• akamayan sözlerini
    buz kesmis gozlerini
    acimasizca ustume saliyorsun
    susuyorsun

    yagmayan yagmur gibi
    uguldayan sessizligin
    hatiranin hatirina
    bozmuyorsun susuyorsun

    her guzel sey biterdi
    cagirdigim bu matemin
    iki yorgun sahidiyiz
    agirliyoruz biz bizi
    (2)

    susar bu dil susar evet tadim bitti
    solar bu yuz solar evet adim bitti
    akmaz ki kan donar evet acim dindi
    bana seni inandiran bir iz gerek
    (2)
  • ağlasa da bir kez daha ve dese artık son kez diye gökyüzü işte o gün buz tutmuş gözler çözülür, çürümüş gözlere hayretle bakakala artık kendi tükenişine gebe...ömrü boyu kilitli kalmış dillere emanet verilmiş hiçbir zaman var olmayan sözler bile teslim olur..bir iz gerek diye söylene söylene lanet ettiğim cana haykırışım da bitecek bitişinde ağlayışının..bir izbile kalmayacak sonrasında, sakince..
    "seni bana inandıran
    biz iz gerek.."
  • ilk duydugumda 'bana seni inandıran bir iskelet' olarak algılayıp dumur olduğum şarkı.
  • kadın susar, sevgilisi susar. sessizlik bitenleri ya da bitmesi gerekenleri açıkça ortaya koyma gücüne sahiptir. ayağa kalkıp kapıya yönelir ve aynı kapıdan çıkıp farklı hayatlara doğru yol almaya başlarlar. bütün bunlar olup biterken arkada bu şarkının keman solosu çalar.
  • arada dinlenmesi vacip olan bir mete özgencil şaheseri. öyle ki onun elinin değdiği şarkı hande yener'den bile olsa büyülemeyi başarmaktadır. öyle ki dinlerken "romeo"nun kötü etkileri silinmekte, kalp çarpabilmektedir. "bana seni inandıran bir iz gerek" her şeyin bittiğini ne kadar da güzel anlatmaktadır.
  • hatırlayamıyorum hiçbir şeyi..

    birlikte olduğumuzun resmi delili olan arkadaş sohbetlerinde vurgulanan yüzlerce günden aşağı yukarı yüz gününde birlikte olduğumuzu anlayana kadar, birbirimize belki de toplamda elli kere değen vücutlarımızın hacminin yüz katı kadar içmem gerekti..

    yüz kadar içtim, senin yüzünün güzelliği kadar içtim, yüzünün güzelliğini hatırlayabilmek için dumanların en zehirlisinden soludum lakin soluduğum her nefeste yüzünü daha da unuttum. aslında olmadığına daha bir inandım..

    telefondan duyduğum sesini bir görüntüyle eşleştirmeyi denedim olmadı, tıpkı bir türlü eşleşemeyen hayallerimiz gibi. ve en sonunda şunu anladım hayallerin, umutların eşleşemediği bir uzayda parlama ihtimali olan bir yıldız yok bizim için; karanlık bir gecede gökyüzünde bulmaya çalıştığımız, üzerinde delice tartıştığımız küçükayı aslında yok. var olan tek şey zayıf da olsa güvendiğim hafızam!

    hafızam burada iyi de sen neredesin?

    "akmaz ki kan donar evet acim dindi
    bana seni inandiran bir iz gerek.."
  • bitmişlerin üzerine dinlenince bitenler dinen acılar eşliginde inanmak ya da var olduğunu kabullenmek için belki de bir iz gerek. ama izler hep varolacaksa ve o izlerle yaşıyacaksak bu istek havada kalmıyor mu? ve birden akla başka bir soru geliyor demek ki iz bırakmamış. iz bırakanlar unutulmaz zaten...
  • seni hatırladığımda bu şarkıyı da hatırlıyorum, bu şarkıyı hatırladığımda seni de hatırlıyorum.
  • o nasıl bir intro, nasıl bir içe işleme..
hesabın var mı? giriş yap