey zaten mevcut sistem, yani kozmostur. yani ismi konan sistemin kendisi. allah'ı "kudretli bir baba, bir birey" olarak addeden teistler sebebiyle zaten ipler kopuyor.
  • evrende doğaüstü hiçbir şey yaşanmamaktadır. hiçbir şey. ancak evrenin başlangıcı hakkında bilgimiz kısıtlıdır.

    peki bilgimizin yetmediği bir konunun açıklamasını neden doğaüstü bir güçle açıklamak zorunda olalım?

    bu arada güneşe inanmak müslüman olmaktan çok da az ciddiye alınacak bir şey değildir. sen de siyah örtülü bir bina etrafında yedi kere dönüyorsun kardeşim
hesabın var mı? giriş yap