• (demographic transition)

    yuksek dogurganlik ve yuksek olum oranlarinin hukum surdugu bir durumdan, dogumlarin bilincli olarak kontrol edildigi ve olum oranlarinin dusmus oldugu yeni bir duruma gecis sureci...

    turkiye'de demografik gecis sureci neredeyse tamamlanmak uzeredir. dogum oranlari son 25 yılda cok hizli bir bicimde dusmus ve hizli nufus artisi donemi artık geride kalmistir. su anda gozlenen yıillik yuzde 1.4 civarindaki nufus artis hizi, 25 yil icinde yuzde 0.8'e 2050 yilina dogru da sifira inecektir. 21. yy ın ortalarinda turkiye cumhuriyeti nufusunun 95 milyon kisi civarinda sabitlesmesi beklenmektedir. yani 100 milyonluk turkiye ruyasi muhtemelen hicbir zaman gerceklesmeyecektir. 2050 yilindan sonra turkiye nufusunun bir azalma egilimine girmesi bile mumkundur.

    kaynak: türkiye'nin fırsat penceresi. demografik dönüşüm ve izdüşümleri, tüsiad yayınları
  • insan toplumlarında, yüksek doğum-ölüm oranlarının belli aşamalardan geçerek, düşük doğum-ölüm oranları haline gelmesi sürecidir.
  • 3 asamadan meydana gelen bir surectir.
    yuksek dogurganlik- yuksek olum
    yuksek dogurganlik- dusuk olum
    dusuk dogurganlik - dusuk olum

    ilk asama modernlesme oncesi toplumlarda gorulen yuksek dogurganlik- yuksek olum asamasidir. bu asama tarim toplumlarinda goruldugu icin dogurganlik onemli bir olaydir. lakin tarlaya eleman lazimdir. surekli dogurulur. ve yine modernlesmemis tarim toplumlarinda goruldugu icin cocuk olumleri en yuksek seviyededir.. buna etken olarak, yeterli dogum kontrol bilincinin olmamasi, egitim seviyesinin dusuklugu, altyapi eksikligi, hijyen bilinci eksikligi, tip biliminin yeterince gelismemisligi gosterilebilir. ayrica, bu donemlerdeki cocuk olumlerinin cok buyuk bir kisminin yiyecek zehirlenmesinden gerceklestigi belirtilmektedir.

    ikinci asama ise yuksek dogurganlik - dusuk olum asamasidir. bu asama modernlesme surecine girmis toplumlarda yogun olarak gozlemlenebilir. yasam seviyesinin yukselmesi, goreceli olarak okullasma, alt yapinin goreceli olarak iyilesmesi, hijyen bilincinin artmasi gibi etkenler sayesinde olum oranlari asagiya cekilmeye baslanir. ancak halen dogum kontrol bilinci tam gelismemis durumdadir ve halen yapilan her dogum birer is gucu olarak dusunulur. bu sebeple dogurganlik yuksek seviyede devam eder. bununla birlikte soz konusu toplum nufus patlamasi yapar..

    ucuncu asama dusuk dogurganlik- dusuk olum asamasidir. bu asama sanayilesme ile birlikte tam anlamiyla gozle gorulur bir hal alir. halihazirda azalmis olan cocuk olum oranlarina orta yas olum oranlarinin azalmasi da eklenir. bunun sebebi de sehirlesmenin, alt yapinin, okullasmanin, hijyen bilincinin toplumsallasmasidir denilebilir. ayrica saglik sisteminin gelismesi de buyuk onem tasimaktadir. dogurganligin dusmesinde ise dogum kontrol bilincinin artmasi ve sehirlesmenin etkisi buyuktur. nitekim, artan okul masraflari, buyuk aileden kucuk aileye donusum, ebeveynlerin calisma disi zamanlarinin daha da azalmasi gibi etkenler cocuk dogurma istegini azaltir. bu surec sonucunda toplum yaslanmaya baslar..

    yukarida yazili bulunan surec hemen hemen tum sanayilesmis toplumlarda gorulmektedir.

    ulkemiz ise halen ikinci surec icerisinde bulunmaktadir*. tarim reformlarinin basariya ulasmasi, sanayilesmenin tamamlanmasi ve de buna bagli olarak sehirlesmenin saglikli bir sekilde tamamlanmasi ile birlikte turkiye de ayni surec dogrultusunda ucuncu asamaya gececektir ve hesaplamalara gore 2050 li yillarda yasli toplum * olacaktir. ancak objektif bakildiginda bu surecin tamamlanmasinin yaklasik 100 yil alacagi asikardir.

