• öncelikle yazıdan bir bölüm:
    "kahve tiryakisi de olmuştum. en sevdiğim şeylerden biri evde kahve yapmaktı. ama onu taşıyamıyordum. daha doğrusu ayakları swing dans hareketleriyle yönlendirip salona geçiyordum. ya da benim için taşıyanlar oluyordu."

    eurosport'ta staj yaptığım dönemdi. kafayı kaldırıp etrafa bakındı. her zamanki gibi gözüm üzerindeydi. "hey stajyer!" dedi, "senden bir şey rica edebilir miyim?"

    caner eler, yani benim spor spikerliğine başlama sebebim, bisiklet tutkumun ses bulmuş hali, idolüm, benden bir şey rica ediyordu; bense ricasını zaten emir telakki etmeye dünden hazırdım.

    "buyur abi, tabii ki" dedim.
    "köşedeki starbucks'tan kahve alabilir misin bana?" diye sordu.
    ben hala benden bir şey istediği için şaşkın bir mutluluk içinde ona bakarken açıklamaya yapmaya girişti:
    "ben alırım aslında da, taşıyamıyorum.."

    nasıl üzüldüğümü ama onun için bir şeyler yapma şansına eriştiğim için de nasıl sevindiğimi anlatamam. yazıdaki mavi kısımla yazılan kelimelerin altına saklanan yüzlerce insandan biri olmanın mutluluğu vardı içimde.

    ah be caner abi.. ağladığım yazının sahibi..
  • buraları okuyor mu bilmiyorum ama okuyorsa bizim evde nasıl bir etkisi olduğunu anlatmak isterim.

    annem 68 kuşağından, eski gazeteci, sanatın neredeyse her dalina ilgisi olan bir kadındı. spor da aynı şekilde. birlikte tenis, atletizm, buz pateni izlerdik. 6 yıl kanserle mücadele etti. annemin kolon kanserine yakalandığı senenin yazında evde sürekli caner eler’in sesi yankılanmaya başladı. saatlerce fransa bisiklet turu, italya bisiklet turu izliyordu. heyecanlı anlarda yerinden sıçrıyor, caner eler’in geçilen yerlerle ilgili anlattığı hikayeleri dinliyordu. saatlerde biraz yanılabilir ama sabah 10:00’dan aksam 18:00’e kadar falan sürekli eurosport açık. evden çıkıyorum açık, eve geliyorum açık. twitter’da tur’la ilgili yorumlar yapıyor, caner eler bazı yorumlarını beğeniyor, bazılarını ( 1-2 tanesini yanılmıyorsam) cevaplıyordu. bazi sorduğu soruları turu anlatırken yayında cevaplıyordu. annemin mutluluğunu anlatamam. ara ara midesi bulanıyor, gidip istifra ediyor ve tekrar bisiklet turuna geri dönüyordu. bittiği gibi uyuyor, ertesi sabah turun tekrar başlayacağı saate kadar odasindan pek çıkmıyordu. eve misafir geldiğinde de tur açık, hastaneden döndüğünde tur açık, kemoterapi ilaçlarını alırken gelişmelerini takip ediyor. evdeki durum neredeyse her yaz aynıydı. hastalık karaciğerine sıçradığı için, tedavi uzuyor çok fazla sayida operasyon ve kemoterapi görmesine neden oluyordu ama annem bisiklet turu izlemeyi bir an için bırakmıyordu. ben annemin bu mutlu ve heyecanlı hallerini yaz ayları olmasına veriyor, kışın da hava kapalı diye daha depresif olduğunu düşünüyordum. meğer bisiklet sezonu genelde yaz aylarında olduğu için böyleymiş. bunu da şimdi anlıyorum. bisiklete bindiğini bir kez bile görmedim. çocukluk fotoğraflarında bisikletin üzerinde tek bir fotoğrafı da yok. alkol alması yasak. annem şaraplardan bahsediyor. bizim evde yıllarca durum bu şekildeydi. annemi geçen sene kaybettim. geçenlerde ipad’ini açmaya cesaret edebildim ve bu satırları da o yüzden yazıyorum. twitter’da başımızdaki bela politikacılar dışında etkileşimde olduğu en önemli şey bisiklet turları. tam bir aptal olduğum için, annemi hayata bağlayan şeylerden birinin caner eler’in anlatımıyla bu turlar olduğunu, bazı kötü şeyleri ona unutturduğunu şimdi anlıyorum.

    caner eler’in yaptığı işi çok ciddiye aldığı ve çok başarılı olduğu bir gerçek ama bir evin içine ve 67 yaşında bir kadının hayatına nasıl bir anlam kattığı ve huzur verdiğini de okuyorsa bilmesini isterim. bunu sadece işini hakkıyla yapmasıyla başardı. eminim böyle başka evlere de huzur getirmiştir. benim jenerasyonum bilir. fahri ikiler, kenan onuk, barbaros talı neyse caner eler de o’dur. yıllarca anlatım yapmış binlerce spiker var. herkes sadece 4-5 kişiden söz eder. çünkü en iyiler onlardır ve fark yaratmışlardır. genç yaşında işte bu kadar önemli bir insandır. kendisine çok teşekkür ederim ve ailesiyle birlikte huzur, sağlık ve mutluluk dolu bir hayat dilerim.
  • tour de france 2022'yi geride bıraktık. sayende 21 gün hiç sıkılmadan tüm turu izledim. tüm emeklerin için teşekkürler.
    işine saygısına hayranım. onun gibiler spor ekranlarında çoğalır da kahve ağzı spor yorumculuğu azalarak biter.
  • derin atletizm bilgisi ve kültürü bir yana, ben onun en çok bu sporu bize tutkuyla anlatırken büründüğü ruh halini seviyorum.

