• internet cafelerin internet cafe olduğu yıllardaki oyunlardandı. akşam saat 11'den sonra cafe kapatılır, nevale alınır, kapı kitlenir, sabaha kadar lan üzerinden df2, quake2 maçları atılırdı, df2'nin kasabalı yeşil bir haritası, bir de karlı böyle etrafı dağlarla çevrili karlı bir haritası vardı ortada 2-3 apartman vardı çıkılabilen, herkes tek olur, sniper alır oynardık. df2 haritalarının isimlerini hatırlamıyorum ama q2 mapi tek ve gerçek q2dm1di. sabah kahvaltı sonra deniz, öğlen uyku, sonra kızlar, deniz gene cafe. o oyunlar esnasında çok efsane muhabbetler dönüyordu lakin tabi twich, cep telefonu vs yoktu, keşke bir şekilde kayıt etseymişiz.
  • ilk bilgisayarıma yüklediğim ilk oyundu. yani hayatımda bi yere yüklediğim ilk oyundu. dünya kadar haritası vardı, gerçi bi noktadan sonra kopypaste idi lakin sınırsız dünya fikri o zaman için devrimdi bana göre. on numara sniper motoru, m16lar falan, dönemine göre hoş oyundur vesselam. bi r6 değil tabi. gerisi cacıktı serinin yalnız. black hawk down dahil.
  • yeni kuşağın dalga geçeceği grafiklere sahip biricik oyunum. grafikleri muhteşem değil. aradığımda zaten grafik değil.

    küçüklük anılarıma sığınmak istediğim zamanlarda açıp oynadığım oyun.

    not: steam versiyonunda, oyun öncesi gaz veren introsu mevcut değil. terabytelarca malzeme içinde birkaç megabyte video mu fazla geldi ey steam!

    not 2: özleyenler için
  • benim için yeri bambaşka olan oyun.

    tanışıklığımız çok eskiye, daha okuma yazma bilmediğim yıllara dayanıyor. babam ve kuzenim daha ben doğmadan önce oynuyorlarmış tabi, elim mouse tutacak olgunluğa eriştiğimde ilk yaptıkları bu oyunu oynatmak olmuş.

    introdaki videodan çok korkardım, hâla bile o sesi görüntüyü duyduğumda yıllar öncesinden kalma bir ürperti büyür içimde. düşün; kendimi bildim bileli, hatırladiğım en eski hatırada bu oyun var. kendimi ve çevremi tanımaya başladığım yıllar bu oyunla geçti.

    öyle uçsuz bucaksız haritaları vardı ki saatlerce koşup kaybolduğumu hatırlarım. öyle korkutucu müzikleri ve atmosferi vardı ki ilk silah sesinde ağladığimı hatırlarım.

    ilerleyen yıllarda oyunda duyduğum diyalogları ezberleyip çevremde ingilizce bilen insanlara çevirtiyordum neler döndüğünü anlamak için, altyazı yoktu hatırladığım kadarıyla.

    aradan geçen onca yıla rağmen cd'sini hâla özenle saklarım. babamdan, kuzenimden kalan en büyük yadigâr budur manevi olarak. bir gün çocuğum olduğunda ona oynatırım belki.
  • 2000 yılında ilk bilgisayarım alındığında amerikan emperyalizminin çok büyük düşmanı olan dayım tarafından bana hediye edilen oyun. al bu oyun çok iyi demişti 12 yaşındaki bana. o da bilmiyordu delta force'un ne demek olduğunu muhtemelen ama sayesinde o yaşta amerikan emperyalizminin bir askeri oldum. pun intended. türkçe yazmak yerine ingilizce pun intended yazıyorum çünkü amerikan emperyalizminin askeriyim.

    need for speed porsche unleashed ve fifa 2000 ile ilk sahip olduğum üç bilgisayar oyunundan biridir. nostaljisi canlandı bir anda, geçmişe gittim. sonra geldim çünkü işler var, mesai var.
  • hiçbir şey anlamadan kör olma pahasına yarım saat oynayıp sıkıntıdan kapattığımı hatırlıyorum bu oyunu.

    olm nostalji iyi güzel de, o zaman da çekilmiyordu bunun grafikleri cidden bak.
  • devasa büyük bir alanda kilometrelerce yürüdüğümü hatırlarım. görevlerin, savaşın ve haritaların gerçekçiliği konusunda rainbow six ile birlikte fps'ciler için yeni bir soluk olmuştu.

    bir de sniper'la 3 kilometre ötedeki adama bile nişan alabilirdiniz ama rüzgar, mesafe vb gibi şeylerden dolayı vurmak imkansızdı.
  • ortaokulda falandım herhalde. benim pcdeki tek oyun buydu. nereden yükledi, kim yükledi bilmiyorum. sabah akşam oynardım amk aşırı zevkli bir oyundu. zordu ama...
  • senelerdir ücretsiz ve zevkle cümle gavur arkadaşlarla huşu içerisinde oynadığımız, birbirimizi alnımızın çatından vurmacılık oyunu. yıl bu yıl oldu hala da severek ölür ve öldürürüz.
hesabın var mı? giriş yap