• nasıl bitirdiğinizi anlayamayacağınız harika bir alper canıgüz romanı. kitaptan ufak bir alıntı:

    "bamya", diye onayladı annem sağolsun. "mis gibi pişirmiş hatice ablan. haydi soğutma."

    bamya ha? bana ha? sanki sana ne pişireyim diye sorduğunda hatice abla'ya bamya olmasın da ne olursa olsun dememişim gibi, sanki o akşam yemeği için karnabahar ve peynirli makarna sözü vermemiş gibi, sanki hiç sevmemişiz gibi... soğukkanlılığımı kaybetmemeye gayret ederek düşündüm bunun anlamı nedir diye. hatice abla bana ne anlatmaya çalışıyordu? gerçekten seviyorsam onun elinden zehir olsa reddetmemem gerektiğini mi, kadınlara asla güvenilemeyeceğini mi, patronun kendisi olduğunu mu? yoksa aklınca şaka mı yapıyordu? bu soruların içinden çıkmama imkan yoktu. sessizce bandım ekmeğimi kıymalı hayat dersine.
  • yaklaşık 5 dakika önce bitirdiğim muhteşem kitap. bir sigara yaktım ve kitabın üzerimde yarattığı etkiye teslim oldum. okunmasi şiddetle tavsiye edilir. alper canıgüz'e saygılarla.
  • klas bir ayracı vardır kitabın. bıçak şeklindedir.kim akıl ettiyse kutlarım.
    kitap sanırım canıgüz'ün en iyi kitabı.
    ne diyordu "adaleti bu dünyada arayan yalnızca belasını bulur".
  • okurken hep tam filmi çekilmelik bir roman diye düşündüm. aynı şeyleri oğullar ve rencide ruhlar'ı okurken de düşünmüştüm. eğer bir çekilirse romandaki tadı verir mi bilmem ama yine de güzel olabilir bence.

    ayrıca ikisi de tadından yenmeyecek derecede, aşırı sürükleyici ve akıcı kitaplar. alper kamu'ya da sevgiler. yeni serüvenlerini heyecanla bekliyoruz!
  • babanın anlattığı "dünyanın yükü kız çocuklarının üzerindedir" temalı hikayeyle beni mala çeviren kitap. çok etkilendim lan...
  • sonlarına çok yaklaştığım, bitince bir süre boşluğa düşeceğim kitap. bana göre bir başka alper canıgüz romanı olan oğullar ve rencide ruhlar ı sollamış, enfes kitaptır.

    --- spoiler ---

    alper kamu'nun amcasının ölümü için evde kurulan rakı sofrasında annesi ve babasını gözlemleyerek yaptığı yorumlar duygulanmama sebep olmuştur. özellikle annesinin rakısına su katılacak iken eliyle kadehi kapatması üzerine rakıyı sek içtiğini öğrenip, gurur duyması ve sonrasında bu hamle ile aslında annesinin de yemek yapmak ve onu beslemek dışında bir birey olduğunu fark etmesi güzeldir.

    "bizimkisi haram ile helali karıştırmaz"

    --- spoiler ---
  • içerisindeki "karanfil kız hikayesi"yle yüreğimi dağlamış, 17 ağustos depremine selam çakmış, mahalle hayatını, baskısını, türkiye gerçeklerini acımasız ve bir o kadar da eğlenceli bir dille anlatılabileceğini gösteren polisiye roman. kitaptan birkaç söz alıntılayalım :
    --- spoiler ---

    otoritenin kendileri dışında biriyle uğraşmasından haz duyuyordu sanırım. ezilenlerin pedagojisine giriş.

    hakikat, bebeğim; ölümü aydınlatırken hayatı gölgeler.

    devinimin olduğu yerde ışık, ışığın olduğu yerde kaçınılmaz biçimde gölge vardır. hayat ışıkla mümkünse de hayatın anlamı gölgelerde saklı durur. zamanın ölü doğmuş çocuklarını görürsünüz karaltıların içinde. sözcükler, suskunluklar, şarkılar, ağıtlar, yeminler, ihanetler, kahkahalar, gözyaşları, sevinçler, hayal kırıklıkları ve yüzler… en çok da yüzler. neden söz ettiğimi biliyorsunuz. bütün aşklar küllenir, bütün babalar ölür, bütün hikayeler biter. birinin yıkıntıların önünde nöbet tutması gerekir; işte o yüzden, biri hariç bütün çocuklar büyür.

    gölgesini kaybeden insan, gölgenin kendisine dönüşür.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap