hesabın var mı? giriş yap
hasta ruh ismail'e büyük hayranlık duyup, onun gibi leylek sever, yaşam mottosu olarak onun takıntılarını içselleştiren biri.
kolpa değil, varoluşun verdiği büyük sıkıntıları sebebiyle herkese acıyor, gerçekten ama gerçekten kimse için kötü düşünmüyor.
yaratıcıdan sık sık iyi kötü ayırmadan tüm insanları bağışlayıp alternatif ve çok keyifli bir evrene göndermesini veya en azından serotonin, endorfin gibi yaşamı kolaylaştırıcı takviyelerin insanlığa biraz daha yüksek dozda verilmesini, böylece hayatın çok daha kolay ve mutlu olmasını diliyor.

kör mason,kapıda duran wolksvagen golf'e bakarak içini çekti ve ağzından şu sözler döküldü istemsizce.
-çok yakıyor lan bu, tlokkk diye öten kapı sesi olmasa, bi dakka tutmam bu şerefsizi.

patron da ne cimriydi, ticketler 2 sosisliye anca yetiyordu ama olsundu, adam daha yeni sünnet yapmıştı üçüzlere.
sonra lamia yenge..bi de başakşehir konutlardaki yeni hatun..
görmelere seza, küfeyi ne sallıyor be abi diye düşündü...
arada siparişleri götürdüğünde hatuna yürüse miydi..
verir mi lan acaba?

''eeh,eytera bea'' diye bağırdı.
kanada göçmen alıyorken ''burda dümenim iyi'' diye gitmedin.
şimdi bağcılar pazarında ne alırsan 1 lira tezgahında sürün bakalım..
bi de lamia güzel kadın be, lamia mühim...diye düşündü rüstem.
pantolon üzerinden aleti düzeltip sola yatırırken.

yol boyunca içeri nasıl raconlu gireceğini kurdu kafasında.
hafif başı öne mi eğseydi, sonra yavaş yavaş baksaydı ihtiyar masona.
ama herif çok soğukkanlıydı, kim bilir kaç kere yaşamıştı aynı sahneyi.
''lan nusreti getirseydim keşke'' diye geçirdi içinden, iyi bıçak kullanıyor.. ha dana ha insan.. neden olmasındı ki..

uşağa hiç gitmedim ki ben, diye düşündü.
bir insan neden uşağa gitsin ki, ulan ben daha önce hiç uşak'lı ile de karşılamadım.
yoksa uşak diye bir yer yok muydu, bilecik yok diyerek yıllarca bizi yemişler miydi bu ibneler,
aslında uşak mı yoktu lan yoksa.
bak bak, bir de ''uşak masonlar derneği'' yazmışlar tabelaya.
''benle oynuyorlarsa ağır ceza keserim lan bunlara'' dedi içinden.

herif 30.derece,''seçilmiş büyük kadoş şövalyesi''ymiş lan.
bidi bidi konuşuyor ama nusret bile tırstı heriften.
eğilmiş kulağıma, ''abi kılıçdaroğlu'nun adamları bize bişey yapmasın'' diyor.

çevirme vardı ötede, iç cepteki çakı canını sıkıyordu.
kaç santim olunca cezaya girmiyordu lan bu bıçaklar.
hani bi geyik vardı, parmakları geçmezse ceza yok diye, doğru muydu lan o.
ölçtü bıçağı, parmaklarından taşmamıştı, tamam lan dedi, panik yapma. en fazla, sıkışırsam komiser recaattin'in yeğeniyim derim.
herif efsane lan beylerbeyinde, bi telefonumda anında damlar olay yerine..
damlar mıydı lan acaba.?

akşama 1 kilo antrikot 1 şişe rakı alır giderim lamiaya, diye düşündü.
patron gelmez bu akşam, diğer yengenin yaş günü diye geçirdi içinden.
ulan ya ters yaparsa..
eskiden kons'muş ama, belli mi olur lan.
ama bıngıl bıngıl be..
hele o camel toe.. ummmf hastasıyım...

''tornacıyım lan ben'' dedi serdar, haydarpaşa meslek mezunuyum.
tornada adam yaparım sıfırdan, akıllı olun.
mason falan ne ayaksın oolum sen?
aklını alırım lan senin, dedi kör masona,nusret'e göz kırparak..

masonlar, lamia yenge, serdar, nusret bi de recaatin abi.
kadroya bak beee, diye geçirdi içinden.
birlikte kumburgaz'a yazlığa gitme fikri kafasına yatmıştı.
dana da keser miyiz lan, diye heyecanla bağırdı.
nusret, ''yok lan keçi kesicem'', deyince, keyfi kaçmıştı biraz.
alışamadım lan keçi etine, cırcır yapıyor...diye söylendi..

''italyanlar türkmüş oooluum '' diyordu patron, telefonda.
patron yavşaktı ama bilgili ibneydi, o dediyse doğrudur, tipini siktiğmin keli, diye düşündü.
neşesi yerine gelmişti yine.
en sevdiği millet, italyanlar türk'müş, daha ne olsundu.
bir de ibne patron mesaileri verse bugün...
lamia,lamia mühim...
unutmayalım...

''lan nasıl uyanamadım'' diye geçirdi içinden.
sen kukuletalı cübbeyi, bodrumda bulmadın mı yazlıkta?
sonra, iskoç riti sembolü, dergiler, yazışmalar vardı ''biradere selam'' diye başlayan..
uyansana, patron da masonmuş.
nusret bir de uyanık geçiniyor, olsun lan, adam deli kazanıyor ama..

odaya girdiğinde, nusret kestiği danayı sıvazlıyordu.
özeliydi adamın, üzerinde durmadı..
hem beraber yiyeceklerdi şaşlığı, masonlara da haber verse miydi ki..
yok lan, adamlar ayı gibi, bize kalmaz, diye düşündü...
içerden serdar'ın sesi geliyordu.
''dünyada 3,bilemedin 4 çeşit et var, kaç farklı yemek yapılabilir ki...''

''özgür şef ne ayak lan'' dedi kör mason.
televizyonda bidir bidir konuşuyodu geçenlerde.
hem lokumu iyiymiş, dükkanı da ferahmış, recaattin bilir onun dükkanı, gitsek mi?

tipsiz biri gelmişti kapıya, sevmedim herifi, kör masonun bacanakmış, torino'dan...
at hırsızı gibi bir tipi var,sicilya çomari lan bu.

nusret buna iki dakikada ayar oldu.
kesicem diyor herifi, ama herifte ense kulak yerinde, atarlı giderli de konuşuyo.
üstelik kör mason da sağlam ayakkabı değil,''harcarlar seni ooluum'' dedim nusrete.

şimdi de nerden duyduysa, entropi sözü takılmıştı aklına.
nedir lan bu entropi dedi içinden, antin kuntin bi şeydir herhalde.
zaten bu serdar da hep böyle işlere takar.
karma mı çakra mı öyle bir albümü vardı, tutmadı ama.
ulan, ne ballı herif, bi minibüs karı getirmiş yine ukrayna'dan diye söylendi.

lamia'ya çiçek alsam, belki beylerbeyindeki o kafeye gitsek diye düşündü.
ama sonra perşembe olduğu aklına geldi.
tüh, kör masona tavla sözü vardı, keyfi kaçmıştı.
taşları yürütüyordu ibne, hem de zar tutuyordu.
diğer iki mason ve nusret de yancıydı bu gece, hesap yüklü olacaktı...
nusret neyse de, iki mason ''duvelle'' hastasıydı, haftalığı kafede bırakmak işten bile değildi.

kör mason konuştu sessizce, ''yazabilen yazar, yazamayan ibne eleştirir''

nusret de ekledi, senin o seri eksileyen elini sikeyim
  • 381 entry
  • 4 takipçi
  • 4 takip