• sosyal psikolog fritz heider, tutum değişimiyle ilgili olarak tutarlılık kavramı çerçevesinde çalışmış ve kendisinden sonraki birçok kurama ilham kaynağı olmuştur. heider, bir olaya yönelik tutumun, olaya neden olan kişiye yönelik tutumu değiştirebileceğini ve bir olaya ya da kişiye yönelik tutum benzer olduğunda da, olayın kişiye kolaylıkla atfedileceğini belirtir. kuramına göre kişinin tutumu kişide denge durumu uyandırmalıdır aksi takdirde kişi bir dengesizlik durumu yaşar ve bu durum onun için rahatsızlık vericidir.

    heider kuramını açıklamak için bir kişinin (a), diğer bir kişiye (b) ve bir tutum nesnesine (c) (ki bu nesne bir olay, durum, nesne, fikir vb. olabilir) olan ilişkisini incelemiştir. bu ilişki olumlu ya da olumsuz olabilir; hoşlanma, sevme, değer verme, saygı duyma, onaylama ya da bunların tam tersi olabilir. örneğin, a b’yi seviyor, beğeniyor, değer veriyor olabilir ya da b, a için pozitif anlam ifade ediyor olabilir. bunların tersi durumlar da söz konusudur ve tutumlar kişide denge ya da dengesizlik durumu yaratmaktadır. heider bu denge durumlarını açıklamak için üçlü birimler oluşturur (1946, 1958). eğer birimlerin üçü de olumlu tutuma sahipse ya da iki olumsuz bir olumlu tutum varsa ilişkide denge vardır. eğer iki olumlu bir olumsuz tutum varsa ya da tutumların üçü de olumsuzsa bu durum bir dengesizlik yaratır ve kişi rahatsız olur. şimdi bunları daha iyi anlaşılması için tek tek inceleyelim.

    a’nin ve b’nin birer kişi, c’nin de tutum nesnesi olduğunu belirtmiştik. a’nın b’yi sevdiği, b’nin c nesnesini sevdiği bir durumda, a da c nesnesini seviyorsa dengeli bir durum oluşacaktır. diyelim ki c sigara içmek olsun:

    a, b’yi seviyor, b sigara içiyor, a da sigara içiyorsa bir dengesizlik durumu yoktur ve rahatsızlık yaratmayacaktır. a, b’yi seviyor, b sigarayı sevmiyor, a da sigarayı sevmiyorsa yani yukarıda belirttiğimiz gibi iki olumsuz bir olumlu tutum varsa yine bir denge durumu söz konusudur. a, b’yi sevmiyor, b sigara içiyor, a sigarayı da sevmiyorsa a kişisi sevmediği kişi sevmediği bir eylemi gerçekleştirdiği için olumsuz atfettiği tutumla ilgili bir dengesizlik yaşamayacaktır. a, b’yi sevmiyor, b sigara sevmiyor ancak a sigara içiyorsa yine bir dengesizlik durumu yaşanmayacaktır.

    ancak yaşamımızda her an dengeli durumlar söz konusu değildir, biz sıklıkla tutumlarımız yüzünden dengesiz durumlar da yaşarız. şöyle ki;

    a, b’yi seviyor, b sigara içiyor, a da sigara sevmiyorsa a bir dengesizlik durumu yaşayacak, sevdiği bir kişinin sevmediği bir eylemi yapması onu rahatsız edecektir. a, b’yi seviyor, b sigara sevmiyor, a da sigara içiyorsa yine dengesiz durum oluşacaktır çünkü sevdiği bir insan sevdiği bir eylemden hoşlanmıyordur. a, b’yi sevmiyor, b, sigara içiyor, a da sigara içiyorsa yine bir dengesizlik durumu söz konusudur. ya da a, b’yi sevmiyor, b sigara içmiyor, a da sigara içmiyorsa yine bir dengesizlik oluşacaktır.

    son iki durumda dengesizlik yaşanması sizi şaşırtabilir. iki durumda da kişinin sevmediği bir insanın sevdiği bir şeyi sevmesi ya da sevmediği bir şeyi sevmemesi kişide hoşnutsuzluk yaratır.

