• oturma düzeni olmayan tiyatro. o kadar para verdiğiniz biletiniz için kapısında soğukta beklemeniz gerekiyor. sandalyeler kötü. cidden kötü. içeri giren heyecanlı genç tiyatro sever arkadaşlarımıza gereksiz bir "metrobüste boş koltuk heyecanı" yaratıyorsunuz. itiş kakış oluyor arkadan kapılar açılınca. seyircilerinizi kapıda bekletmeyin ve o sandalyeleri derhal değiştirin. bunlara bir çare bulmaları lazım, ayıptır.
  • kadıköy'de yerini almış tiyatro.

    siteleri şu anda yapım halinde, o yüzden de biletix'e yönlendiriyor maalesef sizi.
    yerini tarif edersek: yoğurtçu parkı'nın oradaki ışıklardan karşıya geçin, stadın yanındaki sokağa girince yanlış hatırlamıyorsam kallavi isimli eğlence mekanının yanında.

    erken giderseniz, içeride yer alan ufacık cafede vakit geçirebilirsiniz. ucuz ve lezzetli yiyecekler var. tiyatronun tek dezavantajı ise; bir gece kulübü yanında olması. çünkü oyuna dalmışken sessizlik anında yan taraftan gelen "delilo delilo" sözlerine sahip şarkıları duyabiliyorsunuz. yeşilçam sineması'ndayken dorock'tan gelen sesleri hatırlattı bana. ama "gidin, personel oyununu da görün, aslı enver ve dolunay soysert'i alkışlayın" derim.
  • saka maka oyun biletlerini 90 tl yapmis olusum. kucuk salon, imkân meselesi falan desem bile tuhaf geliyor. iyi bir oyun izlemenin bedelini biraz abartmislar.

    2023'ten gelen edit: ah ahh!
  • neredeyse 1 senedir beklediğimiz ''kalp'' oyununu sonunda psm'de izleyebildiğimiz tiyatro. genel olarak ele alırsak oyunu çok beğendim. türkiye için ''yumuşak karın'' veya ''epey hassas'' olan bir konuyu,çok iyi işlemişler. aids ve erkek eşcinselliği. dekor kullanımı,ışıklar,ekranlar şahaneydi. daha detaylı yorum verecek olursam. --- spoiler ---

    hangisinden başlasam bilemiyorum. duşa sokma sahnesi,tiratlar,aşkı hissettirme,açıkça doğal bir şekilde iki erkeğin çılgın gibi sevişmesi. bunlar harikaydı. fakat oyun çok uzun. belki pandemi şartları yüzünden bilemiyorum ancak oyun insanı öylesine yoruyor ki. zaten çok sık birbirine karışan bağrışmalar oluyor. oyunun temposu,metni gereği böyle oynanması gerekiyor olabilir ama çok sık olduğu için seyirciyi koparıyor. depoda belediye yardımcısı ile görüşme ve diğer gay'lerle buluşma sahneleri özellikle çok karışıktı.
    --- spoiler ---
  • kadıköyde "yutmak" oyununu izlemiştim. oyunculuklar iyiydi merve dizdar ise baya iyiydi. çeviri oyunlarda rastladığım diyologlarda ki çiğsilik malesef bu oyunda da vardı. pandemi öncesiydi keyifli zamanlardı oda tiyatrosunda insanlarla dipdibe mi oturuyorum derdi yoktu.
  • girişte kapalı bekleme alanı olmaması, numarasız yer düzeni, plastik koltuklar ve rutubet kokusu pek rahat bir izleme deneyimi sunmuyor.
    yine de bunların hepsi iyileştirilebilir olgular.
    tiyatroya emek veren herkese saygım,sevgim sonsuz...
  • oyunlarının kalitesi ne kadar yüksekse, salonunun konforu da o kadar düşük.
    istanbuldaki en pahalı küçük salon.
    biletinize o kadar para vermenize rağmen güzel bir yerde oturmak için erken gidip sıraya girmeniz gerekiyor.
  • kadıköy’ün göbeğinde bulunan ilkel tiyatro sahnesi.

    salonda oturma düzeni olmadığı için oyun başlamadan yaklaşık bir saat önce sıraya girmek gerekiyor. oyuna 5 dakika kala kapılar açılıyor, salonda kim nereyi bulursa oturuyor. tabi bu sırada kısa süreli arbede ve yer kapma tartışmaları kaçınılmaz. ayrıca sandalyeler de çok rahatsız edici.

    bu devirde böyle bir lokasyonda bu kadar kötü yönetilen bir sahne olması şaşırtıcı.
  • oyunculuk konusunda kendimi gelistirmek istedigim su donemde konuyla ilgili on plana kurumlari eksi'de arastirirken alttaki entry en cok istedigim kurum ile ilgili hevesimi kirmisti;

    (bkz: #113015599)

    bir sure dusundukten sonra 'belki bir seferlik olaydir', 'belki yazar kasti olarak bokluyordur' gibi secenekleri degerlendirerek hevesim kirik olsa bile denemek istedim ve kendileriyle biraz once telefonda gorustum.

    bakin sadece telefonda konustum diyorum; bu bile yazara hak vermeme yetti. 44 sn suren arama kabalıklarını sergilemek için kendilerine yetti ve beni soguttular. tebrikler..
  • geçtiğimiz sezonlarda yutmak ve 10 11 12 oyunlarını izlediğim, bu sezon da ise zar zor yer bulup en sonunda dün çok merak ettiğim kalp oyunlarını izleme fırsatı bulduğum, enerjisine giderek daha da inandığım tiyatro ekibi. öncelikli olarak tiyatro salonunun farklı düzenlemelerinde birkaç kere oyun izlediğim için kalpteki sahnenin hareketliliği ve canlılığı sebebiyle "bu oyunu bikaç kere izlesek hepsinde ayrı detay görülür kessin" hissine kapıldım, rahatsız olmaktan ziyade- ki biliyorum rahatsız olanlar vardı. devlet tiyatrolarında da, büyük özel tiyatroların oyunlarında da bu numarasız ve tiyatro izleyicisine de sorumluluklarını hatırlatan tarzda "erkenden sıraya sokan" yöntemleri ben gayet yerinde buluyorum açıkçası. tiyatro bence öyle sokaktan geçerken gireyim diyeceğimiz, rahat etmeyi, ayağımıza bir hizmet getirilmesini bekleyeceğimiz yerler değil ve olmamalı. belki de işte orada saatlerce oyun öncesinde, esnasında, sonrasında performans gösteren, yüzünü gördüğümüz görmediğimiz herkesin emeğinin karşılığında oyuna zamanında 40 dk önce gelip, o ortamı tanıyıp, bütünleşip sonrasında bir yere yerleşmek bana keyifli ve özel geliyor. belki de çoğu şeyde olduğu gibi işte her şeyin en rahatını, kolayını isteyen, çok da fazla bi efor harcamamayı amaçlayan bizlere yer yer zor geliyordur da ben böyle kendi yağında kavrulup sanatı ve sanatçıyı yaşatan ekiplere, hele bir de sergiledikleri oyunlara baktığımda, "herkesten başka ne yapabiliriz biz" diye bir gaye ile hareket ettiklerini anladıkça iyiden iyiye onlara karşı kendimi sorumlu hissediyorum.
hesabın var mı? giriş yap