• depresyona giriş kitabının önsözü.

    bu başlık altında erkek tarafından reddedilen erkekler de irdelenebilir diye düşünüyorum. lakin benim örneklemim bir adet heteroseksüel ilişki üzerinden olacaktır.

    memleketimizde hiç bir kadının bir er kişi tarafından reddedilmeyeceği safsatasına mı inandınız siz de azizim? yoo çok yanılıyorsunuz. ben de zamanında bu genellemeye inandım maamafih boyumun ölçüsünü aldım, o günden beri ölçmüyorum boyumu.

    bir barda, vs. ortamda reddedilmek anlık bir hezeyan yaratır insanda. oysa sürekli aynı ortamda olunan biri tarafından reddedilmek... elm sokağı kabuslarına hoşgeldiniz. "aman da hiç bozulmadım" gibi davranmak, kuyruğu dik tutmak karşıdakini ikna edebilir. ama ya o reddedilen kızceğizin haleti ruhiyesi... ondan kelli yüz tane yağız yurdum erkeği gelse " sen rüyalarımızın kadınısın, al bizi, çiğne, üstümüzde tepin" dese ve dahi topuklu ayakkabılarınızla bu aşktan divane olmuş biçareleri dürterek püskürtseniz de nafile. yüz kişinin beğenisi, bir kişinin sizi reddederek yarattığı acıya merhem olamaz. hatta daha da acıtır. "bunca insan tarafından beğenilirken bu adam beni nasıl reddeder" deyu dövünmekle geçer zaman.

    akabinde kendisiyle artık hiç ilgilenmiyormuş gibi davranma süreci yeterince devam ettirilebilirse adam tıpış tıpış geri gelebilir. sonunda hayalini kurduğun ilişkiye kavuştuğunu mu düşünüyorsun hemcinsim? ah, ben de bu halüsinasyona kapıldım vakti zamanında. oysa adam seni elde bir görecek, sen de elbet bir gün dize gelecek diye; gel dediği zaman gelecek, yallah dediği zaman gideceksin ve elbette yürümeyecek.

    ne de olsa erkek doğası gereği avcıdır ve sen onun içindeki bu güdüye engel oldun, suyun akış yönünü değiştirmeye çalıştın. doğal olarak başarılı olamadın, emek verilmeyen herşey değersiz olduğu ve adam senin için hiç emek harcamadığı için ancak bir şişme kadına verebileceği değeri verdi. bu, akla en yakın açıdan bir bakış. bir de adamın biseksüel veya esasen gay olabilitesi var ki, karizma yapmaya çalışırken erkekliğinden çokça dem vuran bir kişi ise muhatap, bu ihtimal de olasılıklar dahilindedir. hangisi daha kötü, seçimi size bırakıyorum. başlıkta karakter sınırı olmasa bir anket iyi olurdu bak!

    bu arada sözlükte kızlar teklif ediyormuş diyorlar, yeri gelmişken bunu yapacak kızlarımıza "tekrar düşünün" derim ben. kazara reddedilirseniz eşekten düşmüş karpuz size bakar da haline şükreder. mazoşistseniz bir şey diyemem o vakit: durmak yok- yola devam!
  • kadın için mükemmel deneyimlerden biri. her kadının en az bir kez yaşamasını istediğim ve dünyalarını baya bir şekillendirecek olay.

    çoğu kadın "ahh kadın olsanız anlarsınız" diye gezinir, ama bazen de "erkek olsaydınız" denilen anlar vardır. işte bunlardan biri de sözlü olarak direkt açılmaktır. kuzey avrupada veya ona bir kadın oranlı rus şehirlerinde yaşamıyorsak ya da "x deki hatunlar teklif ediyormuş" geyiklerine itibar etmiyorsak, biliyoruz ki evlilik ve ilişki teklifleri hep erkekten gelir. aksi mümkün, ama arada %99 a %1 gibi bir fark olunca %1 i ciddiye almayabiliriz.

    hemen hemen tüm erkekler eğer saf piçlik, som abazanlık ya da über-insan modlarında değilse hoşlandığı hatuna dakka bir gol bir teklif etmez. bu uzun ve çetrefilli süreçtir, kızla kesişmek için hayatı yeniden programlamalar, işkillendirmeden yapılan alan araştırmaları ve biraz kasılıp hayat seviyesini yükseltmek (daha karizmatik olmak, daha entellektüel, espritüel...) gibi elzem sistemler uğruna ter dökerler. akşamları ise bu kadını hayal edip "ah be ayşe benim olsan x yaparız y yaparız" gibi hayallere girerler. neyse bu çabaları bir kadına komple hissettirmek zor, zaten okuyan er kişiler de bunu bildiği için uzatmıyorum.

    işte bu kadar emek sadece bir amaç uğrunadır, o an geldiğinde direkt ya da dolaylı yoldan "benim olmanı, beraber olmamızı istiyorum" mesajını vermek içindir. o an ürkütür. kimisi freni boşalmış kamyon gibi salıverirken kimisi de tüm senaryoları test edip açılıverir.