    sigara yerine ırkçılık örneği verelim. a, b’yi sevmiyor, b ırkçı ve a da ırkçıysa ikisi birbirini sevmediği için olumlu tutuma sahip oldukları nesneyle ilgili rahatsızlık hissederler. yine aynı şekilde a, b’yi sevmiyor, b ırkçılığa karşı ve a da ırkçılığa karşıysa, üç olumsuz tutum yine bir dengesizlik yaratacaktır. insanlar sevilmeyen bir insanın kötü bir fikre sahip olmasını beklerler, kendilerinin hayran olduğu bir fikre sahip olduğunu fark ederlerse o insan aslında kişinin sevmediği bir insan olmamalıdır, kişi bu durumda bir dengesizlik hisseder. hissedilen bu rahatsızlık durumu, dengesiz ilişkiyi dengeli hâle getirmek için bireyi güdüleyecektir. bu rahatsızlık durumunun giderilmesi de tutum değişimiyle olacaktır. a kişisi ya b kişisiyle ilgili ya da c nesnesi ya da eylemiyle ilgili tutumunu değiştirecektir ki dengeli duruma ulaşsın.

    denge kuramına göre, rahatsızlık yaratan dengesizlik durumunu düzeltmek için kişi harekete geçecektir ve bu noktada en az çaba ilkesini uygular. insanlar dengesiz durumdan dengeli duruma geçmeye çalışırken olabildiğince az tutum değiştirme eğilimindedirler. a, b’yi sevmiyorsa aynı zamanda hem a hem de b sigarayı sevmiyorsa a’nın dengeye ulaşmak için değiştireceği tutum kendisi için en kolay olan olacaktır, ya b’ye olan tutumunu ya sigaraya yani c’ye olan tutumunu değiştirecektir.

    yani sonuç olarak, denge kuramına göre, kişinin tutumu kişide denge yaratmalıdır. aksi takdirde tutum rahatsızlık verici olur.
  • bu kuramda birçok eksiklik var fakat dönemi itibarıyla kendisinden sonraki kuramlara temel oluşturması açısından oldukça önemli bir kuram. eksikliklere bakacak olursak:

    1) heider’ın dengesiz durumları dengeliye çevirme konusundaki çözümleri ilişkileri kendi içinde ayrıştırmayı ya da derecelendirmeyi içermemektedir. bu durumlar ya negatifti ya da pozitifti, bir ara nokta yoktu. örneğin, nötr ilişkiler yoktu. modele göre, tüm ilişkiler ya olumlu ya da olumsuzdur.

    2) tutum değişikliği ya gerçekleşecektir ya gerçekleşmeyecektir; başka bir olasılık bulunmaz.

    3) model, belirli bir zamanda sadece bir ilişki üçlüsünü açıklayabilmektedir; dolayısıyla karmaşık ilişki ağlarına dair bir açıklama getiremez. hayatımızda çoğu ilişkimiz bir ilişkiler ağı içerisinde yer alır. örneğin, ahmet- mehmet- sigara üçlüsü arasındaki ilişki büyük bir olasılıkla bir sosyal ağ içinde yer alacaktır. bu karmaşık sosyal ağ olgusu heider’ın modelinde göz ardı edilmiştir, konu sadece basit bir üçgene indirgenmiştir. bu üçlü ilişkilerin kendi içinde incelenmesinin/sosyal ağların göz ardı edilmesinin getireceği en önemli mahsur; diğer insanların destekleri ya da üretecekleri engeller bu üçlü arasındaki ilişkilerin alacağı yön üzerinde bir tesire sahip olabilir ama heider’ın teorisinde bunlara yer yoktur.

    4) modelde, her üçlüde sadece bir öğede tutum değişimi gerçekleşebilir. yani en az çaba ilkesi doğrultusunda kişinin bu üçlü içindeki tutumlarından sadece birinin değişmesi öngörülmektedir.

