cereyanı tehlike-i vuku emanetleri mabadına duhulu
-
-
-
-
(bkz: ona bi su tutsaydın)
-
-
beceriksiz darbecilerin , şakirt polislere yakalattığı onca belgeden sonra kışlaların kapısına yazılması gereken söz öbeği.
-
cem yılmaz'ın zirvesidir.
-
-
(bkz: sarih)
-
cem yılmaz'ın ilk gençlik dönemlerinden itibaren türkçe'ye verdiği ehemmiyet, kelime dağarcığını olabildiğince geniş tutması, günümüzün kısır lügatinde çok rağbet bulmayan kelime ve ibareleri kullanmaya gayret göstermesi hep dikkatimi çekmiştir; ama bu cümlenin, derdi ifade etse, izleyicide tebessüm sağlasa da dilbilgisi açısından hayli yanlışlarla malul olduğunu söylemek de lazım. hadi osmanlıca terkip olarak zaten baştan hatalı olduğunu geçelim (cereyan-ı tehlike-i vuku değil vuku-ı cereyan-ı tehlike olsa, sonuna da hal eklerinden -de, -da gelse belki ilk kısmı kurtarır); 'emanetleri mabadına duhulü'ndeki ekleri ne yapacağız? neden duhulü'ndeki -i iyelik eki yerli yerindeyken bu belirtili isim tamlamasının tamlayanındaki -in ilgi eki (yani emanetlerin) ortadan uçmuş gitmiş? hem mabadına'daki ikinci tekil iyelik de nereden çıktı? kafamda deli sorular, allah da böyle kafayı bildiği gibi yapsın.