• "juliette lewis developed a crush on robert de niro during the scene in the drama class." imdb'nin yalancısıyım.

    yazık kıza lan küçücük daha, tabi kafası karışcak. neyse sonradan brad pitt'i götürüyo.

    edit: http://www.imdb.com/…0/trivia?tab=tr&item=tr0749902
  • nick nolte bayıcılığının yanında finaliyle gerilim filmi klasikliğini aşamamış olsa da, de niro'nun oyunculuğuyla sürüklediği scorsese filmi. ayrıca juliette lewis'in lolitalığa giriş 101 dersi verdiğini belirtelim.
  • acayip film yapmışlar abi, eski filmlerde emek var, henüz izlememiş gençlik izlemeli, anneler babalar hangi kaliteli yapımları izleyerek büyümüş görmeli.
  • son derece abartılı bir film. olaylar, karakterler, diyaloglar, müzik.. her bakımdan abartılı. özellikle de film boyunca susmayan müzik acayip rahatsız edici.
  • 1960'lardaki filmin yeniden çevrimi olan 1991 tarihli kaliteli gerilim filmi. ilk filmin yıldızları robert mitchum ve gregory peck de bu filmde rol almışlardır. robert de niro'nun bu filmdeki fiziği ve performansı etkileyici ve gerçek bir oyunculuk dersidir. film için 20 kilo verdiği ve bir sene boyunca body-building yaptığı da hatırlatılmalıdır. de niro'nun bu filmde hapishanedeki şınav çekme sahnesi cidden unutulmazdır.

    http://www.youtube.com/watch?v=cxdp6xtalzi
  • başlarında kulağımı tırmalayan suspiria-vari müzikler sayesinde biraz kıllandığım, ama sonrasında iyi hikayesi ile beğenimi (8/10) kazanmış bir filmdir.

    bence başarılı bir psikopat-takipçi hikayesi. ve hikayeyi döndüren sadece max cady (de niro) karakterinin akıllıca planı. günümüz kore sinemasında sıkça gördüğümüz zorlama tesadüfler ve karakterlerin saçma ihmalleri karşımıza çıkmıyor hiç. arada bir makul twistleriyle de dikkatimizi sürekli diri tutuyor.

    yeri geliyor max cady'ye sempati besliyoruz, "adamın hakkı yenmiş midir?" diye soruyoruz. yeri geliyor gebermesini istiyoruz! adamın tam olarak ne olduğuna filmin sonunda karar verebiliyoruz.

    kısacası güzel bir film. scorsese çok sevmememe rağmen bu filmi sevdim.
  • senaryosunu biraz sıkıntılı bulduğum film.

    --- spoiler içerir aman diyim ---

    scorsese versiyonunu izledim. evet küçük bir kızı dövüp tecavüz eden bir mahkumun davasına devlet tarafından atanan bir avukatın, müvekkilinin suçunu hafifletecek bir dosyayı saklamasıyla müvekkilinin daha uzun süre hapis yatmasını sağladığını, akabinde de hüküm giyen müvekkilin, avukatından yıllar sonra intikam alışını izledik.

    de, şimdi bu senaryodaki mesaj ne ? yani filmin alt metin konusunda çektiği bir sıkıntı var. mesajınız ''adalet sistemi aslında ne kadar adaletli'' gibi görünüyor film boyunca, zira max cady'nin adaletten, haktan hukuktan dem vurması, sistemi sorgulayan tiratlar atması, incil vurguları vs. yoğun olarak verilmiş.

    ama açık söyleyeyim, bu filmde cady'nin uğradığı şeyin haksızlık olduğunu düşünmek saçmalık. adam nihayetinde 16 yaşında bir kızla ilişkiye giriyor, daha doğrusu tecavüz edip kızı darp ediyor, ne fark eder kızın cinsel geçmişi ? o kız 10000 kişiyle yatmış olsa da bu uğradığı şey reva mı diyeceğiz ?

    o halde kanunda böyle bir saçmalık var diye avukatın yasa fetişi yapmasına gerek yok. ama film boyunca alt metin bu tatta veriliyor. cady'le bir empati yapıyoruz bir yapmıyoruz. anlamsız, içi boş bir 'adalet' arayışı var filmde. suçlu bal gibi suçlu, yalnızca yasal bir çarpıklıktan faydalanamıyor ve bu sebeple de olayla hiç alakası olmayan insanları katlediyor, taciz ediyor vs. böyle bir kişinin eylemlerini normalleştirip haklılaştırılıyor bir nevi, ondan sonra da ''adalet böyle çarpık bir şey işte'' gibi bir mesaj çıkıyor ortaya. e ne olacaktı amına koyim, iki gün nezarethanede yatıp çıkmayı mı bekiyordun ?

    de niro'ya gelirsek, başlarda çok iyiydi. rolünü yansıttı film boyunca. yalnız sondaki intikam sahnelerinde çok klasik de niro'ya kaçmış. cepten yemiş diyebilirim, o çok alıştığımız de niro mimikleri, bağırışı vs., karaktere dair özel hareketler, tripler, mimik ve jestler görmek isterdim ki beni alıştığım de niro'dan yabancılaştırsın.

