• iş yerinin önündeki kaldırım taşları yenileniyor. onca yığılmış taşın, çalışan ustanın arasında alüminyum bir demlik altında piknik tüpü, kirden görünmeyen ince belli bardaklar, onca bardağa rağmen tek bir eğik çay kaşığı.
    bir peçeteye sarılmış küp şekerler...

    5 çayında sütle mi, kahvaltıda bergamotlu mu, iş yerinde yeşilini mi, tarçınlısını mı bilemem, ama dünyada bu şartlarda çalışırken çay demleyen hatta onsuz yapamayan bir tür olduğumuz için mutluyum aslında.
  • ayıltan, dirilten, kafa derleyen, hayat toparlayan içeceğimiz.
  • iddaa ediyorum ileride çayı kutsallaştıracak sığır bir nesil-tarikat olacak dediğim içecek.
  • bir dükkana girip bişey satcak veya alcaksan dükkan sahibinin zorla içirdiği içeçektir.kış gelir içini ısıtır der yaz gelincede harareti alıyomuş güya.ya aga içmicem diyon yine içiriyo sonra havale geçiriyosun dükkanda neymiş efendim harareti olıyomuş bi bak bakıyım tam almışmı
  • anavatanı asya olan, genellikle çin, hindistan, sri lanka, kenya ve türkiye'de üretilen, türk kültürünün önemli bir parçası olan, çin'de geleneksel tıp alanında bile kullanılan kullanışlı mucize bir bitki.
    (bkz: olsa da içsek)
  • çayist bir insan olarak damarlarımda kandan çok çayın dolaştığını söyleyebilirim. hele yanında sigara varsa, 5 dakikalığına dünyayla bağlantımı kesip hayal alemine geçebilirim.
  • spor gibi, insanları yakınlaştırır.
  • sabahları içmeden faliyete geçemediğim. mutlaka cam fincan veya bardakta içilmesi gereken, benzinim.. karanfili veyahut tomurcukla demlenenide çok makbuldür.
  • çaykeş bi insan olarak damarlarımda kandan çok çayın dolaştığını söyleyebilirim.
  • dun aksam saatleriydi.
    kapiyi hizla cekip ciktim. arkamdan birileri bagirdi, duymazdan geldim. yesil bi parkam var. onu giymisim sonra farkettim.
    sokak lambalarinin yeni yeni yanmaya basladigi saatler. havaya bir serinlik cokmus ama usumem ondan degil.
    sokagin basinda durup, hangi tarafa gitsem diye dusundum bir an.
    yukari gitsem, nereye ? asagi gitsem, nereye ?
    asagi gittim...
    bildigim bir apartmanin bahcesine girdim. banklarina baktim. elimi cebime atip, cikarken aldigim paketten bir sigara cikarttim.
    -iyi ki gaza gelip birakmamisim lan seni !
    dedim. yaktim.
    gecen arabalara, insanlara baktim.
    herkesin gidecek yeri var demek diye de biraz kahir yaptim.
    sigaramin kullerini bazen yere, bazen havaya biraktim.
    usudum bir hafif ruzgarda, yerimden kalktim.
    izmariti yeminle cope attim.
    yeni yeni yanan isiklara baktim.
    bana isaret ettikleri yerlere dogru adimlar attim.
    arabalar hizla gecti yanimdan, ve insanlar...
    bir yurumek aldi beni, adim ustune adim attim.
    bilmedigim sokaklara saptim, bildigim sokaklarda gozlerimi actim...
    yurudukce, uzerimden yukler attim.
    bir ara hem usudum ama hem bunaldim, parkamin onunu actim.
    yurudukce dagildim, usudukce toparlandim.
    kendimi kalabalik bir carsida buldum.
    oturacak yer aradim.
    cok yoruldum, cok dolastim, cok ugrastim, cok konustum icimden, cok da sus dedim disimdan.
    bir tahta sandalye buldum, bir yuvarlak mermer masa...
    - bir çay !
    dedim;
    -usta !
    icine bir seker attim.
    bir yudum, bir yudum daha...
    derken...
    .
    .
    .
    bunca ezaya iyi geldi cay...
hesabın var mı? giriş yap