• buradan yapılmışına bakabilirsiniz.

    türkiye bocce bowling ve dart federasyonu'ndan lisanslı ve türkiye liginde oynayan bir oyuncu olarak öğrenmek isteyenlere bazı bilgiler vermek isterim.

    en önde duran 1 numaralı pin, head pin olarak adlandırılır. arka soldaki 2, sağdaki 3 numaralı pindir. strike yapmak için top head pin'e 6 derecelik bir açıyla, 1-2 veya 1-3 numaralı topların arasından, pocket diye tabir edilen yerden çarpmalıdır. bu açı ile head pin'den bir ip çekildiği zaman ipin ucu diğer kulvara gelir. yani bu açıdan topu vurabilmek için topu falso vererek atmak zorundasınız.

    topu atarken karşıya bakmayın. atış için size ayrılan alanda ve önünüzde yerde ok işaretleri göreceksiniz. öncelikle duracağınız yeri öğrenmeniz gerekiyor. neden? çünkü strike için topunuz 2 ve 3. okların arasından gitmeli. yerdeki oklara bakın ve topu karşıdaki pinlere değil yerdeki 2 ve 3. okun arasından geçecek şekilde atmaya çalışın. zamanla baktığınız tek yer atışa başlayacağınız yerdeki ok işaretleri olacak. gerisi otomatikleşecek.

    atışı anlatmak zor. birgün zirve yapıp beraber oynarsak gösteririm. şurada ağır çekimde gösteriyor. bence iyi gözlem yapabilen insan için bundan güzel ders yok.

    yukarıda arkadaşlardan biri haklı olarak dile getirmiş. oyun başına 10-15 lira veriliyor bowling için. kimse fantezilerle hakkını harcamak, hele ki arkadaşlarla oynanıyorsa rekabette geriye düşmek istemiyor. işte ben öğrenirken çok fazla "rezil" oldum. insanların bana çok güldüğüne şahit oldum. bir süre tek başıma oynamaya başladım. sonunda öyle bir noktaya geldim ki, oynadığım salonun sahibi takıma aldı, federasyonun lisanslı oyuncusu yaptı, lige katılmamı sağladı. demem şu ki, bowling basit ve çok eğlenceli bir oyun. sadece "başkaları ne der?" düşüncesini bir kenara bırakın ve doğru, profesyonellerin atış tekniğini öğrenin. sonrasında aldığınız keyif -yaşıyorsanız- utancınızın çok ama çok önüne gececek. hele bir zamanlar gülmek için size bakan insanların sizi merakla izlemeye başlaması paha biçilmez. iyi eğlenceler.
  • öncelikle, dinleyin ulan develer;

    şimdi mevzubahis atışta olay şu, evvela bizim en barzo hareketimiz olan parmakları ölümüne sokma huyundan kurtuluyoruz. topu kavramaya yeterli olacak ilk boğum seviyesinde kalın ve pence mantığıyla topa hakim olun.

    ikinci adım, momenti oluşturmak için standart salınım hareketini icra ediyoruz. kolunuz yere paralel hale geldikten sonra atışa doğru yaklaşırken, bırakma noktasında (bu önemli zira batılıların lift dediği olay, topu kaldırma hareketiyle dikey ivme kazandırmak) sanki karışınızdaki bir insanın elini sıkacakmışsınız gibi top elinizdeyken avcunuzu el sıkma açısına getirin. bu hareketi doğru hızda yaparsanız, tam topu bırakırken parmaklarınızla topu dikey aksta çevirmiş olacaksınız. zaten bu hook denilen atışın esprisi, sağlak bir insanı baz alırsak, topu 6. ile 7. kulvar civarından bırakarak; labutları merkezleyecek şekilde nisbi olarak kuzeybatı ekseninde bir dönüş yaratmaktır. bu sayede top 7. kulvarı bitirmeden labutlara doğru ivmelenecek ve niyetimiz olan 1. ile 3. labutun arasına bodoslamadan girecektir.

    pek tabii burada fundamental, ayakların hareketi ve senkronizasyon çok önemli ama ben teorinin daha çok barındığı atış esnasını mercek altına aldım.

    bonus olarak, tüm adaylara "the big lebowski" filmini izlemeyi salık veriyorum.
  • canlı canlı gördüğünüzde şoka gireceğiniz atış şekli. tabii başarılı olması kaydıyla.

    abim bizzat böyle atıyor. kendisiyle bir kere bowling oynadık ama oynamaz olaydık amına koyayım. adam bowling topuna sergen yalçın gibi falso veriyordu. strike üstüne strike yapıyordu. ben de ehe mehe diye takılıyordum. sonuç tabii ki hüsran. abimi birçok dalda yendim de bowlingde siksen yenemem gibime geliyor.
  • televizyonda profesyonel bowling oyuncularını izleyip gaza gelen bünyelerin her oyunda üç dört defa deneyip her seferinde kendini rezil etmesi durumu.