    avukatın hanımı ve kızı gerçekten güzel oynamışlar bence. avukat da iyi diyebilirim. kiralık dedektifi oynayan abi de üstüne düşeni yapmış.

    bunun haricinde teknik olarak klasik 80'ler 90'lar gerilim filmi. amerikan tipi bir baba ve ailesinin başına gelen felaketler. fakat bu demek değil ki film kötü. bu tip bir film yapılmak istenmiş ve bence teknik olarak gayet başarılı olmuş. ses kullanımı güzel. mekanlar güzel. ışık ve renk ahenkli, kamera hareketleri yönüyle güzel bir sürükleyicilik var zaten scorsese'nin ani zoom-inleri, hızlı panları vesaire filmlerine güzel bir tempo katıyor, bu da o tatta bir film olmuş.

    senaryo söylediğim gibi biraz zayıf, altı boş, anlamsız olmuş, ''ee, böyle bir belge yüzünden bir tecavüzcü ve darpçının suçunun azaltılması mı lazımdı yani ?'' diyip kaldım ben açıkçası. avukatın bocalamaları bir yerden sonra çok amatör kaçıyor. en yapmaması gereken şeyleri üstüne giderek yapıyor. evet verilmek istenen korkunun, dehşetin insanları ne hale getirdiği, insanlara nasıl yanlış seçimler yaptırdığı eyvallah da, bu kadar kontrolden çıkmaz insan diye isyan edesim geldi izlerken, dedektifin tel tuzağında oltaya gelmesi, avukatın dediğim gibi her enstantanede olabilecek en yanlış hamleleri yapması vs. bir yerden sonra 'öeh' dedirttirdi.

    --- spoiler ---

    fakat yine de gideri var, scorsese hatırına izlenir, gerilim filmi olarak iyi bir film diyebilirim.
  • robert de niro'nun, max cady karakteriyle özdeşleştirdiğim öfke durumu raging bull filminde de var. ancak bu yapımda intikam için yola çıkmış; normal bir durum olarak film içindeki repliklerden de gördüğümüz kadarıyla hapishane tecrübelerinin katılaştırdığı bir birey var. burada, max'ten çok mesleki etik kavramı akılları kurcalıyor biraz. çünkü avukatımız sam bowden olaylara kendince bir yorum getirip bir insanı içeri tıkmayı çok basit görmüş. kişilik olarak da problemli olduğu açıkça ortada. karısını aldatması, bazı durumlarda kızına aşırı reaksiyon göstermesi bunlardan birkaçı. normalde kötü karakterimiz böyle bir hal almalıyken, tam tersi hedef ailede bize sorunlu ve itici yansıtılıyor. kötü karakterimiz robert de niro, o bakımdan. martin scorsese ustanın ekürisine laf edilir mi hiç bir filminde...

    cape fear, final bölümüne atıfta bulunarak filmin ismini alıyor. konu olarak çok fazla şey vaad etmese de seyir zevki bakımından izleyiciye hiçbir zaman iç baydırmadığı aşikar. kurgu ise hayli oturaklı ve tipik scorsese auteur örneği. yer yer hedef karakterlerin, kötü adam ilgisi açığa çıkmıyor değil. zaten bu stockholm durumu yapımı daha zevkli hale getirmiş. hoş, yeşilçam döneminde nice cüneyt arkın, tarık akan ve gülşen bubikoğlu filmlerinde farkında olmadan işlenmiştir farkında olmadan. yani halkımız için pozitif durum.

    iyi vakit geçirebileceğiniz sıradan bir film diyebilirim cape fear için.
  • --- hafif spoiler ---

    de niro ve scorsese isimleri olmasa imdb'de 10 bin oyu zor görür. 1991'e göre bile fazla sıradan bir film. 1962'de yapılıp, orada kalması gerekiyormuş.

    max cady'nin hapiste çektiği sıkıntıları göremedik mesela. veya bir flashback'te sam'in raporu gizlediği anları da görebilirdik. o anki duyguları yaşayabilirdik. bu gibi alt metinlere hiç değinilmemiş. ilk 15-20 dakika geçmişi görsek, daha sonra günümüz işlense fena olmazdı. bu haliyle bomboş, klişe bir senaryo ortaya çıkmış.

    filmden aklımda kalan tek şey jessica lange'in aşırı sempatik ve çekici tavırları.

    5/10

    --- spoiler ---
  • robert de niro'nun yine şaşırtmayarak mükemmel bir oyunculuk sergilediği yapımdır. adam resmen oyuncu olarak doğmuş.

    filmle ilgili ilginç bilgilere gelirsek,

    -scorsese de niro'nun aksanına uyuz oluyomuş filmde, şaka olarak da de niro adamın evini arayıp cody olarak sesli mesajlar bırakıyormuş.

    -de niro ile juliette lewis arasında lisenin oditoryumunda geçen sahne tamamiyle doğaçlama imiş. zaten sahnede bir gariplik sezmiştim, juliette lewis inanılmaz saf ve aptal liseli kızı nasıl bu kadar iyi oynamış diye, o duraklamalar tedirginlikler ondanmış.

    -filmin çekiminde dişlerinin kötü gözükmesi için de niro dişçisine 5000$ ödemiş, filmin çekiminden sonra düzeltmek için 20000$ daha ödemiş.
hesabın var mı? giriş yap