• 4 vakit namaz kıldığım ortaokul yıllarımda içinde bulunduğum nesil. özellikle gider caminin kolonlarının dibinde otururdum. tesbih rezervinin %12,5' una hakimdim.

    ortada, elleri boş dayıları süzer, kolon dibindeki tesbihleri avuçladığım gibi fırlatırdım.

    çok keyifliydi lan.
  • itiraf ediyorum, dahilim. o kolonların dibine ben de bilerek otururdum. tesbihler geri atıldığında dayıların yüzünde beliren sevecen, minnettar ve babacan ifadeler cami hayatımdan kalan güzel sahnelerdendir.

    bu tespiti yapanı badi olarak bi takibe alalım bakalım. sevdim bu tespiti.
  • namaz bittikten sonra tesbihat kısmına kalmayanlar bilemezler. bazı camilerde bu görevi yaşlılar üstlenir. vakit namazlarında cemaatin üçte ikisi camiden ayrılınca cemaat belirli aralıklarla boş yerlere homojenik bir şekilde dağılır. ve o an yaşlı amcayla göz göze gelinir. bakışlarındaki ciddiyet ve merhamet karışımı duyguyu ifade edecek başka bir olay yoktur. daha sonra gözlerini kapatıp başını hızlıca aşağı eğip bakışlarıyla atıyom tut der. ve bu olay saniyeler içinde gerçekleşir.
  • neler kaçırmışım dediğim eğlence, komiklik. şimdi kazasını atsam kabul olur mu?
  • bu görevi çocuklardan başkası pek yapmazdı. ben en güzel tesbihi kendime ayırdıktan sonra diğerlerini dedelerin önlerine isabet oranı yüksek bir şekilde paslardım.
  • yeminlen yıkılıcam olduğum yere. lan bu tesbikleri atan siz miydiniz? en gevşemiş anımda şak şuk sesleriyle gelirdi tesbikler.
  • içinde bulunduğum nesildir. herkes bilmez bunun keyfini.
    imamın selam vermesiyle birlikte caminin içinde tesbih trafiği başlar. kolonlarda asılı duran tesbihler müezzinin "ala rasulina salavat" sesiyle birlikte cemaate dağıtılmış olur. biraz geç kılan dayılar da selam verdikleri an yanlarında tesbihi bulurlar. bazı dayılar ise her zaman ceplerinde bulunan tesbihi göstererek bende var işareti yaparlar.
    artık herkes hazırdır. müezzinin "sübhanallah" sesiyle tesbih çekme işlemi başlar.
    bittiğinde ise dört bir yandan tesbih yağmaya başlar. hepsi tek tek yerden alınıp kolonda sabit duran askıya asılır.
    şimdilerde ise bu görevi yaşlılar üstlenmiş. nerde eski gençlik.
  • büyük güç büyük sorumluluk istediği için tam anlamıyla bulaşmadığım, ucundan dahil olduğum nesildir. ben daha çok hedefe yönelik tesbih akışını sağlayan bir aracıydım, ürünün dayılar arasındaki akışından sorumluydum. dağıtıcı bana yollar, dayılar da tesbihlerini benden alır ve geri dönüşlerini bana yaparlardı. sonunda da körling oynar gibi toplayıcının önünde kalacak şekilde tesbihleri halıda kaydırırdım. yüzde oluşan ciddi ifade ise bu işin olmazsa olmazıdır.
  • kendisine atılan tesbihleri de dayılara fırlatıp parmak bogumlariyla, cool bir şekilde tesbih çekmiş nesildir.
  • olum ben halen firlatiyorum, dedirtendir. belli bi yastan sonra firlatilmiyo mu lan? niye haber vermiyorsunuz.
hesabın var mı? giriş yap