• aynı zamanda babanın da iş yerine gitmektir bazıları için.
  • lunaparka gitmek gibidir.
  • okul arkadaşıyla annelerin aynı yerde çalıştığı şirkete gitmek. oyun oynarken binanın arkasında kamyonların park edildiği, tamir edildiği garaja girip motor yağı ile karışık su dolu kanalın üstünden kim atlayacak diye iddialaşmak. arkadaşın atlama teşebbüsünün gülle gibi suya düşmekle sonuçlanması. iş yerine çoluk çocuk getirmenin ebediyen yasaklanmasıdır bazı durumlarda.
  • hayal meyal hatırladığım eylem.
    ağır parfüm kokusuyla sigara kokusunun birbirine karıştığı odada, sivri kırmızı ya da pembe tırnaklar, vatkalı ördek yeşili bluzler, klipsli koca küpeler, röfleli, permalı saçlar ve öğrencilerin, eşlerin ve kayınvalidelerin bitmek bilmeyen dedikoduları... (bkz: öğretmenler odası)
    burdan çıkıp annenin sınıfında derse girmek, öğrencilerin arasında oturmak ve dersi sessizce dinlemek kısmı vardır ki o kısmı öğretmenler odası işkencesinden sonra gayet güzel ve eğlenceli gelir.
  • annenin ilk işyerinde herkesin korktuğu müdürün odasina girip, gelişime açık konulari paylaşmak (tespit çocuğu olarak neler diyorsam artık), annenin oteki işyerinde yine müdürle takılıp (çocuk bir de makam sahibi insanlarla takılıyor) işlerini dogru yapmayanları ispiyonlamak, diğer çalışanların anneme beni sikayet etmesi uzerine annemin 6 yasinda cocugu ciddiye aldığınızın farkında mısınız diyerek olayı örtbas etmesiyle devam eden, geri kalan zamanlarda da diger ogretmen cocuklariyla takılıp eglendigim bir surec olmuş. şimdi sözlükte bile çok zor ispiyon yapıyorum. olgunluk böyle birşey herhalde.
  • kağıttan uçak yapıp güvenlik kamerasına doğru fırlatmaktır.
  • hakim veya savcı ise, koca adliyeyi beş yaşında bir veledin altını üstüne getirmesi, farz-ı misal ağır ceza reisi'ni taşakoğlanına çevirmesiyle sonuçlanabilir. duruşmalara girer*, kimi hakimlerle keşiflere gider, utanmadan bir de keşif parası ister, rüşvet olarak çikolata kullanır. haftasonları adliyenin kocaman koridorlarında uzaktan kumandalı arabasının peşinden koşturur, top oynar.**
    okul çağında okul çıkışı gider, diğer hakimleri esir alır, boyama, vs. yaptırır, sigara içirmez.*
    liseden sonra ya hukuk okur avukat olur*, kopamaz koyu renkli duvarlarından, yahut da mühendis falan olur, semtine uğramaz bir daha, yine de çok özler, her eskiye duyulan özlem gibi geri gelmez. kahrımı çeken tüm adliye personeline selam ve saygılarımı sunarım.
  • facit marka mekanik hesap makinaları ile oynamak, masalar arasında dosya taşımak, plastik kırmızı şeritler üzerine makinasında yazılar yazmak, karne alınca annenin arkadaşlarının hediye alması, yorulunca pencere içinde uyumak ve yaptığın her şeyden çocukça zevk almaktır.
  • "pazarlama'ya bi oralet" tir benim için. bir de yemekhanede, onca yağına rağmen, pek sevdiğim kadın budu köfte. vefakat en güzeli, sağlı sollu ofislerin olduğu karanlık dar koridora girmeden önceki kocaman bekleme salonunun camından görünen muhteşem karadeniz manzarasıdır.

    ulan ne biçim de yaşlandık.
hesabın var mı? giriş yap