    buraya kadar kadının yaptığı nedir, aslında hiçbirşey. o sadece karar verecektir. birkaç dudak hareketi ve sözler. kadın buraya kadarki kısmında zaten bir emek vermemiştir. hoşlansa bile sadece bariz olmadıkça belli etmiştir, çok hoşlansa dahi en fazla kazayla(!) buluşmayı deneyebilir. tabi burada küçümsemiyorum ama bir ilişki başlayana kadar kadının verdiği emeğin erkeğin kadar çok da ciddi boyutta olduğuna inanmıyorum (yani hoşlansa bile erkek gibi kazayla(?) buluşuvermez sadece gelsin ister.) hal böyle olunca da verilen cevabın önemini kavramaları bir hayli zor olur.

    sabret, konuya geçmem için bunları bitirmem gerek.

    çoğu kadın bir cevap verirken ciddi anlamda ne düşündüğünü analiz edip yanıtlamaz. en fazla işkillenir ve olumsuz cevap verecekse biraz az kırıcı olmaya çabalar, en fazla bu. ve çoğu zaman da olumsuz yanıt verdiklerinde neden er kişinin köpürdüğünü,darıldığını anlamaları güç olur. çünkü adamın oraya kadar döktüğü emeği, senin için hayatında değişiklikler yapmasını, senin için birşeyler yapması ( sevdiği filmleri seyretmesi, dineldiği müziklere aşina olması) kalp kırıklığının yanı sıra da uçuverir. buna "neden tercih edilmedim" sendromu da hatırlatmak isterim.

    işte, bunlardan ötürü bir her kadının bir erkek tarafından direkt ve sözlü olarak reddedilmesini isterim. sadist, seksist veya kadın düşmanlığından değil. çünkü tıpkı erkeklerin kadınlardan dolayı yaşadığı gibi, sözlü olarak reddedilmek ve sizin o adam için yaptığınız tüm güzelleşmeleri, onu düşünüşleri ve onunla ilgili hayallerin tuzla buz oluşunu, sizin yerinize tercih edilecek aklındaki (ideal veya gerçek) kıza duyulan öfkeyi; saate göre saniyeler, kalbe göre yıllar gibi geçen şok dalgaları eşliğinde anlamak, lafı gediğine getireceksek tıpkı eşekten düşme karpuz haline gelmek, insana kendi başına öğrenemeyeceği empati deneyimini kazandırır. ve verilen onca emeğin buhar oluşu acıyla hissetmek.

    kimsenin mükemmel olmadığını anlamak, ve neden tercih edilmediğini bir an olsa da derinden hissetmek. öyle uzaktan erkek davranışlarını seyredip cevabını kendi kendine üreterek değil, birebir, sözlü ve yüzyüze yaşayarak. şükür ki erkek doğası gereği durumları pek iplemeyen varlıklar olduğu için bu yıkımı zaman içerisinde dağıtırlar. evet, şükür ki bir süre sonra iplemiyoruz. bunu zaten tüm kadınlar sık sık yaşasa üç aya kadar her yer salya sümük olurdu.

    zaten açıkça ve teklif sonrasi birebir reddedilip yaşayan tüm kadınlar eşekten düşen karpuz gibi ne kadar berbat hissettirdiğini kendi ağızlarıyla itiraf ederler. yani ne demek olduğunu aslında o zaman anlarlar, ve kendini bu durumu anlayıp yontarlar.

    bir kere olsa da denemek, anlamak ve hissetmek; size gelen bir adamın sizden bir cevap beklediği anda,cevabınız olumsuz olsa da o kararı verirken nasıl olunması gerektiğini öğretir. yani, sizi yontar, şekillendirir. ama doğa dedik değil mi. kadına söylenir hep bu tür teklifler. aksini gözlemlemek bir rus kasabasında görülmeye devam edecek belki.

    not: çelişki varmış, rejiden uyarı alınca anlaşılacak şekilde düzeltildi.
    not2: mesaj kutum infilak edecek. sevgili dişi bireyler, birincisi "bugün çok acılıyım be sözlük" kıvamında yazmadım, yazıma biraz dikkat edilirse anlaşılır. ikincisi ise sitem yok, tavsiye var. bu modda okuyun derim. ayrıca doğayı sevin, geri dönüşüme katkıda bulunun.
  • bir kadın, egosunu, gururunu, "kendi"ni bir kenara koyup "o"na gidene kadar verdiği savaşı belki hayatında çok az alanda yaşadığından,
    bu "savaş" her şeyin başında "kendi" ile olduğundan,
    kaybetmemek için binlerce hesap kitap yapıp, uygulayacağı bütün stratejileri geceler öncesinden planladığından,
    belki bu "iş"e girmemek için binlerce haklı sebebi varken yine de duygularına hakim olamayıp kendini "o"nun kollarında bulduğundan,
    ve bu "kollarında bulma" anı tuhaf bir soğukluk ve anlamsız bakışlarla sonlandığında, yapılan tüm hesap ve kitaplara, kaybedilen "sevgi"lere değil de yine kendi gururu ile egosuna yandığından..