    hayatında 3-5 defa bowling oynamış her birey dener bunu, ama olmaz amk, dönmez o top. sonra yine ortadan dümdüz atıp hepsini devirmeye çalışmakla son bulur o heves.
  • abd avrupa'dan farkımız bowlingin bizde çok pahalı olması nedeniyle yeterince çalışılamayan teknik. yoksa bir eksiğimiz yok.
  • 6-7 atışa 12 lira verdiğim bir oyunda, benim için mümkün olmayan çalışma. tek topu ziyan edemem. hatta topu mümkün olduğunca yere sert bırakıyorum parke çatlasın diye. olurundan çok pahalıya kiraladıkları için zarar görsünler istiyorum. sanırım çoğu kişi böyle yapıyor ki pat küt sesler yankılanıyor salonda sürekli. kasti şekilde öyle atmak istemiyorlarsa ve atıyorlarsa sıkıntı büyük zaten.
  • türkiye sınırları dahilinde bowling topunu falso vererek atma işini layığıyla yapabilen kişi için (bkz: habib doğan)

    mutlaka başkaları da vardır ama ben habib doğan'ı bilirim, habib doğan'ı söylerim arkadaş.

    videodaki dış sese tahammül edebilirseniz, neyin nasıl olduğunu şuradan izleyebilirsiniz: tıkla

    konunun arka planına bakacak olursak, eskiden yani 60'lı, 70'li yıllarda ve biraz da 80'lerin başında, türkiye'de bowling denen sporun ismi bile duyulmamış iken, izmir'de sekiz veya on leyn'li faal bir bowling salonu mevcuttu. ama bu salona türkler giremiyordu çünkü burası izmir'de şehrin içindeki muhtelif noktalara yayılmış tesislerden oluşan amerikan üssü'ne ait bir lokasyondu. itfaiye'ye doğru montrö meydanı'na çıkan ara sokaklardan birinde, doğrudan sokaktan demir merdivenle çıkılan birinci kattaki levhasız tantanasız giriş, içeride bir bowling salonu bulunduğuna dair hiçbir ipucu vermezdi. o izbe sokaktaki depo kılıklı binanın demir kapısının eşiiğinden içeri girerken tek adımda abd'ye ışınlanmış gibi olurdunuz. genciyle yaşlısıyla çoluk çocuğuyla üste görevli bütün amerikalılar ve aileleri, menüdeki bütün yiyecekleri amerika'dan gelen lokantasıyla, barıyla, ayakkabı kiralama ve satış bankosuyla ve dart atma bölümüyle falan hiçbir eksiği bulunmayan o amf markalı komple bowling tesisinde pürhande yankiler tekmili birden şevk ile çağlardı. velhasıl ülkelerinde gördükleri konfordan mahrum kalmasınlar diye naçizane bir salon emirlerine amade edilmişti. bu durum yurtdışı görev alan türk askerleri ve ailelerine muadilen bire bir uyarlanacak olsa, sanırım biz de gittiğimiz ülkede misal bir gözleme açacak bir şalvarlı teyze götürürdük veya şakır şukur bir okey salonu açardık, askerlerimizin memleket hasretini hafifletmek için.

    neyse... işte habib doğan'ın babası bu bowling salonundaki az sayıdaki türk görevliden biriydi. o da küçük yaştan itibaren falsolu atış tekniğini tekamül ettirme imkanını orada bulmuştu, yani herkese nasip olmayacak bir fırsata sahipti. zaten hayatını verdiği bowling sporunda emeğinin meyvelerini, uzun yıllardır avrupa ve dünya sıralamasında yer edinerek toplamaktadır.

    falsolu atışı iyi becerebilmek, uzun uzun çalışmayı gerektirir; bunun başka yolu yoktur. bir de malzeme çok önemlidir; parmak aralıkları kişinin el ölçüsüne özel olarak delinmiş kendine ait topunun ve kendine ait ayakkabılarının olması gerekir. tonla para bayılıp haftada bir iki kez heves ederek, onca kalabalığın arasında dandik toplarla beş on tur oynayarak bu falso işinden ekmek yemek mümkün değildir.

    .
  • topu döndürerek attığınızda başarılı atış şeklidir. basittir usta, kasmayın.
  • aslında çok kolaydır. topun sağ ya da sol tarafına ayakkabının uç kısmıyla çok sert bir biçimde abandığınızda top falso alarak labutlara doğru gider. tabi sonrasında gelsin sıtrayklar.
  • zor falan değildir, 3 oyundan fazla oynamış ve hayatında en az 1 kez origami yapmış herkes yapabilir.
hesabın var mı? giriş yap