• serinin üçüncü filmi bu yıl çekilecek diye biliyorum ve heyecanla bekliyorum. renee film için aldığı kiloları vermekte güçlük çektiği gerekçesiyle bu bölüm icin kilo almayacakmış.
  • ılk filmin bir çakması tadındadır. film maratonu için iyi değil ama ilk filmden sonra biraz ara gerilip izlenebilir daha çok zevk almak için.
  • kitabını da filmini de büyük keyifle izlediğim ve okuduğum.sıkıcı günlere birebir.yeri gelmişken uyum sağlayayım.
  • aynı birincisi gibi bu da sıkıcıydı. hugh olmasaydı izlemezdim zaten. kezbanlardan gına geldi, sokakta kezban, tvde kezban, her yer kezban.
  • sanırım mr. darcy olmak her daim mağrur ve aşık olmayı gerektiriyor. colin firth bunu iki kez başarmış. bu filmde de insan ondan gözünü alamıyor.
  • izledim ve çok eğlenceli zaman geçirdim. gitmek isteyen, seriyi ilk kez izleyecek herkese öneririm.
    evde kalmış biri olarak yazıyorum tabi yorumum yanlı.
  • ilkine göre bence güldürü öğelerini daha fazla kullanmış gözbebeğimiz bridget jones serisinin ikinci filmidir. sanırım romantik komedilerden pek hazzetmeyen bünyemin bu seriye bayılmasının sebebi, bridget'ın yani ana karakterimizin 'mükemmel' olmayışı ile bağlantılı.

    belki bir romantik komedi filminden derin karakter analizi yapmak mümkün değildir. ama verdiği minik mesajlar, eğlenceli ve komik sahneleri ile tam da böyle zamanlarda içimi ısıtıyor bu seri.

    --- spoiler ---

    bridget, diğer filmlerde görmeye alıştığımız mükemmel vücuda sahip, aşırı kültürlü, zengin, herkesi peşinden koşturan, popüler, zekasıyla alt eden, kendini ezdirmeyen, güçlü vs. vs. bir karakter değil. filmin birçok yerinde rezil de oluyor, sevgilisiyle arası bozulduğunda yalnız da kalıyor, depresyona da giriyor, bir türlü bağını koparamadığı sigarasına da dönüyor, cipslere de boğuluyor. ama sevdiği adamı kaybetmek pahasına da olsa, kendinden, kendisi olmaktan ödün vermiyor.

    yalnız kalmak da istemiyor, hatta bekar olduğu zamanlarda kendisine 'kız kurusu' tabirini de yakıştırıyor. ama kendisi olarak ilişkiyi devam ettiremeyeceğini düşündüğünde geri adım da atmıyor.

    latince bilmiyor, ata binmeyi bilmiyor, kayak yapamıyor, hukuktan anlamıyor vs. ama filmin sonunda da güzel bir ilişki yaşayabilmenin bunları yapabilmekle ilgili değil, sizi olduğunuz gibi seven ve daha iyi olmaya teşvik eden insanı bulmakla ilgili olduğuna da göz kırpıyor.

    eklemeden geçemeyeceğim,
    bridget'ın mark darcy'nin onu rebecca ile aldattığını düşündüğü sırada, beni rebecca ile mi aldatıyorsun dediği yerde marc'ın "yalnızca tuvalete gitmiştim" dediği ve kavgadan sonra evi terk ederken marc'ın paltosunu giydiği yerde kahkaha attım. filmdeki tayland manzaraları aşırı iyiydi.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap