• türkiye açısından, ve belki de dünya açısından yeni bir döneme girildiğinin habercisidir. tarihe not düşülsün.

    bugün artık insanlar, sıradan vatandaşlar, eceliyle ya da kaza ile ölen bir burjuvanın ardından "bir şey hissetmedim" diyebiliyorlar. bunu basit bir vicdan muhasebesi olarak da algılayabiliriz, ya da konuya daha derin boyutuyla da yaklaşabiliriz. usulca girelim konumuza.

    burjuva cemiyetine sahip bir insan hakkındaki bilgi derecemiz ile, bu kişi x olsun, alt sınıfa ait bir y kişisi hakkındaki bilgi derecemiz aynı değil. bu x ve y kişilerinin her ikisini de şahsi olarak tanımadığımızı varsaysak bile x kişisi hakkındaki bilgimiz y'ye kıyasla kat be kat fazla olacaktır. bunun da çok basit bir nedeni var: kamusallık.

    burjuva sınıfına ait bir insan otomatik olarak bir kamusallığa, yani tanınırlığa da sahip olacaktır. medyada görünürlüğü olacak, haber olma ve haber yaratma katsayısı y'ye kıyasla ölçülemez derecede fazla olacaktır. alt sınıftan gelen y kişisi ancak bir suçla yani toplumsal açıdan onaylanmaz davranış kodları ile medyada kendine yer bulabilecekken, x kişisi toplumun onaylayacağı davranış kodlarıyla da medyada yer alabilir. bu da sözünün dinlendiği, yani bir kamusallığının olduğuna işaret eder.

    bu durumun tarihselliğine kısaca göz gezdirirsek, feodal dönem avrupasında efendilerin kamusal alanı varlıklarıyla tamamen doldurduklarını görürüz. toprak ağasının iki ayrı benliğe sahip oluşu bu durumun sonucudur, serflerle dolu ortamda hem kamusal alanın cisimleşmesi haline gelirken kendi bireysel varlığını da aynı anda sürdürür. efendi, kamusal alanın tek hakimidir ve topluluk içinde kamusallığını sergileyebilecek de tek kişidir. bu sergilemenin yolu ise kısıtlı tüketim malları ile kurulan ilişkiden geçtiği gibi, yönetilen tabaka üzerinde kurulan iktidar ilişkisi ile de belirlenebilir.(örn: ilk gece hakkı)

    kapitalist dönemde bu kamusallık liberal değerlerle, ki bunlara da kısaca değinmek lazım: insanların doğuştan farklı olduğuna dair aristokratik geleneğe karşı çıkılır ve farklılıklar eğitim, kültür gibi unsurlara bağlanır; belli ölçüde genişler. daha fazla insan kamusallığa erişebilir hale gelmesine rağmen bu sayı toplumun geneline nazaran halen pek azdır.

    tarihte hızlıca bir atlama yapıp -ki neden yapmayalım- dijital döneme; bu dönemin özelinde ise akıllı telefon dönemine geldiğimizde ise bambaşka bir manzara ile karşılaşıyoruz.

    eskiden ne 90'larda, ne 2000'lerin başlarında bir burjuva öldüğü zaman böyle bir hava oluştuğunu hatırlamıyorum. sınıfı farketmeksizin herkes o matem havasına girer ve ortak duyguları paylaşırdı. aksi kimsenin aklına gelmezdi çünkü o insanlar ana akım televizyon-radyo medyasını kamusallıklarıyla domine etmiş kişilerdi. bugün ise yeni medya dediğimiz bir olgu var ve feodal dönemde toprak ağalarının kamusallık üzerinde monopol oluşturmasını burjuvaların gelip yıkması gibi, bugünün mobil çağda yaşayan ve giriş çıkışı tamamen serbest olan yeni medyayı varlıklarıyla inşa eden gençleri de burjuva medyasını yıkıyorlar. bu yıkıma engel olmak ise nafile. değişmeyen tek şey, değişimin kendisi.

    ben üzülmedim/tepkisizim diyebilmek yeni medyada kan kaybetmiş, yani kamusallığını yitirmiş olan eski gruba(burjuvalara) yapılmış bir itiraftır. halen büyük bir kesim ana akım medyanın kendine biçtiği eski rolü oynasa da, yeni medya ile kendi seçtiği komünitesini/haber akışını yaratmış gençlerin nezdinde yitip gitmiş bu rollerin artık bir önemi kalmadı.

