• bir deste neslin en sonuna yetişmiş, sabırtaşı kıvamında yazar. umarım buralara hoş gelmiştir.

    (bkz: sabırtaşı yerinde ağırdır)
  • yardımsever kişilik imiş. ben bunu gördüm.
  • haftasonu atom numarası 79 olan au simgeli metalden mamül yeni bir ring sahibi olacakmış.
  • dalışın bitişinde, deniz kenarında eğilmiş ve avlanan balıkları temizlerken kemik üzerinde kalan kan pıhtılarını yok etmenin zorlukları üzerine dakikalarca konuşabildiğim bir deniz dostu, abim. takdir edersiniz ki bu saatlerce konuşulacak bir konu değil ama onun ve benim gibi yarı deniz memelisi adamlar için bazı zamanlar bir sevgiliden duyulan sevgi dolu sözcüklerden daha değerli olabilir. denizle ilgili şeyleri bazen anlatmıyoruz bile birbirimize, karşısında otururken ve onu dinlerken gözleriyle "sen zaten anladın boşuna anlatmayayım" diyor. evet abi anlıyorum ben, ne mutlu ki aynı hisleri yaşamışız deniz altında.
  • yakında dünya evine girecektir. evinin beyi, çocuklarının babası olacaktır.

    (bkz: oceanus)
  • eveeeeeet... şerefsiz iş arkadaşlarıma da deşifre olduğuma göre artık yazabilirim (doğukan, altay, bunu okuyosanız topsunuz olm):

    artık evli barklı adam. şimdi bu bir tanım cümlesiydi.
    peki ben tanımlayabilir miyim bu adamı? sanmıyorum. ama az çok anlatmaya çalışabilirim benim için ne ifade ettiğini.

    efendim şöyle ki; kuzenimin bir arkadaşı olur söz konusu şahıs, hatta eski erkek arkadaşı -ben tanıştığımda artık ayrılmışlardı ama arkadaşlıkları baki kaldı-. lisedeydim yanlış hatırlamıyorsam, 2002 olması lazım. kuzenle beraber geldiler çınacık'a, dediler ki "kampa gidiyoruz, gelsene". "olur" dedim. dağcılık malzemeleriyle ilk tanışmamdı bu. artık orda nasıl bir zehir aldım, bilmiyorum. sonra üniversite, dağcılık kulübüne girişim... 2005 yılıydı, bunu net hatırlıyorum. o vakitler basecamp diye bir mağaza vardı bağdat caddesinde. yabankusu abim de orda çalışır idi. gittim, "abi" dedim "dağcılık kulübüne girdim. ilk faaliyet ballıkayalar'aymış. ama sadece bu faaliyet için değil, daha zorlu faaliyetler için de kullanabileceğim bir bot lazım bana. bir de çanta". 6 sene olmuş o botu da çantayı da hala kullanıyorum.

    eee? çantayla ayakkabı için mi seviyorum ben bu adamı? eh, kısmen..
    şaka şaka... sadece tarihçesini vereyim dedim bendeki yabankusu'nun. kıymeti karakterinden gelir. her konuda ama bilhassa dağcılık konusunda ağzından çıkana gözüm kapalı iman ederim. çok tavsiye almışlığım vardır, tiyolarının yararını görmüşlüğüm vardır. ama bunlar kitapla, eğitimle, tecrübeyle de edinilebilecek şeyler neticede -biraz daha uzunu sürse de-. asıl sevdiren tarafı, hayatın imbiğinde demlenmiş bu adamın muhabbetiyle demlenmenin lezzetidir. adama 'meteor' de, sana meteorla ilgili bir anısını anlatsın. 'araba' de, elektriğin keşfinden başlayıp iki dakikada seni makine mühendisi yapsın, o derece. işin güzel tarafı da bütün bu 'eğitim' sürecini, sohbetinin keyfiyle soslandırmasıdır. sanırım bu yüzdendir ki, bu adamdan öğrenilen şey, bir daha kolay kolay unutulmaz.

    bir de abi, o katalog bir saatte okunmaz. küçült o işkembeyi biraz**.
  • bunu bilen liseli değildir'in kola-bacağa sahip, konuşan, nefes alan hali. 80'lerin hızlı dağcısı.

    bu adama yarım kilo alüminyumla bir çekiç bir de japon ver, sana uzay mekiği yapsın.
    80'lerde commodore 64'te program kopyalayıp satan kaç kişiyle daha tanışırım şu fani dünyada, bilmiyorum.
  • bu akşam evinden bir kavanoz vilux marka hardal ve üç dvd kaldırdım. (biri biutiful haa)
    bir dahaki sefere kahve makinasını, kediyi bir de sporasub içi titanyum kaplama dalış elbisesini alacağım.
hesabın var mı? giriş yap