• çoğu müzikseverin hayatının önemli bir elemanıdır. kulaklık bu elbet er ya da geç bozulur. hayatım boyunca bozulan kulaklıklarımı bozuldukları gün atıp yerlerine yenisini aldığımı hatırlamıyorum. böyle yapan tek bir kişi de tanımadım. ya üşengeçlikten ya kaliteli bir kulaklık alacak parayı denkleştiremeyip dandik kulaklık almak istememek yüzünden bozuk kulaklık bir süre sürünür. tam performans ile çalışan kulaklıklar ile bozuk olduğu halde çalışan kulaklıkların sayısı kıyaslansa başa baş gider.

    bozuk kulaklıktan kasıt hala ses verebildiği halde çalışması için kablolarını belli bir şekilde tutmaktan giriş kısmına elle bir süre baskı uygulanmasına kadar türlü taktiklerin geliştirilmesini gerektiren kulaklıktır. bu kulaklıklar böyle bir süre kullanıldığında zamanla şarkının ortasında vokal kanalını ne bileyim şarkıdaki bass tonlarını kesmeye başlar. işte burada kulaklık sahibinin müzik macerasına bakışı önemli bir rol oynar. müzikten ödün vermekten nefret ederseniz bu durum can sıkıcı, müzik zevkini öldürücü ve müzik kulağına feci zararlı gibi gelebilir -ki öyledir büyük ölçüde- ama denemeleri, farklı sesleri / versiyonları seviyorsanız değişik deneyler yaşamak da mümkündür. daha önce onlarca kez dinlenen bir şarkının vokalini biraz geriye çekince aslında bir halta benzemediğini ya da bassların biraz abartıldığında çok daha güzel olabildiğini keşfedersiniz. canım yaa ne şeker.
  • ömür törpüsüdür. ucuza alınan kulaklıklar neyse de, paraya kıyılıp kaliteli olduğu sanılarak alındıysa bu kulaklık, bozulduğunda daha çok üzüyor.

    kulaklığın bozulma aşamaları vardır. önce hafif ses kesiklikleri başlar. kesikliğin hissedildiği ilk an, ufak çaplı yas başlar. kısa bir süre sonra kulaklığın tamamen bozulacağı gelir akla. aradaki zamanı iyi değerlendirmek isteyen müziksever, kulaklığa her zamankinden daha nazik davranır. sorunun olduğu yer teşhis edildiğinde, devreye kabloyu bantlamak, giriş yerine parmak bastırmak, kabloyu sıkıştırıp ataç geçirmek gibi geçici çözümler üretilse de, bu da bir süre sonra yetmez. müzik dinlerken bir parmağın sürekli kabloyu tutması sonucu elde ağrı, ya da kulaklığın sesi gidecek korkusuyla müzik dinleme süresi boyunca aynı şekilde durmaktan çeşitli uzuvların tutulması, daha da ileriki dönemlerde sinirden ellerin titremesi, kabloyu çekiştirerek geçirilen ufak çaplı sinir krizleri kaçınılmazdır.

    gelelim bozuk kulaklığın reçetesine. öncelikle kulaklığın garanti süresinin geçip geçmediğine bakmamız gerekiyor. kablodan ya da kablonun giriş yerinden kaynaklanan sorunlar garanti kapsamına alınmıyor çoğu zaman. yine de şansımızı deniyoruz. yetkili servise gidip, ''öğrenciyim, paramın çoğunu bu kulaklığa verdim, çok yazık oldu'' gibi cümleler kurarak kendimizi acındırıyoruz. ya da bilmiş, hakkını aramaya and içmiş bir müşteri edası takınıp bayidekilerle kulaklıkta başka ne tür sorunlar çıkabileceği üzerine fikir paylaşımına giriyoruz. bu da fiks cümlemiz: ''peki garanti kapsamına girmesi için ne olması gerekiyor? bir kulaklıkta kablo temassızlığından başka nasıl bi sorun çıkabilir ki?''. sorular sık sık ve hızlı olmalı. neden? çünkü bu konuşmalardan sıkılan bayi yetkilisi içeriden birini çağırıp, ''şu kulaklığa bir bakalım, tamiri mümkünse yapalım'' diyecektir. demezse gelin yüzüme tükürün. ikinci olarak, tamir işlerinden anlayan bir yakın bulmak. neden tamirciye götürmüyoruz? çünkü adamların genel inanışı, tamir ettireceğine git yenisi al oluyor. üçüncü çözüm ise, evet, malesef, gidip yeni bir kulaklık almak. ya aynı marka, ya da farklı. işte bu noktada, daha önceki tecrübelerimiz aklımıza gelmeli. daha önce servise götürülen bozulmuş kulaklığa karşı yetkili servisin tutumu ne idi? eğer ilgilenildiyse, zaten yeni kulaklığa gerek kalmamıştır. yetkili servisle ilgili kötü anılar varsa aklımızda, gidip başka bir marka alıyoruz.

    yeni kulaklık içinse, sağlamlıktan çok ses kalitesine önem veriyoruz. çünkü hepsi bir gün bozuluyor. hiç uğraşmayalım, kulaklığın sağlam kaldığı maksimum 5 ay içinde, dinlediğimiz müzikten keyif alalım.
  • oğlum oyun oynamak için kullandığı kulaklığı yere düşürmüş. kulaklıktan hışır hışır ses gelmeye başlamış. benden yeni kulaklık istedi. bayram harçlığını vereceğini söyleyince kabul ettim. 250 tl'ye yeni bir kulaklık aldım.

    gelelim bozulan kulaklığa; kulaklığın modeli rampage sn-rw66. bugünkü fiyatı 250 tl. usbli yani içinde ses kartı da var. atmaya kıyamadım. aldım elime tornavidayı söktüm. içindeki hoparlörleri çıkardım. hoparlörlerin bence daha iyisini internette buldum. linkini aşağıya bırakıyorum. tanesi 7,5 tl. :) nolur nolmaz diye 3 tane sipariş verdim. bugün geldi hoparlörler. tanıdık bir elektronikçiye bunları lehimlettim ve kulaklığı yeniden monte ettim. zaten çok kolay. 8-10 tane vida sıkıyorsun hepsi bu. şimdi deniyorum kulaklığı. süper olmuş bence. 15 tl'ye hoparlörleri aldım. 10 tl de lehimlemeye verdim. 25 tl ye kulaklığı tamir ettirmiş oldum. şimdi bu kulaklığı ben kullanıyorum. devir hesap devri. ;)

    kulaklık için aldığım 50 mm 80 ohm 1 watt hoparlör linki.

    benim hoparlörler 50 mm idi. sizinkiler farklı olabilir. sipariş verirken büyüklüğüne dikkat edin.

    edit: bu ohm konusunda benim de bilgim yoktu. araştırdım biraz. ohm yükseldikçe sesin kalitesi artıyormuş. piyasada 32, 80, 250 ohmluk kulaklıklar varmış. 250 ohm olan kulaklıklar ses stüdyolarına kullanılıyormuş. unuttum söylemeyi 15 tl de kargosu tuttu. toplam 40 tl. :)
  • çok fena küfür yiyendir. illa ki 100 lira abanmak zorunda mıyız 3 haftadan fazla dayanan bir kulaklık için? tahminimce kulaklıklar durmadan satsın diye mümkün olabildiğince dayanıklı hale getirmiyor bunları yapanlar. acaba kendim kulaklık işine girsem daha dayanıklısı yapar mıyım lan diye düşündürtüyor insanı. o kadar hırçın bir davranışla da kullanmıyorum kulaklığı hani. otobüste dinle, çantaya kaldır, otobüse gir, çantadan çıkar gene dinle, vesaire.

    özellikle philips kulaklıklarının hepsinde bunu gördüm, bunlar 2 haftadan fazla dayanmaz, temassızlık başlar, bir kulağından ses gelmemeye başlar. en memnun olduğum marka sennheiser'dı bu konuda.

    temassızlıktan korkun, sizi yer.
  • bozulduğu anda yapanların anasını, babasını, bacısını, halasını, dayısını, amcasını, teyzesini, çoluğunu çocuğunu, ölüsünü, dirisini, babaannesini, anneannesini sikme isteği getirten kulaklıktır.ayrıca kendimin de şansımı, kaderimi, alın yazımı, bahtımı götünden sikeyim.ne çok siktim bu gece.amın evladı kulaklık!salı gününden beri oyun oynamayı bekliyorum, diyorum cumartesi gecesi gelsin akşam oyun oynarım.cumartesi gecesi geliyor, orospu çocukları düğün yapıyor.hadi onu da 5 saat bekleriz bitsin diyorum.tam düğün bitiyor ve kulaklığımı kafama takıyorum.işte tam takarken çat diye kırılıyor orospunun ürettiği.gel de çıldırma.benim de öyle bir şansım var ki hani derler ya havadan yarrak yağsa sekip götüme girer diye.hah aynen öyle bir şans işte amk. (bkz: elim ayağım titriyor bak sinirden)
hesabın var mı? giriş yap