    tepkisizliğin ideolojik saiklerden ziyade bu kamusallık sarmalının kaybı dolayısı ile oluştuğunu düşünüyorum. böylece burjuva, kamusallık özelinde, ana akım medyada yer bulamayan herhangi bir alt sınıfla eşit düzeye iniyor. tepki vermek zorundasınız diyen muhafazakar(endişeli anlamında) kesim ise, medyalar arası ortamın yarattığı belirsizlikte şaşkına dönüp ana akım'a sığındığı; fakat nasıl tepki vermesi konusunda halen kendini güvende hissedemediği için bu derece öfkeli.

    medya ile ilgili şu durum ampirik olarak bir kez daha test edildi ki, şartlanmış maymunlardan pek de farkımız yok. medya nasıl düşünmemizi isterse o şekilde düşünüyoruz. medyanın bunu doğrudan anlam vesilesi ile söylemesi de gerekmiyor. gündem oluşturması çoğu zaman tek başına yeterli. yeni medya iyidir, ana akım tü kaka demiyorum fakat geri döndürülemez bir gerilim olduğu artık çok bariz ortada.

    buradan ise çıkacak bazı sonuçlar var;
    a priori öncül: dijital medya ile oluşan bilgi bombardımanı sonrası haber anlam değerini tamamiyle kaybetmiştir. haberin dramaturjisi devri kapanmıştır. anlamı monopolleştiren zincirler kırılmış, haber her yere yayılmıştır.
    1)geleneksel sanayi/iş burjuvasının kendisi olmasa bile, imgesi artık çökmüştür.
    2a)dijital alanlardaki yeni kamusallık ilişkileri bura ile sınırlı kalmayacak, kısa vadede toplumsal ilişkileri de belirler hale gelecektir.
    2b)bu durumun sonucu olarak, ana akım medyadaki pek çok unsur karikatürleşecek ve yeni medyaya eklemlenmeyen; onu kendisine eklemlenmeye zorlayan ana akım medya orta vadede büyük bir krize girecektir.

    eyyorlamam bu kadar.

    edit: buraya bir adet ortodoks yazar gelmiş ve konuyu alakasız şekilde üretim ilişkilerine bağlamış: "burjuva'nın gücü medyadan değil, üretim ilişkilerinden gelir."

    eyy sualini sevdiğim, yazı boyunca üretim ilişkilerine dair tek söz etmiş miyim? diyorum ki, burjuvanın sahip olduğu kamusallık ilişkileri, yeni medya ile birlikte güç kaybediyor, "kamusallık" kavramı ise kendi özelinde farklı bir kanala kayıyor. yazım baştan sona bununla alakalı. ve bir adım ileri gidip dediğim şey ise şu; yeni medya vesilesi ile ortaya çıkacak toplumsal ilişkiler bütünü klasik anlayışı dönüşüme zorlayabilir. burada iyi olacak-kötü olacak tarzında ahlaki bir yargıya varmıyorum, sadece 2000 sonrası kentli kuşağın ilişki biçimi bizimle aynı olmayacak demeye getiriyorum.
  • burjuvaziyi öldürme ile burjuva öldürme arasındaki farkın bilinmemesini net şekilde gösterir. narodnizm sen nasıl bir illetsin ya?
  • farkli ekonomik ve sosyal siniflar arasinda üzüntüde dayanisma ne zaman olmus diye merak ettim simdi... neyine böyle girdi kastin anlamadim. üsküdar'da sabah oldu derler ya hani... yeni birsey yok kusura bakma.

    (bkz: derdini sikeyim butonu)
  • ben de dün okuduğum haber karşısında söylediğim üzüntü belirten lafın sahteliğini hissettiğimde bunun benim içimdeki kötü adama has sanmıştım ve bu sabah aynı haberi iş arkadaşımdan duyduğumda, ki o da "yazık yaa çok kötü" falan deyip yüzünü buruşturduğundaki hissiyatsızlığım bir müddet aklımı kurcaladı. şimdi başlığı gördüm, aklıma gelen şeyi özetlemiş.
hesabın var mı? giriş yap