• eski bir hoparlör ve kalem pil temin edip,gece yorganın altına girdikten sonra hoparlörden çıkan kabloları pile temas ettirek çıkan hışırtıyla saatlerce bi bok yaptığını zannederek mutlu olmak
  • dondurmayı denize batırıp yemek, sonra hasta olmak, sonra tatili kendime ve ev halkına zehir etmek :) :) :)
  • arkadaşla bir karınca ailesini sahiplenmek... gece üşümesinler diye, kibrit kutusunu güzelce döşeyip ev yapmak... yiyeceklerini koymak ve bahçenin gizli bir köşesinde geceyi geçirmelerini sağlamak... sabah hakkın rahmetine kavuştuklarını anlamak... camiye gitmek... cenaze töreni yapmak... cenaze namazı kılmak... defin işlemleri yapmak... ağlamak...
  • anneler gününde akıl edilmiş bir abukluktur benimkisi;

    anne öpülür ve anneler günü hediyesi kavramı sokaktaki arkadaşlardan öğrenildiği üzere sorulur:

    - anne, sana ne hediye alıyım ?
    + beni yorma, yaramazlık yapma başka bişey istemem...
    (para ancak dondurma almaya yettiğinden bu istek büyük mutlulukla karşılanır)

    hemen hediye hazırlığı başlar; odayı bok götürdüğü için, içeriye babam girdiğinde ağzından o yaşta anlamadığım küfürlerin çıkmasına ve her zaman kızılan odanın tabanındaki oyuncak tabakası temizlenir ilk olarak. daha sonra yine hep tembih edilip yapılmayan yatak toplama işi halledilir.

    daha sonra öğlen yemeği vakti gelir, anne yemeği hazırlar daha sonra diğer işleriyle uğraşmak üzere içeri gider, işte o an sivrilmiş fikir akılda zühur eder. her çocuk gibi tabağını sıyırmadığım için çok zılgıt yemiş bir çocuk olarak; "bu gün tabağımı sıyırmalıyım" diye karar vermişimdir. tabak sıyrılır, daha sonra annenin hediye isteği tekrar beynimde yankılanır.

    (+ beni yorma, yorma, yorma,...)... sonra tabak pırıl pırıl yapılır, hatta yalanarak tertemiz görünümünü alır. artık annemin tabağı yıkamasına da gerek kalmamıştır.

    temiz sanılan tabak diğer temiz olanların üzerine özenle yerleştirilir.

    daha sonra bunu farkeden anneden tabağın illa ki yıkanması gerektiği öğrenilir. ancak artık çok geçtir, abukluk akıldan fırlamıştır bir kere. aile meclisi her toplandığında "hadi yala bakalım tabaklarıııı, nihohoho" esprisi kulaklarımı çınlatmıştır. hatta bazı meymenetsiz akrabalar tarafından hala hatırlatılmaktadır, saldırıcam sonunda o olucak sözlük.

    (bkz: meymenetsiz akrabalarını doğrayan çocuk)
  • ghostbusters filminin etkisinde kalip elektrikli supurgeyle abdest alan babaneyi avlamak.
  • cenin pozisyonunda içine girildiği vakit rahatlıkla sığabilinecek bir kutu bulunur. bu kutu kafaya geçirilir ve tam sokak ortasına yerleşilir. beklemeye başlanır. amaç, mahallenin kızlarını korkutmaktır fakat son anda herhangi bi araç çarpmadan farkedilip, velet kurtarılır.
  • aysegul atik'in oynadigi, "ben yapinca alisverisi zaten aliyorum satis fisi" repliginin sarfedildigi, alisveris sonrasi fis almayi tesvik etme amacli videonun neredeyse tamamini izleyip, ali atik'in(patronuydu sanirim) onune elektrik fislerini doktugu an utanctan saklanacak delik aramak.
  • günlerden bir gün (anaokulu-ilkokul 1 civarı) karamürselde çarşıda aileyle dolanırken bir elektrikçi görmüştük, yanıp sönen ışıklar, hortum gibi bişeyin içinde ilerleyen renkli ışıklar falan başımızı döndürmüştü. kardeşle büyülenmiş bir biçimde vitrindeki ışıklara, kondansatörlere, kontaktörlere bakarken yan dükkandan "şş ne o lan? çok mu sevdiniz yeğenim?" diye bir sesle içinde bulunduğumuz muhteşem rüyadan uyanıp sesin geldiği yana baktığımızda ağzında sigara, elindeki ince belli bardağından çay içen bakkal amcayla göz göze gelmiştik. gevrek gevrek gülüyordu pezevenk. " çok mu güzel lan? siz de yapıcak mısınız bunlardan?". o an hırslanan küçük hay 1001 kunduz rüzgarda savrulan dağınık sarı saçlarını avcunun içiyle düzeltirken kısık gözlerle uzaklara bakarak içinden şu cümleyi kurdu: " ben de yapıcam!". bu cümleyi ne bakkal amca duymuştu ne yanımdaki kardeş ne vitrindeki ışıklar ne de kondansatörler. belki kendisi bile farkında değildi ama o an küçük hay 1001 kunduzun hayatının dönüm noktası olmuştu. yıllar sonra üniversite sınavında olan oldu ve erişkin kunduz sınavı kazandı. evet belki tahmin ettiniz belki edemediniz ama şu anda durum bu:
    (bkz: yildiz teknik universitesi elektrik muhendisligi)
    bu bir lanet miydi yoksa bir işaret mi? belki size çocukken yapılan bir abukluk olarak gelmeyebilir, ergenlik abukluğu gibi gelebilir ama bir düşünün. sizce küçük hay 1001 kunduz o zaman o lafı etmeseydi gene de girer miydi bu okula? bu lanet okula? ne dersiniz? her şey onu anlatmıyor mu?
    not: kardeş kunduz da o zaman aynı şeyleri düşünmüş olacak ki o da aynı bölüme girdi. bakkal pezevengi ikimizin de hayatını kararttı be
  • misafirlikte canı sıkılıp pencereden bakarken acaba ben burdan atlayabilir miyim diye düşünüp atlanabilmesi halinde bırakacak bir intihar mektubu yazmak.. mektubu "nolur izel ercan ayrılmasın" diye bitirmek
  • eski dostlar sarkisinda ziril ziril aglamak` :ilkokul veda toreni`*
hesabın var mı? giriş yap