• soundgarden'ın orkidesi, audioslave'in bel kemiği. şimdiye kadar hakkında entry girmemiş olmamı, onun ismini gördükçe ellerimin tutulması olduğuna bağlıyor, birilerinin entrylerini silmiş olabileceği ihitmalini beynimden atmaya çalışıyorum. çok iyi bir şekilde coverlanması imkansıza yakın olan nadir seslerden biri. bakışları, dalıp dalıp gitmesi, mükemmel bir orantıya sahip vücudu, her an sakin ve olgun tavırları ile herkesin kalbinde bir taht kurmuştur. erkekleri özendirip kadınları hayran bırakmıştır kendine. gözerie, bakışlarına dikka ettikçe ruhunda bir boşluk olduğunu düşünüyorum. umarım bu boşluğu dolduracak şeyler, kimseler girer hayatına. sürekli birşeyler düşünmez, gözleri neşe dolu, hayat dolu bakar...
  • geçtiğimiz günlerde whitesnake konserinde görülmüş adam.

    http://www.straight.com/content.cfm?id=11593

    linki gider hesabına copy paste'imizi de yapalım.

    audioslave / out of exile
    by steve newton

    publish date: 14-jul-2005

    (interscope/universal)

    unless you’re the type of rabid music fan who scours the straight’s out-of-town concert listings, itching for stateside road trips, you probably didn’t notice that whitesnake played the paramount theatre in seattle a couple of weeks back. strangely enough, i wouldn’t be surprised if audioslave’s chris cornell scooped himself front-row tix and backstage passes to the show. now, you may well ask, why would anyone in their right mind—or even the old singer from soundgarden—want to go see whitesnake? weren’t they that awful crotch-pop band from the mid-’80s that took hair farming to extremes and put out cheesy videos with that foxy babe from bachelor party? well, yeah, sure they were. but believe it or not, back in the ’70s, the group was not nearly as laughable; in fact, the british quintet was a force to be reckoned with. whitesnake frontman david coverdale belted out bluesy rock numbers that were embraced by what were then known as “heavy-metal” fans. i’m guessing that a young cornell spent many an hour crooning along to tunes like “fool for your loving” because the rick rubin–produced out of exile sounds like a tribute to the melodic hard rock of the 8-track era.

    opening track “your time has come” sounds like an outtake from whitesnake’s ready an’ willing album, or better yet, deep purple’s burn. it sports the type of simple yet catchy guitar riff that made richie blackmore a rock legend; audioslave picker tom morello even spices it up with a lickety-split, “highway star”–type lead solo.

    there are times when cornell doesn’t sound at all like coverdale—as on the uplifting standout “be yourself” and the sludgy, soundgardenish “the worm”—but the hearty ’70s vibe crops up throughout. it’s nice to know that, if coverdale ever croaks, cornell will be there to take his place on the whitesnakes of the 21st century world tour. relax. i’m just joshin’
  • like a stone sarkısında ıkınarak sarkı soyluyor gibi görünen insandır ,o kadar cok ıkınır ki bir yerlerinden patlayacakmış izlenimi yaratır dinleyenlerde boynundaki damarlar şiştikçe şişer ; yakınımda falan olsa "abi dur tamam" diyeceğim ama buralara ugrayacakmış gibi gözükmüyor kendisi fevkalade de yakışıklı ,kıskanılacak bir tipe sahip olmasına , her gün farklı karılar kızlarla takılabilecek potansiyele sahipken çoluk çocuga karışmış ,karizmasını ,ki zaten tepelerde gezinmekte idi , maksimuma ulaştırmıştır.

    eşcinsellerin gözbebeği olması gayet normal bir durumdur ,zira herhangi bir eğilimi olmayanlarda bile kız olsam veririm tepkisi oluşmasına sebebiyet verir , brad pitt falan yalandır hakiki erkek her türlü delikanlı olan chris cornell dir.
  • rolling stone: chris cornell ile soru&cevap

    audioslave frontman'i ile guns n' roses ile turlamaktan, sigarayı bırakmaktan ve daha fazlasından söz ettik.

