aynı isimdeki diğer başlıklar:
  • hem karamsar hem hiper aktif günlerin vazgeçilmezi olmayı başarmış, what if ile aynı anda aşk acısını depreştirip toparlanmamı sağlayan grup
  • epey sinir olduğum dolayısıyla dağılmalarına çok sevindiğim grup. had safada dinsel ve ruhsal temalarla bezenmiş, ayrıca popla sulandırılmış bir tarzı vardır. pearl jam'in eline su dökmesi mümkün değildir.

    orijinal grup elemanları solist scott stap yerine myles kenedy ile alter bridge adlı bir grup kurmuşlar.

    scott stap ise ilk solo kaydını tutku filminin müziklerinde yapmış. zaten kendisi epey dindar bir insandır yazdığı şarkı sözlerinden anlaşıldığı üzere.
  • eddie vedder taklidiyle 14 milyon satmış grup.
    grup creed.
  • yıllar önce dinlenilen, sesinin/havasının* güzelliğiyle aklın bi köşesine yazılan grup. sonra gün gelir arşivden öne çıkar, ayrı bir tat ayrı yalınlık farkedilir şarkılarında ve vokalistin sesinde. dinlendir dinlenir...

    kutsal bilgi kaynağının* yorumları okunur ve savunma ihtiyacı hissedilir bünyede içten içe. sonra o ihtiyaç ta siktir edilir sabahın bi köründe.
  • kararlılık, düzenli antrenmanlar ve doğru kişiyle çalışıldığında başarılı şeylerin ortaya çıkarılabileceğinin kanıtı olan filmdir.

    --- spoiler ---
    - adonis alt komşusunu barda şarkı söylerken gördü ya işte o şarkı çok iyiydi bea! youtube'a creed sountrack yazdım ama o şarkı yoktu.

    - adonis'in maçta öldürücü yumruğu yedikten sonra yere düşmesi ve kalkması sinema salonunda millete vay anasını dedirtti. yani kardeşim adamlar harbiden film yapmış, git izle ama sinemada izle.
    --- spoiler ---

    17 lira sinema bileti için çok ama helali hoş olsun.

    http://i.imgur.com/wev4bek.jpg
  • rocky serisini, yeni bir karakteri merkeze alarak devam ettiren, muhtemel bir serinin ilk filmidir.

    açıkçası, spin-off yapılarak efsane statüsündeki film ve dizilere yeni bir soluk kazandırmayı doğru ve başarılı bir strateji olarak görüyorum. böylece hem hikaye daha ileri bir noktaya taşınıyor hem de mevcut dünya daha büyük bir hale geliyor. efsanelerin dünyası, kendilerine ait mitlere ve zaman akışına sahiptirler, haliyle de anlatılmakla bitirilemezler. mesela rocky filmleri, rocky'den çok rakipleriyle hatırlanır; işte buna dünya denir.

    creed de bu yolu izliyor.

    rocky gibi doğrudan stallone'ye bağlı bir serinin, tarihin tozlu sayfalarındaki mecburi yolculuğuna engel oluyor. eğer böyle bir yol açılmasaydı, yeni filmler çekilemeyecek, rocky mazide bir yara olarak kalacaktı. kimse 70 yaşındaki bir boksörü izlemek istemez, keza öncesinde denediler ve sevilmedi zaten.

    şimdi denebilir ki, "çekilmek zorunda mı?" aslında cevap basit; evet.

    çünkü yeni bir çağa girdik; artık godfather gibi birkaç istisna dışında, günümüze taşınmayacak, klasik olarak bırakılacak hiçbir film kalmayacak, kalamaz. sinemanın ve seyircilerin onlara ihtiyacı var. meseleye sadece para olarak da bakabilirsiniz fakat esas sorun, sektörün geldiği noktadır. pazar payı bu kadar büyüyen, her geçen gün daha da gelişen sinema sektöründe geri adım atılacak, nefes alınacak zamanı çoktan geride bıraktık.

    şu filmin yapımcı künyesine bakınca dahi olayın nerelere vardığını görebilirsiniz. dünya devi üç şirket birden bu filme ortak olmuş durumdalar. neden? çünkü bu tarz garanti işler azaldı, efsane oluşturmak zorlaştı -son dönem avengers hariç neredeyse yok- ve bu şirketlerinher yıl kazanmaları gereken para miktarı çok arttı.

    hal böyle olunca, rocky'nin aramıza dönmesi gerekiyordu. mesele şu; başarılı oldu mu?

    net olarak söyleyebilirim ki; creed filmi, rocky serisi ile birlikte değerlendirilirse, bana göre, gelmiş geçmiş en iyi üçüncü filmidir. aslında ikinci ilan edecektim kendi çapımda, fakat finali buna engel oldu.

    sanat filmi gibi çekilen bir boks filmi olarak; creed.

    filmle ilgili genel bir değerlendirme yapmak gerekirse;

    1- senaryo matematiği takır takır işliyor. zaman doldurmaya yönelik, içinde çatışma barındırmayan, duygu içermeyen tek bir sahne dahi yazılmamış. ayrıca uzun süresine rağmen bir iki sahne dışında, "hadi geçsin" diye beklediğiniz yer olmuyor. bu süredeki bir film için, bu çok büyük bir başarı. kısacası, sonraki sahneyi, gelişmeyi, karakteri merak ediyorsunuz.