    o zamana gelindiginde dertler tasalar farklilasacak, bu sefer cocuklarla degil yaslilarla ugrasilmaya baslanacaktir. televizyon kanallarinda cocuk bezi reklamlari yerine, yaslilara yonelik hayat sigortasi reklamlarini, gazetelerde cocuk olumlerini degil yasli olumlerini, universitelerde anaokul ogretmenligi,v.b bolumleri degil yasli bakim, sosyal bakim bolumlerini gormeye baslayacagizdir. hayatimizin merkezine cocuklar degil yaslilar girecek, ekonomi onlara yonelecek, piyasa onlarsiz yapamayacaktir. ayrica o zaman geldiginde ulasim araclarinda yer verme olayi daha da fazlalasacak, hayat daha da yavaslayacaktir. bankada, supermarkette, pazarda, tupcude beklenilen zaman artacaktir. iyisi ya da kotusu yoktur.. basa gelmesi kacinilmaz bir olaydir. demografik degisim sureci ile birlikte kacinilmaz bu durum cok daha rahat analiz edilebilmketedir, sadece bu ise yarar..
    bu sebeple, simdiden gozleri acip dikkatle icin bulunulan sureci iyi okumak herkes icin faydali olacaktir.
  • iktisat tarihinde nufus hareketliginin aciklanmasi icin gelistirilen ve kullanilan teoridir.

    ozetlemek gerekirse, bu teoriye gore tarihsel olarak nufus hareketliligi dort temel asamadan gecmektedir:

    ilk asama yuksek dogum ve olum oranlarini sayesinde nufusun sabit kalmasidir.
    ikinci asama olum oranlarinda dususu ve halen yuksek olan dogum oranlari sayesinde nufusun artmasi donemidir.
    ucuncu asamada dogum oranlarinda dususu sebebiyle nufus artisinin azalmasi meydana gelir.
    son asamada ise duragan bir nufus olusmaktadir.
  • doğum ve ölüm oranlarındaki yüksek ve istikrarsız düzeylerden düşük ve göreli olarak istikrarlı düzeylere doğru gerçekleşen ve 3 aşamadan oluştuğu kabul edilen uzun süreli bir dönüşüm sürecidir. aynı zamanda bir modernleşme süreci deneyimidir. demografik geçiş kuramı, nüfus alanında evrensellik iddaası olan nadir kuramlardan biridir ancak sonradan epeyce eleştirilen bir kuram olmuştur bunun sebebi yalnızca doğal nüfus artışına odaklı ve doğum/ölüm dışındaki eğilimleri hesaba katmayan bir kuram olmasıdır. kendi fikrimce de eksiklikleri mevcuttur.
  • şehirleşme ile tüm ailelerin bir veya iki çocuğa düşmesi ile yaşanır. ülkemizde ebeveyni veya bir üst nesili, dedeleri vs.leri köyde doğmuş herkes annem babam 6 kardeşmiş (4-8 arası genelde), biz iki kardeşiz derler. bu iki kardeşin de toplam 3 çocuğu ya olur ya olmaz. bu geçiş, batıda endüstrileşme ve şehirleşme en az 100-150 yıla yayılmışken, türkiye g. kore gibi ülkelerde 40-50 yılda bir iki nesile sığması nedeniyle çok sert olmuştur. çin'de devlet kontrolü ve dayatması ile böyle olmuş, hatta ileri gitmiş, hindistan'da ise şehirleşen nüfusta aynen yaşanmaktadır. bu nedenle aslında önümüzdeki 50-75 yıla baktığımızda dünyanın kontrol dışı ve kaçınılmaz bir ekolojik felakate sürükleyecek bir nüfus artışı sorunu görünmemektedir. tüm dünyada tarım için nüfusun maksimum %10 civarı yeterli, onda da makinalar şu anda zaten etkin, kalan nüfus şehirlerde, iş bulabilirlerse hizmet sektöründe çalışacak. bir eve 4 çocuk, onların bakımı, eğitimi ve istihdamı diye bir şey mümkün değil. yani bu da aslında şehirli insan toplumlarınıın nüfusu temelde, ekonomisinden gelen bir ekolojik dengeye tâbi, kendi kendine bir düzene oturuyor demek oluyor. şehirli insanın bir, bilemedin ikiden fazla çocuk yapması da bir tür sosyal çılgınlık olarak görülüyor. sosyolojik bir trend olarak da insanlar neden evlenmeleri ve çocuk yapmak zorunda olduklarını sorguluyorlar.

    şu anda bile aslında birkaç nesil öncesinde 60-80 yaşları arası yaşanan ölümlerin yaşanmaması, yani ortalama ömrün uzaması ile nüfus artıyor. çok insan doğduğu için değil ölüm oranları azaldığı ve ölümler ileriki yıllara ertelendiği için. günümüzde hindistan çin ve güneydoğu asyada artık bir nüfus patlaması beklenmiyor. nüfusları dengeye oturdu.
    bir tek afrika 21.yy ortalarında bugünkü nüfusunu katlayacak (nijerya vs.) diye düşünülüyor, onlar da aslında bazı diğer dünya ülkeleri gibi keskin bir demografik geçiş yaşarlarsa tahmin edilenden erken bir zamanda dünya nüfusunun artık artmadığı, dengede kaldığı veya azaldığı zamanları kendi ömürlerimizde görebiliriz.
  • demokrafik geçiş meçiş olmaz dünyada batı ülkelerinde evet doğurganlık azalıyor ancak doğuda ve güney yarım küredeki insanlar batının boşluğunu o kadar güzel dolduruyor ve 2 senede bir çocuk yapıyorlar ki, bu hızla dünya 40-50 yıla kalmaz, küresel ısınma ve tarım alanlarının da çölleşmesi ve içecek su imkanlarının azalması ile büyük bir açlık ve kavimler göçüyle karşılaşacak ve üstelik dünyadaki nüfusun büyük çoğunluğu eğitimsiz insanlar olacak.... durum kötü yani, öyle atmasyon 'nüfus oturur moturur' gibi tezlerle umut duyulamayacak kadar kötü...
  • güney yarım kürede şehirleşme ve endüstriyel tarım dünyanın geri kalanında olduğu gibi kadın başına doğum sayısını nüfusun ancak dengede kalacağı sayılara düşürmüştür. mesela nüfusun azalmaması için gereken 2.1 rakamını akılda tutarsak bu arjantin'de bunun kıl payı üstündedir (2.26), brezilya da ise 1.89. hindistan bangladeş gibi ilk akla gelecek ülkeleri zaten önceki entryde açıkladık. fakir ülkelerin nüfusunun çılgın gibi arttığı ve artmaya devam edeceği zihnimizde mevcut ama doğru olmayan bir izlenim. o fakir gecekondu mahalleleri ile aklımızdaki brezilyanın sorunu nüfusun 2040larda azalmaya başlayacak olması.
    https://worldpopulationreview.com/…razil-population
  • fransızların türklerden daha fazla çocuk yapması başlığında hayret ve üzüntü duyguları içinde bu konu gündeme gelmiş durumda. ona dair yazıyorum.

    çin zaten planlama (zorla) ile yaptı, şimdi u dönüşü peşinde ama tek, en fazla iki çocuklu aileye niyeti olana teşvikle izinle apartman dairesinde büyük aile kur diyemezsiniz. hindistan'da bile böyle bir düşüş (yetişkin kadın başına doğum sayısı ) var. gelişmekte olan ülkelerdeki nüfus patlaması hikayesi bitti. insanlık tarihinde çok kısa bir süre olan 18. - 20. yy boyunca katlanarak artan nüfus yerine sabit, azalan nüfus ve yaşlıların çoğunluk, gençlerin istisna olduğu bir dünya 21. yy ortasından sonraki yüzyılları belirleyecek. şu anda en geri bölge olduğu için bu trendi 50 yıl geriden takip eden afrika dışında nüfusu artacak ülke yok.

    kimse şehirli ve çalışması beklenen bir kadına ve kocasına 3 çocuk yetiştir, besle büyüt, okut topluma yararlı en azından zararsız meslek sahibi yap diyemez. insanların evlenmemeyi veya evlenseler bile çocuk yapmamayı tercih ettikleri ve edecekleri bu gelecekte aile başına ortalama bir çocuk bile modern bir toplumda ancak yakalanabilir. fransadki mağripler de en geç bir nesil sonra duracaklardır. oradaki 2070 de çoğunluk araplar falan hikaye. türkiyede de kürtler çoğunluk olacak deniyordu, şehirleşen kürtlerin bu demografik geçiş açısından türklerden farkı yok. kimse birinci nesil (köyden kente göçmen) şehirli kalabalık kürt aileleri örnek vermesin, onların çocuklarına bakın. şimdi kürtler suriyeliler çok çocuk yapıyor diye kızıyorlar, aynısı da ülkemizde kalırlarsa suriyelileri bekliyor.

    insanlık nüfus piramitinin silindir şekilli olması (sabit, çoğunluğu yaşlı nüfus) ile bence başa çıkabilir, otomasyon vs. zaten aktif fiziki iş gücüne ihtiyacı azaltıyor. ancak azalan nüfus karşısında iş gücü ve sosyal güvenlik çaresi mevcut model içinde bulunamazsa insanlara yeni bir toplumsal ekonomik model içinde çok daha ferah ve eşitlikçi şekilde imkanlar sağlanması lazım. insanların bastırılabilir üreme dürtüsünden daha çok toplumun kendini yeniden üretmek için ölenlerin yerine insan koyması lazım. bu da aileleri sırf çocuk yetiştiyor diye bile toplum olarak desteklemekten geçiyor.
hesabın var mı? giriş yap