• büyük konuşmamak lazım ama kitabını sinemaya uyarlayacak kişi michael bay bile olsa filmine yapılan razzie adaylığı yakıştırması mümkün görünmüyor. ancak festivallere gidip izlemiş kişileri eleştirmeden önce filmin ülkemizde vizyona girmesini beklemek gerekir. saçmalamalarını frenleyecek bir tom tykwer olduğu düşünülürse, ben yine devrim yaratacak bir film yapmış olmalarını bekliyorum wachowskiler'in.
  • --- spoiler ---

    "adam ewing'in günlüğünü okuyan adamın mektuplarını okuyan kadının kitabını okuyan adamın filmini izleyen kadını tanrı olarak gören zachry'nin hikayesi." şeklinde özetlenebilir.

    --- spoiler ---
  • insana, hala böyle eserler üretiliyorsa yaşamaya değer dedirten nadir sanat yapıtlarından, eşsiz bir anti kapitalist roman. uyarlanan film romanı katledecek –kitabı okuyanlar bunun kaçınılmaz olduğunu biliyorlar – ama wachowski kardeşlerin dokundukları filmlerde mutlaka bulunan muhalif damarı hatırlayarak, en azından tematik olarak bu katliamın olabilecek en acısız şekilde gerçekleşeceğini umuyorum.

    özellikle fragmanın ve film hakkında yapılan tanıtım yazılarının etkisiyle, konunun “bir bireyin yaptıkları zamanla herkesin hayatını etkiler, küçük hareketler zamanla dünyayı değiştirecek devinimlere yol açar” gibi bir tür kelebek etkisi üzerine kurulduğu izlenimi oluşmuş durumda oysa roman, aksine, çağlar boyunca farklı coğrafyalarda yaşananların hep birbirinin tekrarı olduğunu, ve insanoğlunun hırsının, açgözlülüğünün , ötekine tahakküm arzusunun biteviye varolduğu ve her defasında aynı şeylere yol açtığı teması ile zamanı “iç içe geçmiş matriyoşka bebekleri” şeklinde tasavvur eden bir yapı sunuyor. (bu bağlamda kitaptaki reenkarnasyon imasının dahi aslında gereksiz olduğunu düşünüyorum, filmde aynı aktörlerin farklı rollerde kullanılmasından da hoşlanmadım)

    “rome'll decline and fall again, cortés'll lay tenochtitlán to waste again, and later, ewing will sail again, adrian'll be blown to pieces again, you and i'll sleep under the corsican stars again, i'll come to bruges again, fall in and out of love with eva again, you'll read this letter again, the sun'll grow cold again. nietzsche's gramophone record. when it ends, the old one plays it again, for an eternity of eternities.”

    kitabın en büyük artılarından biri de yazarı david mitchell'in açıkça -anti kapitalist ve anti emperyalist - politik bir duruşun tarafı olması ve bu duruşu kekelemeden savunabilmesi. 7 öykünün her birinde mitchell'in daha barışçıl, daha komünal, daha çevreci, daha alturist, daha iyi bir dünyaya duyduğu özlemi hissedebiliyorsunuz. iyi niyetle yola çıkan ancak entellektüel ağırlığı anlatmaya çalıştığı konulara yetmeyen yazarların toslayacağı inandırıcılık sorunu da (bu anlamda bir fiyasko için bakınız: american gods / neil gaiman) olmayınca, bize insanın biter bitmez tekrar okumaya başlayacağı bir modern klasik kalıyor.
  • --- spoiler ---

    bir bireydeki bencillik bireyin ruhunu çirkinleştirir, insanlık içinse bencillik soylarının tükenmesi anlamına gelir.

    --- spoiler ---
  • halle berry'nin filmdeki 6. rolünü merak eden varsa: (sağdaki)*

    --- spoiler ---

    http://www.blackfilm.com/…/2012/07/ca-tw-28619r.jpg

    --- spoiler ---
  • doğan kitap, kitabın yeni baskısının kapağına filmin posterini uygun görerek vizyonsuzlukta çığır açmışlar, tebrik ediyorum. morlu-beyazlı kapak bile bu gerizekalı kapağın yanında sanat eseri gibi kalmış. tabii şaşıracak bir şey yok, türkiyedeki olmayan-yayıncılık anlayışının özetidir yaptıkları.
  • bugüne kadar direndim doğan kitap'a kazıklanmamak için. 3-5 sefer kitabı aldım aldım bıraktım birkaç aydır. lakin bugün film vizyona girmeden ille okuyacam diye tutturunca dandik film afişi olan bir kitaba 33 lira verdim. çok mutsuzum lan. kendime de kızdım sonra. sinirden okumuyorum kitabı. küstüm işte al.