    2- rocky filmlerine sinen metruk şehir, fakir halk, kenetlenme, yani demem o ki, rocky'e has yaratılan dünya aynen korunmuş. haliyle çatışmalar, karakterler arasında kalmıyor, dış dünyayla da şekilleniyor, onunla iç içe giriyor. bu sayede, doğmak üzere olan efsaneyi, geleceğe taşıyacak altyapıyı kuruyor.

    3- yönetmenlik inanılmaz. gerçekten inanılmaz. koca boks sekanslarını tek plan çekebilecek kadar yetenekli ve hazırlıklı bir yönetmen izliyoruz. bir ara sinemadaki koltukta kendimi öne attığımı fark ettim, gerçek bir maç izliyormuş gibi heyecana gark oldum.

    4- klişeler başarılı kullanılmış. neredeyse stallone'ye ait her şey var; ufak espriler, yardımlaşma-arkadaşlık, sürekli birbirine göndermeler vs... stallone'nin filmdeki ağırlığı hissedilmiş, bazı şeylere doğrudan o şekil vermiş. illa bir eleştiri gerekiyorsa, onu da burada söylemeliyim; çok fazla film izleyen insanlar, bu filmdeki her diyaloğu duymadan önce olayların gelişiminden tahmin edebilir. o kadar klişe ama bir o kadar da doğru kullanılmış seviyede.

    5- espriler naif, yerinde ve eski filmleri andıracak şekilde.

    6- eski filmlere bol bol gönderme ve hatırlatma var. hele filmin hemen başındaki youtube sahnesi sayesinde, geçmiş ile günümüz arasında çok sağlam bir bağ kuruluyor.

    7- karakterler, rocky filmlerinde olduğu gibi "nispeten derin" tasvir edilmiş. oyunculuklar çok ahım şahım değil, hatta yan rollerin ağırlığı önceki filmlere göre yetersiz bile denebilir ama karakterden istediğinizi alıyor, onlar için dertleniyor ve gerisini merak etmiyorsunuz. o yüzden de, dümdüz oynanmış sorunsuz bir oyunculuk var denebilir.

    8- filmde, zeka barındıran doğru seçimler ve yenilikler de bulunuyor. rocky ile özdeşleşen, "doğal ortamda çalışma" fikrini, klişe şekilde ele almak yerine başka bir ortam ve daha ağır şartların arasına atarak çok daha büyük bir ilerleme sağlanmış. açıkçası filmin en göz alıcı tercihlerinden biriydi. everton stadyumunun kullanılması, boksörlerin tanıtımları vs... örnek verilebilir. seyirciyi filmde tutan, şaşırtan şeyler yapılmıştı.

    9- müzikler, insanı galeyana getiriyor, kendinden geçiriyor. fakat tek bir sahne dışında eski müzikleri duyamıyoruz, onda da çok az. şahsen finalde gümbür gümbür çalmasını isterdim.

    10- ufak bir eleştiri daha sıkıştralım; kötü adam yeterince kötü değil. filmde neredeyse hiç gözükmüyor ve gerçekten de kötü bir insan değil. haliyle de son kapışmanın anlamı kalmıyor, etkisi azalıyor. ivan drogo kadar gösterilse, çok daha iyi işlenebilse, epey potansiyel barındıran, insanların söz edeceği bir kötü adam olurmuş doğrusu.

    yeni seriyi, stallone bağımlılığından kurtarmak için yapılan ama yine klişe barındıran fikir, güzel bir geleceğe yatırım örneği olmuş. zaten eninde sonunda bu noktaya varılacaktı, fakat kabul edilmesini görmek değişik bir his yarattı. rocky'siz rocky filmleri geliyor...

    rocky severler için; 9/10
    diğer insanlar için; 8/10
    boks severler için; 10/10 (dipnot: adamlar boks ile ilgili çok sayıda detay anlatmış, iç yüzünü, işleyişini göstermişler.)

    şimdi gelelim, filmle ilgili kafayı taktığım kısma; "final!"

    --- spoiler ---

    kardeşim, ben bu koca filmi, rocky'nin eğittiği çocuğun, imkansızı başardığını görmek için izledim. sonuç?

    çocuk yenildi.

    ya hu tamam, mantıklı olan bu, boks zor bir olay, anında şampiyon olamazsın vs... ama kardeşim, zaten insanlar oraya imkansızı başaran kişileri izlemeye geliyor. rocky'nin rus arkadaşı dövdüğü efsanevi filmi o seviyeye çıkaran şey, imkansızın gerçek olmasıydı.