    evet, "bir erkek tarafından reddedilmek" bir kadın için cehennemin dünyadaki yüzlerinden biridir..
  • erkeklerin sadece hoşlandığı tek bir dişi için yaşadığı o hazırlık sürecinde verdiği emeği, kadının bir ömür boyu tüm toplumun standartlarına uygun bir kadın olmak ve erkeğin beğeni spectrumuna girebilmek için verdiği de düşünülmelidir.. ayrıca beklemek ve erkeğin ona gelmesi de kadına öğretilmiş, onu toplumsal beğeni aralığında tutan bir davranış biçimi olarak yorumlanabilir.. dolayısıyla evet, reddedilmek bir kadın için, yine öğretilmiş roller çerçevesinde, erkeğinkinden daha derin bir mağlubiyettir..

    ancak; standartlar, standart durumlarda iş görür.. standarttan sapan her durumda orijinal çözümlere ihtiyaç vardır.. standarttan sapan durumlar etrafında, mağlubiyet, reddedilmek vs konuyu anlamak için doğru kelimeler bile değildir..
  • ilk aşkım olduğunu zannettiğim çocuğun yaptığı eylemdir.ilkokul 4.sınıftaydım. eray diye bir çocuk vardı. kalıplı, gürbüz, al yanaklı bir oğlandı. bana sataşan erkekler olursa ''ona dokanmayııın'' diye bağırırdı. çikolatalı süt içerdik birbirimize bakarak. ''benimle ilgileniyor, kimse bana bir şey diyemez ki o yanımdayken; hem süt içtik biz, jelibon yedik ayıcıklı.'' şeklinde düşünüp ''aşığım ben gamze'' derdim yanımdaki küt saçlı tombul yanaklı kıza.ki her jelibon yiyişimizde yanımızdaydı gamze, aşkımızın şahidiydi.

    bir gün kulüp toplantısı vardı öğle arası. eray ile aynı kulüpteydik. beraber gittik hatta kapıyı açtı; benim geçmemi bekledi centilmen çocuk.

    sonra ''eray, konuşmalıyız'' dedim dizi repliğiyle.devam ettim sözlerime, ''bak ben senden hoşlanmıyorum, seni seviyorum ve biliyorum ki daima kalbimde olacaksın, ne diyorsun?''

    eray'ın cevabı kısa ve netti ''tamoom''

    ve hiç konuşmadık; çıktı gitti.

    ertesi gün o cılız bacaklarıyla sözde arkadaşım olan bizde kalmaya gelen burçak cadısı ''eray gamze'i seviyormuş, bir daha ona öyle deme, onu kalbinden de silmelisin.bu süreçte yanında olacağım en yakın arkadaşın olarak'' dedi. bu şekilde reddedilmiştim, yıkılmıştım burçak'a sarılıp ağladım .hiçbir şeyden haberi olmayan gamze geldiğinde de bana aldığı not defterini yere fırlattım ''al; artık hiçbir şeyini istemiyorum'' diye bağırdım. gamze de ağladı.sonra beraber petek dinçöz'ün arkadaşımın aşkısın şarkısını söyleyerek; kendimizden geçtik.

    nasıl bir çocukluk dönemi geçirmişim ben sözlük. her şeyi geçtim de dizi-film tadında olan repliklerime ve davranışlarıma anlam veremiyorum. 10 yaşındaki bir çocuğun kafası böyle oluyorsa bir şey diyemiyorum.
  • ööyle bir depresyona yol açabilir ki; yaşıtları işini gücünü kurmuş, üsküdar'ı geçmiş iken, reddedilen kişi "yahu ben zaten hep şu bölümü okumak isterdim, gideyim de okuyayım bari" diye ülkenin bilmemhangi şehrine atar kendini.

    velhasıl, tebdil-i mekan'da ferahlık vardır.
  • verilmiş sadakası olmak ile eşdeğerdir.. ya o erkek hoşlanmadığı halde kabul etseydi..
  • "istemem yan cebime koy" seklinde reddediyorsa "siktir lan seninle mi ugrasacagim dumbuk" deyip cekip gitmek farzdir.
  • adı üstünde reddedilmektir.
    kadın tarafından ya da erkek tarafından olması bu durumun yükünü hafifletmez. kötüdür vesselam. pişman olursun sevdiğine, istediğine, onu sevgine layık gördüğüne. her şeye pişman olursun.
  • reddedilmekten kötü bir şey varsa o da reddedilmeyip sürüncemede bırakılmaktır.
hesabın var mı? giriş yap