    sevgili doğan kitap'a bir çift sözüm olacak. beyim, kitaba bir cover yapmışsınız tamam pazarlama cart curt. ulan niye yapıştırdınız onu? ha? neden abi amacınız ne? şimdi ben o dandik afişi yırtacam size inat ama bu sefer de kapak elimde kalacak diye korkuyorum. 33 lira olur mu lan bi kitap...
  • kitabı inanılmaz beğenilen - ki yüzüklerin efendisi gibi şaheser bir film dahil hiç bir filmin kitabın yakaladığı başarıyı yakaladığını görmedim. başarıdan kastım elbette maddi olarak değil. okuyucunun üzerindeki etkisi, sanatsal değeri ve hedef kitlesine kattıkları bakımından - ama filmi konusunda insanları ikiye bölen eser.

    yıllardır film tutkunu birisi olarak filmlerle ilgili önyargı edinirken baktığım özellikler sırası ile konusu, oyuncu kadrosu* ve yönetmeni. cloud atlas benim açımdan bütün kıstaslara uygun bir film. okuduğum olumsuz yorumları saymazsam filmle ilgili beklentilerim ortalamanın üzerinde. 26 ekim 2012'de vizyonda olacak film. izleyip görmek lazım.
  • rotten tomatoes'daki oranının düşmesiyle beni bir endişe kapladı ancak güzel bir film olacağından emin gibiyim.en kısa zamanda oranının yükselmesini de bekliyorum.bir film için bu kadar büyük beklentilere sahip olduğumu hatırlamıyorum umarım gözümde patlamaz.
  • ikinci bir the fountain olayı daha diyorum ben cloud atlas'a. çünkü her halinden belli ediyor. biraz daha gelişmişi gibi duruyor, hatta baya baya gelişmişi. her bir oyuncunun 10'a yakın karakteri oynaması, birçok farklı hayatın farklı evrenlerde ve zamanlarda kurgulanması çok riskli işler. wachowskiler her zaman yaptığı gibi çok riskli bir iş açmışlar başlarına. matrix reloaded ve revolutions sırf bu yüzden eleştirilmişti. bence wachowskiler matrix'in devamında bilim-kurgu çıtasını yerinden oynatmaya kalktılar ve bu yüzden bu kadar tepki topladılar. çünkü bu ikilinin müthiş bir dehası var ve bir süre sonra en kral sinema ilahı bile zekasına yenik düşmemek için "razzie ödüllerine aday, vasat film" demeye başlıyor.

    metascore, yani cbs interactive'in geçen sene imdb bünyesine kazandırdığı "eleştirmen puanı" olayına gelelim. şimdi, bazı filmler vardır ki metascore'una bakmadan izlenmez. bazıları da vardır ki metascore'una kati suretle bakmamanız gerekir (bkz: the hurt locker). zaten matrix de eleştirmenler tarafından beğenilmemişti, tıpkı terminator, blade runner gibi kült filmler ilk çıktığında yapıldığı gibi. sanırım cloud atlas bunlardan birisi olacak. cloud atlas, aynı zamanda bu filmi izleyen kitleyi keskin bir çizgi ile ikiye ayıracak. ya nefret edilecek, ya da tapılacak. kimse sevmez, herkes sanki miramax'ın kurucu yahudi patronuymuş gibi "lobici bu adam yeaaa" der; ama sinemanın ilk profesyonel eleştirmenlerinden roger ebert, filme hem tam puan vermiş, hem de "son yılların en muhteşem filmlerinden birisi" demiş.

    bekleyip göreceğiz yarını. tüm dünya ile aynı anda vizyona giriyor bizde de. halle berry yeteneksizinin bu kadar önemli bir rolde olması canımı sıkmıyor değil. jim broadbent iyi bir karakter oyuncusuydu zaten, görevini fazlasıyla yapmış gibi duruyor. filmin kilit noktası tom hanks. bakalım, wachowskiler yeni bir devrim mi yarattı, yoksa yeni bir hayal kırıklığı mı ?
hesabın var mı? giriş yap