    şimdi niye yapılmadı?

    o kadar süre izliyorsun, sonunda o hırslı, her şeyi göze alan çocuğun yenildiğini görüyorsun. ee madem yenilecekti, bunu bize niye anlatma gereği duydun? vasat olanı niye bana övüyorsun? doğuştan yetenekli, ilk maçında şampiyon olan bir çocuğu anlatmak yerine, neden başarısız olanı, "günün kazananı" gibi züğürt tesellisi ile onore etmeye çalışıyorsun?

    imkansızı verecektin bize creed. tıpkı rocky'nin baban ile berabere kalması, ivan'ı yere sermesi gibi, sen de onu alt edecektin.

    ya da başka bir yol izlenebilirdi; daha alt seviyede bir şampiyonluk ile seriye başlanabilirdi. böylece yükselişi beraber yaşardık, en tepeden başlamazdık.

    düzeltme; @protospher uyardı; ilk filmde rocky, apollo'ya puanla yenilmiş. o kadar uzun zaman geçti ki, yanlış hatırlamışım.

    hadi hepsini geçtim, seyircinin motivasyonu, hayal kırıklığı bir tarafa...

    efsanenin doğuşu diyorsunuz da, adamın istatistiği; 16-1 oldu bile. filmde gösterdiğiniz birçok boksör, efsane olacağını iddia ettiğiniz creed'den daha iyi durumda. bundan sonra 150-1 falan mı yapacaksınız? boks biraz da istatistik işidir, bunu nasıl atlarsınız?

    gerçi tahmin ediyorum, bu boksör arkadaşı, serinin ilerleyen filmlerinde, "cezaevinden çıkıp gelen büyük rakip" olarak pazarlayacaksınız. eee ama adam maçın sonunda güzel konuştu, kötü adam değil artık, onu ne yapacağız?

    sonuç olarak bu final bana hitap etmedi, filmin bütün görkemini, başarısını aldı götürdü, sıradan bir seviyeye çekti. keşke efsane, efsane bir finalden mahrum kalmasaydı...

    --- spoiler ---
  • müzikal olarak pearl jam den bir hayli farklı olan gruptur,creed tarz olarak köklerini heavy metal den alan bir gruptur,pear jam ise köklerini punk ve classic rock tan almıstır,scott stap in sesi her ne kadar eddie vedder ı andırsa da ikisinin de vokal konusunda çıkış noktası jim morrison dur,benzerlikte bunun etkisi oldukça önemli,şarkı yazımında tek düze bir grup olmaması ve sert sounduyla diğer modern rock gruplarından hep bir adım önde olmuştur.
  • vokalistlerinin çenesinde bir sorun olduğuna inandığım grup
  • geçen onca yıldan sonra tekrar bir araya gelen ve full circle isimli bir albüm yayınlayan grup. bu adamlar zamanında birçok geyiğe konu oldu, çoğumuz onları hiç sevemedik belki ancak öyle ya da böyle "amerikan mpdern rock" denen tarz altında birçok amerika'lı gruba da örnek oldular orası kesin.

    kesin olan bir başka şey ise, ayrı geçen onca yılın tüm grup üyelerine yaradığı. bir kere scott stapp isimli boyunsuzun malum burnu sağlam sürtüldü; bu sürtünme epey de işe yaramış, ne yapmış etmiş, o meşhur, hepimizin tüylerini diken diken eden "eddie vedder çakması" söyleyiş biçiminden sıyrılmış, adam gibi söyler olmuş. e böyle olunca sesi daha bir ortaya çıkmış; "herif söylüyor lan" dedirtiyor zaman zaman.

    mark tremonti ve silah arkadaşlarının durumunu zaten bilen biliyor; alter bridge isimli ultra mükemmellikteki grupla birlikte, özellikle de myles kennedy denen muhteşem vokalist ile bambaşka bir boyut açtılar amerikan rock camiasında.

    aslında bu noktada, creed'in yeni halinin ve alter bridge'in vokalistleri dışında her şeyleri aynıyken, hatta tarz olarak da aynı klasmanda takılmalarına rağmen yapı ve müzikal derinlik olarak oldukça farklı olduklarını söyleyebiliriz. "hiç mi ortak nokta yok?" dersek tremonti manyağının özgün gitarlarının her iki grubun da şahdamarı olduğu gerçeğini sayabiliriz.

    şöyle de acı bir gerçek var ki blackbird ya da ties that bind gibi muazzam rock hitlerine imza etmış alter bridge oluşumunun, bu geri dönüş yüzünden yok olması, müzik dünyası açısından büyük kayıp olacaktır. hatta benim kişisel zevklerim açısından yüzyılın müzikal felaketidir.
  • solistin her kelimesinin bu kadar mi ses olarak eddie veddera benzenir lan sorusunu sordurttugu grup. mtvnin genelde hiç komik olmayan celebrity deathmatchinde eddie adini bilmedigim creed seysini "you stole my voice" seklinde dövmüstür.
hesabın var mı? giriş yap