    geçtiğimiz birkaç yılda, audioslave vokalisti chris cornell birçok alışkanlığından kurtuldu. mayısta grubunun ikinci albümü out of exile, listelere 1. sıradan girdi. bu süpergrup sonbaharda devasa bir abd turuna çıkmayı planlıyor, bu turda üyelerin eski gruplarından birçok klasiği de dinlemeye hazır olun. manchester-ingiltere'de turdayken konuştuğumuz cornell, "eski soundgarden şarkılarını, mesela loud love gibi, yeni elemanların yorumuyla dinlemek harika" diyor. "ve tom [morello] 'killing in the name'in solosunu çaldığında, bu bana rage against the machine'i lollapalooza '96'da gördüğüm günü hatırlatıyor. işte o saniye bu adamlarla aynı odaya girip de bir grup kurmayı denememin sebebidir.

    müzikle ilgili en eski hatıran nedir?

    çok küçük olduğum zamandan aklımda kalan hatıralar var, o yüzden garipsemeyin. çocukken şarkı sözlerinde kelimelerin nasıl olup da bir anlama gelmediği noktasında takılıp kalırdım."she'll be comin' round the mountain when she comes" (dağdan bir kız geliyor döne döne) şarkısını duyduğumu hatırlıyorum, "bu herif ne s**imden bahsediyor böyle" derdim.

    audioslave'in geçende küba'da verdiği konserde "you've got to hide your love away"i söyledin. sana the beatles'ı sevdiren kimdi?

    the beatles ilk aşkımdı. arkadaşım john zimmer'in en büyük abisi evinden atılmıştı, annesi babası da bütün eşyalarını bodruma koydular, daha sonra sel suları hepsini mahfetti. yaklaşık 15 beatles albümü vardı. ben de bütün yığını çaldım – aralarına da sevgiyle kağıt havlular yerleştirdim. bir yıldan fazla bir süre the beatles'dan başka hiçbir şey dinlemedim. onlar benim müzik okulumdu.

    bir topluluğun önünde ilk defa ne zaman şarkı söyledin?

    6. sınıftayken, seattle'daki katolik okulum christ the king'de bir yetenek yarışmasında. müthiş gergin olduğumu ve çılgınca alkışlandığımı hatırlıyorum. öğretmenlerim ağlıyordu. "one tin soldier" diye bir şarkı söylemiştim. sınıfımdaki bir kız piyanoda bana eşlik etmişti.

    bir atışma yapmak istedin mi?

    uzun zaman önceydi abi. o kadarını hatırlayamıyorum.

    sub pop'dan çıkan en sevdiğin albüm hangisi?

    bleach. bugüne kadar dinlediğim en iyi rock albümlerinden biri. biz nirvana ile -- daha aberdeen'da yaşadıkları zamanlarda – 15 kişiye falan çalardık.

    guns n' roses ile 1991'de tura çıktınız. güzel bir axl hikayen var mı?

    axl daima kişisel bir kriz içindeyken bir yerlerde saklanırdı – daima. bir seferinde menajeri doug goldstein ile konuşurken ben de odadaydım, konser için bir goodyear balonu istediğinden bahsediyordu. ben de şakadan –dediğim şey doğru da olsa-- fuji balonunun dünyadaki en büyük balon olduğunu söyledim. axl hemen atladı "işte bu! fuji balonu olmalı!"

    sahneden gördüğün en kötü sakatlanma olayı?

    kolu emniyet engellerine dayalı olan bir kız görmüştm – biri üzerine çullandı, kırıldı ve devrilen bir ağaç gibi geri düştü.

    tamam, yeterli.

    wembley'de g n' r ile verdiğimiz konserde ise, birinin ölüp tekrar hayata döndürüldüğünü gördüm. aşırı kilolu bir herifti. öldüğü sırada altına işedi. sağlık görevlileri göğsüne vuruyorlardı, içlerinden biri sağlam bir vuruş yaptı, herif sallanarak uyandı. "bu hoşuma gitmedi" diye düşündüğümü hatırlıyorum.

    son zamanlarda çıkan şarkılardan hangisini yazmış olmak isterdin?

    sonuncusu radiohead'den "karma police" olabilir. o şarkıda çok basit bir şeyler var.

    ipod'unda en çok çalanlar kısmına bakarsan, kimi görürsün?

    en çok çalan şarkıyı bilmiyorum, ama en çok çalan albüm bob dylan'ın ilk albümü. ben büyük bir dylan hayranı değilim – o albümde sadece birkaç şarkı yazmıştı – ama şarkıların tümü dust bowl, depression-döneminden amele şarkıları ve hepsi de gerçekten taze. neredeyse punk rock gibi. inanılmaz. bir de kulaklığınız varsa dikkatli olun: adam harmonica'yı çalmaya başlayınca, sesin yüksekliği kafanızı koparıyor.

    jacko'nun serbest kalması sizce çılgınca mı?

    orada değildim, yani bilmiyorum. ama herkesin işine yarayabilecek bir fikrim var. gary coleman, bildiğimiz gibi, yasal yaşta, hala küçük bir çocuk gibi görünüyor ve parası yok. bence cennetten çıkma bir ikili olurdu.

    sigarayı bırakmak sesine faydalı oldu mu?

    kesinlikle başka bir dünya. sigara sesiniz için tabii ki kötüdür, ama bir yerden sonra o kötülükler dünyasında da işlevsel olmayı öğreniyorsunuz. artık daha iyi durumdayım, ve sahnede fiziksel olarak çok daha iyiyim ama üşütmemeye dikkat etmem lazım. üşütünce, doğru şarkı söyleyemiyorum. normalde bu röportajda şimdiye kadar 3 sigara içmiş olurdum. [gülüyor]

    lütfen grupça eski şarkın "slaves and bulldozers"i çalabilir misiniz? o şarkı mükemmel.

    herkes o konuda bir şeyler söyledi. hatırlattığın komik oldu, çünkü o şarkı rick rubin'in brad [wilk], tim [commerford] ve tom'a "eğer yeni bir grup kuracaksanız chris'i aramalısınız" dedikten sonra çaldığı şarkıydı. yani o şarkıyı bir yerden sonra çalacağımızdan eminim.

    kısa bir süre önce paris'e taşındın. bu senin müziksel zevkini ya da şarkı yazışını etkiledi mi?

    hiç etkilemedi. oradayken yeni audioslave albümünün sözlerinin bir kısmını yazdım, ama orada olmam bir fark yarattı mı, bilmiyorum. istisna olarak yazdığım şu şarkıda yaratmış olabilir [şarkı söylüyor]: "rockin' eiffel tower/it towers over us and it's so cool/right on!" bir de albümde ikinci sıradaki şarkı, "i ate a snail(ben bir salyangoz yedim)."

    austin scaggs
  • soundgarden zamanindaki imajiyla*** karsilastirildiginda "sen napiyon?" dedirten insandir..gayet eli yuzu duzgun,son derece tas bir adamken once solo albumuyle* beraber fonlu saclarla cikti karsimiza..audioslave doneminde de ayhan isik biyiklariyla takilmakta...olmamis chris diyor,on ustunden 2 veriyoruz..
  • bıyıklı erkeklere karşı olan önyargımı kökten değiştiren adamdır kendisi. sayesinde artık bıyıklı erkekleri beğenebiliyorum... *
  • loş ışık altında kalan gözlerıyle bır bayanın aklını fersah fersah oteye goturebılecek adam.kendıne has sesını duymaya bıle gerek yoktur bunun ıcın ..zıra o gozlerın ardından bır de sesı gelır ıse zavallı bayanın bır daha aklını bulma olasılıgı kalmayacaktır muhtemelen.(bkz: black hole sun)rage againts the machine in dağılışını ancak onun gelişiyle atlatabılırdım.öyle de oldu.
  • eşi bir erkek bebek bekliyormuş. (bkz: tebrikler)
  • havasi mi, suyu mu artik neyiyse garip bi sekilde lee van cleefe benziyor. hayir, kirk yil dusunsem lee van cleef'i cekici bulacagim aklima gelmezdi. demek ki buyuk konusmamak, "dunyada tek erkek o kalsa yine de olmaz" falan dememek gerek.
  • canlı seyretme şansına eriştiğim solist kişidir. seattle hadisesinin belki de en fazla gözardı edilen dağılmış grubunun sesidir. bilmeyene bkz: (bkz: soundgarden)) bir diğer miks grubun da yeni sesidir. (bkz: (bkz: audioslave), bkz:(bkz: rage against the machine))
hesabın var mı? giriş yap