• (bkz: emrah safa gürkan)'ın tarihteki yanlış sorulara doğru cevap verdiği kitabı.

    --- spoiler ---

    avrupa'nın doğu medeniyeti'ni daha doğrusu osmanlı'yı yani bizi her alanda geçmesinin sebebini 3 başlıkta ele alındığını yazmış. bunlar: 1- islam 2- ekonomik bazlı açıklamalar 3- kurumsal bazlı açıklamalar.

    burada benim dikkatimi çeken madde sürekli ekşi'de söylendiği gibi islam değil de kurumsal bazlı açıklamalar.
    kurumsal yapılarla ekonomik gelişmişlik arasında kapsamlı ilişki kuran ekonomistlerin görüşleri bana göre avrupa'nın gelişmişliğini ve bizim onlara göre çok geride kalmamızı açıklayan en sağlam neden. bu ilişkiyi kuran ve en popülerleri (bkz: daron acemoğlu) ve (bkz: james robinson)

    kurumsal bazlı açıklamalar da şöyle: " bir bölgede yönetim ne kadar çeşitli kişi ve çıkar grubunu içerirse gelişmenin şartları o kadar rahat oluşacaktır. yönetim bir kliğin elinde kaldığı durumlarda ise, kararlar bu sınırlı elitin çıkarlarını korumayı amaçlayacağından, toplumun genelinin refahını artırıcı politikalar güdülemeyecektir.
    dar bir elit tarafından domine edilen böylesine durağan bir sistemde toplumun büyük kısmının ekonomiye pozitif katkı yapması beklenemez.

    ilk olarak, sistem onları hiçbir şekilde teşvik etmemektedir. ayrıca kurumların dışlayıcılığı toplumun büyük kesiminin eşit eğitim koşullarından ve adil kredi imkânlarından mahrum kalması demektir.
    kendi politikacılarını da seçemediklerine göre, siyasal sistemin vatandaşların temel ihtiyaçlarını karşılayıp karşılamayacakları da şüphelidir...

    --- spoiler ---

    acemoğlu ve robinson'a göre iktidar sadece rantçı sınıfların elinde kalmamalı ve girişimci sınıflarla da paylaşılmalıdır.

    sağlam bir ekonomi, altyapı, coğrafi keşiflerin getirdiği sömürgecilikle karşılanan ham madde ve sanayi devrimini de gerçekleştirince aradaki fark baya açıldı. ekonomik gelişmenin temeli devlet ve özel sektörde oluşturulan kurumlardır. yani kurumları adaletli bir sisteme oturtunca diğerleri birbirini takip ediyor.

    en basitinden türkiye'de bir sıkıntı olduğunda hukuka mı başvuruluyor siyasete mi? cevabı herkes biliyor tabii ki de. toplumun her kesiminin güvenebileceği bir kurum var mı ülkede? o da yok. belli bir kurumsal yapı ve adalet mekanizmasını geliştirmeyen toplumlar geri kalmaya mahkumdur.

    popüler ve slogan vari yaklaşımlarla tarih açıklanamaz. ülkenin geri kalmasının sebebi de tek bir nedenle tabii ki açıklanamaz. tarih bir süreçtir ve birbirine bağlı onlarca neden ve sonuç vardır.

    hocanın da dediği gibi "tarihin sahaflık, antikacılık ya da pul koleksiyonculuğu değil, rafine bir ilmi metodolojiye sahip, tüm diğer sosyal bilimlerle iç içe geçmiş modern bir ilim olduğunu anlayacağınıza inancımız tamdır"
  • ilk basım ve imzalı olanı elimde mevcut ve bir solukta bitirdim desem yanlış olmaz. derin bir tarih meraklısı aynı zamanda okuyucusu olarak, tarihe yeni yeni ilgi duymaya başlayanlar için çok hoş ayrıntılar içeren bir kitap olduğunu tamda bu sebeple mutlaka okunması gerektiğini düşünüyorum. kendi adıma söyleyebileceğim ve teselli bulacağım şey ise benim için ana başlıklar halinde güzel bir özet olduğudur.

    yalnız bazı çok ilginç eleştiriler gördüm ki anlam vermekte gerçekten çok zorlandım. mesela bir yazar eleştirisinde kitap akıcı değil bir çok sefer sözlüğe bakmam gerekti demiş. nasıl ya ? ey bazı insanlar, lütfen kitaplara özellikle de bazı kitaplara çitlemelik çekirdek muamelesi yapmaktan vazgeçer misiniz ?
  • aralara etimolojik notlar serpiştirmiş hoca. gayet güzeldi. çerez gibi yenecek, modern çağ kolaycı insanının yutacağı tarzda kitaplardan değil, bi zahmet kafa yormak gerekiyor. aslında zor olduğundan değil de twiter platformundaki derinliksiz sunumlara kaptıran ortalama insanlar olduğumuz için başta öyle geliyor. kaptırınca akıyor, hatta yavaşlayıp sindirelim öyle devam edelim dedirtiyor okuyucuya.
  • şöyle bir kısım geçiyor kitapta:

    "1960 ve 1980 darbeleri gibi türk siyasi tarihinin dönüm noktalarında amerikan istihbaratının oynadığı rol üzerine çok şey yazılıp çizildi; darbeyi duyunca, "our boys did it!" (bizim çocuklar yaptı!) diyen bizzat amerikan başkanı carter değil miydi?"

    sanırım hoca halk arasında yayılan efsanelerden bahsetmek istemiş fakat yine de ekleyelim, bunu söylediği iddia edilen kişi hiçbir zaman jimmy carter olmamıştır. fakat cia ortadoğu şefi paul henze'in jimmy carter'ın kulağına fısıldadığı şeklinde bir şehir efsanesi yayılmıştır. aslında paul henze'in önce mehmet ali birand'a verdiği yazılı bir röportajda söylediği, sonradan yalanlayıp "boys in ankara did it" diye değiştirdiği bu söz, nsc'deki bir meslek memurundan işittiğini iddia ettiği bir sözdür. cia'nın* adamına ne kadar güvenirsiniz o size kalmış. yani anlayacağınız, neoliberalizmin bezirganı esg yakın tarihte yine çuvallıyor.*

    bu arada kitaptaki renkli resimlerin bakınızları manuel noriega'nın olmayan resminden itibaren kaymış. diğer baskıda düzeltilmeli.
  • kitabı henüz tamamen okuma fırsatım olmadı fakat ön inceleme yapmak isterim. (hem başlık üste kalmış olur).

    giriş kısmında yer alan şu kısımlar bile bu kitabı okumak için yeterli motivasyonu sağlıyor. okuduktan sonra da beğendiğim veya beğenmediğim yerleri paylaşırım. son olarak esg'nin youtube'da olması kendisi dahil herkes için şanstır. programlarının devamını diliyorum.

    "bu kitabı, proletarya olduğunu bile fark edemeden penceresiz ofislerinde ömür törpüleyen, viktoryen ahlakın tasallutunda mantıkdışı hassasiyet ve özentileriyle özgürlük çağında kendisini prangalayan tüketim toplumunun çaresiz bireylerini "kişisel" gelişim kitaplarının pençesinden kurtarmak için yazdım. "

    "biraz keyif kaçıracağız. neden itaat toplumu olmaktan çıkıp sorgulayan bireyler yetiştiremediğimizin cevabı türk toplumsal yapısı ve eğitim sisteminde; bu saptamayı detaylandırmak benim işim değil. ancak, türkiye'nin bu "ahenk" ve "edep" kültüründen silkinmesi, altyapıların çok yavaş değiştiği modernite öncesinin nizamperestliğinden (fars. perestiden: tapmak) acilen vazgeçmesi gerekmekte. bireylerin odak, özgünlüğün slogan olduğu avm'ler çağında biraz arı kovanına çomak sokmak şart. şeytanın da avukata ihtiyacı yok mu? fikri eylemden daha tehlikeli gören ve "icat çıkarmaktan" ölesiye korkan bir toplumun gidecek daha çok yolu var şüphesiz; ancak, bir yerden başlamak gerekiyor."
  • kitabı yeni bitirdim. hocamızın tüm çıktığı programları izlediğim için genelde hocamızın orada söylediği şeylerin bir toplamı gibi. zaten hocamız da bu kitabın tanıtımlarımda bunu dile getiriyor. programlarının hepsini izlemeyenler için okunabilir bir kitap. bir filtre kahve 12 lira bu kitab 24. çokta şey etmemek lazım.
  • yazar, bu kitapla okura tarihi yorumlamada tarihin metodolojisine uygun doğru bir bakış açısı kazandırmayı amaç edinmiş.

    kitap tarihi olaylardan doğru çıkarımlar yapmak için öncelikle doğru sorular sormak ve bu sorulara geniş bir perfesktiften bakarak yanıtlar aramak gerektiğini gösteriyor. yoksa tarih mevlana'nın mesnevi'de geçen hikayesindeki fil örneğine benziyor. kim neresinden tutarsa ona benzetiyor.

    ben bu anlamda kitabın yazılış amacını fazlasıyla yerine getirdiğini düşünüyorum. bugüne kadar okuduğum en faydalı tarih kitaplarından biri olduğu aşikar.
  • bir çırpıda okudum. kapağına aldanarak o dandik "çoksatanlar" gibi düşünmeyin. içi gerçek bilgi ile titizlikle doldurulmuş. hoca seri yapsa da bunu bol bol okusak. emeğiniz, bilginiz ve vaktiniz için teşekkürler hocam.
  • emrah safa gürkan'ın 20 ocak 2020'de piyasaya çıkacak olan ve beyaz yakalılara hitap edeceği söylenen üçüncü kitabı. yerimizi ayırtalım, okuyup bir değerlendirme yaparız.

    edit: yaptık efenim. şurda #101629663
  • gayet kaliteli bir dille yazılmış yazarının deyimiyle popüler tarih kitabıdır. tarih bilimi ve tarihe bakış açısı belli popüler sorular etrafında incenmiş, en önemlisi tarihi yüzeysel incelemenin yanlışlığı ve bilimselliğin önemi çok güzel vurgulanmış. ayrıca güzel referanslar vermesi açısından konunun detayına inmek isteyenler için de faydalı olabilir.
hesabın var mı? giriş yap