• uyku tutmayınca sarıldığım tim burton masalı.
  • hayatımda izlediğim en güzel film.ki ben fantastik filmlerden hiç hazetmem ama (bkz: tim burton) yapmış yani harbiden yapmış adam.
  • beğenilmeme ihtimalinin olmaması gereken film. beğenmeyecek insanların varlığından haberdar olmamaları gerekir. sonra o beğenmedim dedikleri ağızlarını kırma isteğinin de önüne geçilmiş olur bu şekilde.
  • öyle bir film ki ağlamamak için kendinizi zor tutarsınız. boğazınız zaten düğümlenmiştir ama hala direnirsiniz. ta ki eddie vedder'ın sesini duyana kadar...
  • bu zamana kadar izlememekle hata ettiğim güzeller güzeli film. film senaryosu, bitişi, yaratılan karakterler, masalsılık hepsi çok hoş şeyler. filmi az önce bitirdim ve mutluluktan ağzım bir karış. iyi hissettiriyor.
  • bir insanı tanımak istiyorsanız beraber big fish'i izleyin, film bittiğinde yüzünde buruk bir tebessüm yoksa bir daha da görüşmeyin onunla. tim burton'ı sevmek için başka bir sebep daha, defalarca izlense de bıkılmayan film. hayal gücü patlaması.
  • babanız ile ilgili bir duygusallığınız var ise izlemeden önce mendilleri hazırlamanız gereken filmdir. hem babasını sevenleri hem de babasından nefret edenleri ağlatır. kimin yönettiği, kimin oynadığı gibi ayrıntılara takılmayın biran önce izleyin derim.
  • tipik bir hayat sorgulatma filmi. o modda degilseniz hic dokunmayin. hele hele benjamin buttondan kisa bir sure sonra hic izlemeyin. iki film de hayatimizdan gelip gecen insanlar ve bizim gelip geciciligimiz hakkinda bol bol dusunceye sokuyor izleyiciyi. hay ikisini yakin zamanda izleyen kafama sicayim ben emi.
  • çok güzel. çok. başka da diyeceğim bir şey yok. sarhoş oldum.
  • beni değişik duygulara gark eden film. bittiğinde hüzünlü ve mutlu arası bir hissiyattaydım.

    --- spoiler ---

    will'in "birbirini çok iyi tanıyan iki yabancı gibi" diye adlandırdığı babasıyla ilişkisini sorgulaması anlatılıyor. babasının anlattığı masallarla kendisini kandırdığını, bunların arkasına sığınarak onu tanımasını engellediğini düşünüyor 30'una geldiğinde. ölüm döşeğinde olduğu haberini alınca apar topar yanına gidip hala o kısa zamanda bile babasını tanımaya çalışması çok hüzünlüydü bence.

    will: baba seni tanımıyorum, çünkü bana tek bir gerçek bile söylemedin
    edward: will, binlerce gerçek söyledim. benim işim bu, masal anlatırım!
    w: baba anlattıkların yalan. eğlendirici yalan. masal 5 yaşındaki çocuğa yatakta anlatılır. çocuk 10,15, 30, 30'una geldiğinde anlatılan şeylere masal denmez. anlattıklarına inandım. çok uzun süre masallarına inandım. anlattıklarının olamayacağını anlayınca kendimi aptal hissettim. noel baba gibisin. çok hoş ama sahte.
    e: sahte olduğumu düşünüyorsun.
    w: sadece görünüşte baba. ama gördüğüm tek şey o. bak, benim de bir çocuğum olacak. hayatı boyunca beni anlayamaması beni kahreder.
    e: seni kahreder ha? will, ne istiyorsun? kim olmamı istersin?
    w: kendin ol. iyi kötü ne olursa. sadece gerçek yüzünü göster.
    e: doğduğum günden beri kendim oldum. ve sen bunu göremiyorsan kabahat sende, bende değil!

    konuşmasının geçtiği sahne ve final sahnesinde will'in:

    - her zaman olduğun şey oluyorsun. koca bir balık.

    dediği yerlerde gözyaşlarının akmaması mümkün değil. babama sıkı sıkı sarılma isteğiyle doldum, umarım önümüzde yaşayacak daha çok yıl varken onu anlarım.

    ayrıca sirk sahibi amos'un geceleri kurda dönüştüğünü bilmeyen ve onunla karşı karşıya kalan edward'ın tam ona saldıracakken yerdeki ağaç parçasını ileri atmasıyla kurdun aniden değişip coşkuyla ağaç parçasını alıp koşarak yeniden atması için önüne getirmesiyle:

    - o gece şeytani veya kötü olarak nitelendirilen şeylerin sadece yalnız ve kaba olan şeyler olduğunu öğrendim.

    düşüncesi, kötü olarak nitelendirilen her şeyin neden öyle olduğuyla ilgili fikir yürütmesi güzeldi. film fazla aforizmaya boğmadan gerekli yerde öyle sade ve güzel cümlelerle anlatıyordu ki derdini... çok güzel bir masaldı.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap