• anafikir olarak ipod'um var, cok coolum dusturunu benimsemis bir filmdir. ayrica genc kizlarimizi okculuk sporuna ozendirecek sahneler icerir.
    seyrederken bende ipod'umda filmin soundtrackindan bir playlist yapayim, markete alisverise giderken iyi olur, gaza gelirim dusuncesi olusturmustur.

    dokundurmadan anlamayanlar icin bir kez daha tekrar edeyim, benim ipod 'um var. mini falan ama olsun.
  • blade abimizin dracula ile karsilastigi sahnede uzerindeki pelerini atarak sali pazarindan edindigini tahmin ettigimiz kirmizi bodysi ile dovusmeye basladigi ve o an itibariyle blade 1 ve blade 2 de edindigi tum karizmayi sifirladigi filmdir. ayni zamanda wesley snipes hafiften yaşlanmış olduğunu bilmem kaçıncı kattan üzerine atladığı mercedesi parçalayamayışı ile bu filmde kanıtlamıştır.
  • her sey tamam da dracula karakteri ciddi anlamda davut gulogluna benziyordu. bir turlu konsantre olamadim filme. her an blade'e "ne oldu sana ne oldu boyle sen de oldun layt vampir" diyecekmis gibi bakiyordu.
  • ucleme olmayaydi da kalan ikisi bizim olaydi durumlarinda basta ben olmak uzere blade fanatiklerini hayal kirikligine ugratmis filmdir. sanki wesley snipes kotu senaryoyu fark etmis ancak onceden verdigi bir soz uzerine mecburen oynamis gibidir.filmin kotu adami dracula ise basli basina bir fiyasko... filmi azda olsa kurtaranlarsa zamaninda pizzaci cocuk olarak bagrimiza bastigimiz ryan reynolds , ve deli, ucuk vampir cetesi lideri parker posey'dir.
  • izlemez olaydım dedirten film, sen al ilk iki filmde yarattığın efsaneyi itin götüne sok afedersin, önceki filmlerde karizması yeri titreten blade gitmiş yerine kaportacı mahmut abi gelmiş, o bıyıklar o kostüm ne öyle mahmut abi diyesi geliyo insanın, kurbanını emdikten sonra tavandaki kameraya bakıp böğüren vampir klişesini her filme koyduran özel bir tarikat falan mı var? sözde arabaya nitro basıyo eleman, arkadaşım nitro verince egsoztan mavi ateş çıkar bide hızlı çekim başlar dimi, ebesinin ami ali sami...
    yok yok sinire kestim iyice...

    blade falan değil bu, resmen "mahmut abi: trinidat"
  • bu film vampirlere yapılmış büyük bir saygısızlık ve hakarettir. bram stoker's dracula ya bak, john carpenter's vampires'a bak bir de bu hollwood vampirlerine bak.
    ayrıca hollwood o kadar adileşmiş ki film yapmıcıları seyirciyi (muhtemelen esas aldıkları gerizekalı amerikalılardır) neden sonuç bağını izleyip çözemeyen, akla uygun olma, mantığa ters düşmeme ilkelerine uyulup uyulmadığını anlayamayacak denli kapasitesiz içiboş bir kalabalık olarak görmekte ve seyirciyi salak yerine koymakta, belki akşam yemeklerinde dalga geçip kazandıkları dolarları okşalamaktadırlar.
  • hemen baştaki vampirin güneşe hareket çekme sahnesi hayal kırıklığı bir film olacağı mesajı vermiştir.

    tamam adamlar asi gençlik ama bu böyle mi gösterilir.
  • merdivenli kovalama sahneleri, blood farming, bazı diyaloglar falan direk matrixin senaryodan alıntı gibi duran film.
  • izlediğim en güzel ipod reklamıydı.
  • 2004 yılı mahsulu david s goyer tarafından yönetilmiş olan abd yapımı film.

    serinin üçüncü filminde yönetmenlik koltuğuna ilk iki filmin senaryosunu yazmış olan goyer geçmiş. (geçmez olaymış.) keza bu filmin senaryosu da kendisine ait.

    zayıf bir öykü, kötü oyuncu seçimleri, başarısız müzik seçimleri ve sonuç olarak ortaya çıkan kocaman bir hayalkırıklığı.
    filmde drake rolunde dominic purcell'i izliyoruz. ki kendisi böylesi bir rol için oldukça zayıf bir halka. (şu aralar kendisini prison break adlı televizyon dizisinde lincoln burrows rolunde izliyoruz.)
    danica talos rolunde izlediğimiz parker posey de ben bu rolun adamı değilim diye bas bas bağırdı film boyunca.
hesabın var mı? giriş yap