    bir örnek: çok önemli müsabakaların eşiğinde sesini iyice alçaltıyor, yarışın başlama anına yakın neredeyse fısıldıyarak son bir kez atletlerin ismini sayıyor ve başlamak üzere olan yarışın büyülü atmosferine kendini kaptıran stadyumdaki 80.000 kişi gibi o da aynı anda sessizleşiyor. bu, çok güzel..
  • türkiye'nin en iyi spor spikerlerinden biri, birçokları için de birinci sırada olabilecek birisi, ironik bir şekilde hastalığı dolayısıyla koltuk değnekleriyle yürümek zorunda kalmış, düşünsene usain bolt'un dünya rekoru kırdığı anı anlatıyorsun fakat anlatırken koltuk değnekleri yardımı olmadan bırak koşmayı yürüyemeyecek olmanın hissiyatı olmadan, sanki orada yarışanlardan biri de kendisiymişçesine bir heyecanla anlatıyorsun. hayata dört elle tutunmayı başarmış, engel diye bir şeyin olmadığını göstermiş yüce gönüllü bir insan.

    gerçekten de fark etmemiştim ted konuşmalarında filan hep oturur vaziyetteymiş. hatta bir sahnede değnekleri de gözüküyormuş ama dikkat etmemişim. bugüne kadar da hiçbir zaman bunun üstünden bir prim bir ajitasyon yapmaya da kalkmamış. yahu film yapılmalık bir hayat resmen ve neyse ki sonu mutlu sonla biten bir hikaye.

    kendisine ne kadar övgü dizsek az, umarım bundan sonra her şey istediği gibi olur. umarım 2020 paralimpik oyunlarında kendisini izleme şerefini elde ederiz.
  • malum ilkbahar ve yaz aylarında çok fazla bisiklet yarışı oluyor ve bunların çoğunu da caner eler anlatıyor. özellikle büyük turları kaçırmadan izlemeye çalışıyorum. yani çok fazla caner eler anlatımına maruz kalıyorum. akşam yemeğine oturunca "ellerine sağlık anne, çok keyifli bir masa hazırlamışsın, muazzam tatlar var, hani ne diyelim, bir kuş sütü eksik. bu arada hatırlatalım, kuş sütü 1900 lerin başında.." diyesim geliyor gülüyorum. severim kendisini, çok keyifli anlatır. *
  • kendisinden 3-4 tane daha olsa türk spor medyası toptan kurtulurdu.. öyle bir adam bu.. çürümüş düzenin içinde böyle birinin olduğunu bilmek huzur veriyor insana..
  • ben şu anda caner eler hakkında 25'lik skalada 17. sayfada entry yazıyorum. (entry sayıları kalkmış nereden bakılıyor bilmiyorum)

    buradaki başarı nedir biliyor musunuz? bu adam kanseri atlatmış, kaç tane ameliyata girmiş, çıkmış. değneklerle dolaşmış hep. fakat hürriyet'teki röportajından önce ekşi sözlük'te sadece kanser ile alakalı sadece bir (rakamla 1) entry girilmiş. diğerleri hepsi işi ile spor adamlığı ile alakalı entry'ler.

    işte başarı budur abi. türkiye'de caner eler'in yaşadığı hayatın onda birini az ünlü veya ünlü biri yaşasa biz şu ana kadar on kere duymuştuk yirmi kere duygu sömürüsü röportajları izlemiştik.

    ama caner eler bunu yapmadı. ben de -sanırım geçen seneydi- ted ex videosunu izlerken öğrendim böyle bir hayat yaşadığını. hatta şaşırıyordum "lan kaç senedir adam burada, tanınıyor, nasıl bu haber olmaz, nasıl duymayız" diye.

    caner eler o ted ex videosunda bağış ertem'in yanına gittiğinde hastalığından bahsetmediğinden söz ediyor. işte caner eler gibi adam olununca haberin olmuyor. sadece işin ile biliniyorsun.

    saygım bin kat daha arttı caner eler'e. bundan sonraki hayatında daha da mutlu ve başarılı olmasını dilerim.
  • hayat hikayesini yeni öğrendim. kendisine saygım bir kat daha arttı. hayatı spor olan birinin, belki profesyonel sporcu olabilecek birinin başına gelmesi muhtemel en büyük acıyı yaşamış ama pes etmemiş, bugünlerine gelebilmiş. bu gibi hikayelerle karşılaşınca insan dönüp bi kendi hayatını sorguluyor. ve maalesef bizim ülkemizde böyle hikayeler çok yok. kendisine yeniden yürüyüp, koşabileceği, hatta kendisinin de dediği gibi paralimpik oyunlar'ında yer alabileceği, koltuk değneksiz güzel günler diliyorum.
  • ağlattın be caner. okuyanlar mutlaka ted konuşmasını da izlesin. https://www.youtube.com/watch?v=vzdyhyruetw

    ted'de anlattıklarını not edip belgesel karıştırıyorum şu an.
hesabın var mı? giriş yap