    5) tutumların gücü ya da düzeyi için bir açıklama yer almaz. tutumlar ya pozitifler ya negatifler. güçlerine dair bir belirleme yapmak için bir derecelendirme/rakamsallaştırma şansı da yoktur. oysa bir tutum kuramından tutumların gücüne dair birtakım öngörülerde bulunma şansını sunmasını da bekleyebilirdik ama heider’ın kuramında bu yoktur.

    6) model, dengenin nasıl sağlanabileceği açıklamaz. sadece ‘en az çaba ilkesi’nden söz edilir. bunun ötesinde bir ipucu ya da araç sunulmaz. kişilerarası ilişki dinamiklerine dair birtakım kavramlar olsaydı daha net bir resimle karşı karşıya olurduk.
  • denge kuramı (balance theory), fritz heider tarafından ortaya konulan ve insanların kararları psikolojik dengeye ulaşma yönünde alacağını ve tutarlılığı sağlamaya çalışma eğiliminde olduğunu anlatan tutum değişikliğine ilişkin psikoloji kuramıdır. bilişsel tutarlılık güdüsünü psikolojik dengeye doğru bir dürtü olarak kavramsallaştırır. tutarlılık güdüsü, kişinin değerlerini ve inançlarını zaman içinde sürdürme dürtüsüdür.

    buna göre, iki insan arasında denge sağlanabilmesi için iki kişinin de birbirini sevmesi ya da sevmemesi gereklidir. iki kişinin bir nesne, düşünce ve olay ile ilişkisinde de üç olumlu ya da iki olumsuz ve bir olumlu duygu gereklidir.
    ilk kişi p, ikinci kişi o ve nesne/düşünce/olay x olarak simgelenirse duygular da + ya da - olarak gösterilebilir: pox denge modeli

    aşağıdaki durumlar bu üçgende dengeli hallerdir:
    - birbiri hakkında olumlu düşünen kişiler, bir nesneye/düşünceye/olaya karşı da aynı şekilde olumlu düşünür (toplamda üç pozitif)
    - birbiri hakkında olumlu düşünen kişiler, bir nesneye/düşünceye/olaya karşı da aynı şekilde olumsuz düşünür (toplamda bir pozitif ve iki negatif)
    - birbiri hakkında olumsuz düşünen kişiler, bir nesneye/düşünceye/olaya karşı ilk kişi olumlu, ikinci kişi olumsuz şekilde zıt düşünür (toplamda bir pozitif ve iki negatif)
    - birbiri hakkında olumsuz düşünen kişiler, bir nesneye/düşünceye/olaya karşı ilk kişi olumsuz, ikinci kişi olumlu şekilde zıt düşünür (toplamda bir pozitif ve iki negatif)
    bunlar dışında kalan durumlar dengesizdir ve bilişsel uyumsuzluk yaratır.

    diğer yönden düşünüldüğünde ise aynı nesneye/düşünceye/olaya karşı benzer tutum sergileyen insanların birbirine karşı olumlu hisler beslemesini açıklar. aynı nesneye/düşünceye/olaya karşı zıt tutum sergileyen insanlar ise birbirine karşı olumsuz hisler besleyecektir. (bkz: düşmanımın düşmanı dostumdur)

    buradan yola çıkılarak fritz heider'in fikirleri daha sonra sosyal denge teorisine ve sosyal ağ analizine genişletilmiştir. bunda da öncekine benzer şekilde belirli bir grup aidiyetine sahip olan kişiler görüşlerini sevdikleri ve sevmedikleri gruplara göre ortalamada denge kuracak şekilde oluşturmakta ya da değiştirmektedir. grupların oluşumu da benzer beğeniler ve zıt düşünceler ölçüsünde şekillenecektir. sosyal dengeleri sağlayan bu süreçler zaman içinde döngüsel olarak tekrar edilecektir.

    fritz heider'in kuramına en büyük eleştiri ise fazla analitik olması, farklı duyguları, güçlü ve zayıf ilişkileri yalnız pozitif ve negatif olarak iki sınıfa kategorize ederek inceleyen indirgemeci yaklaşımıdır.

    bunun yanında modern sosyal ağ analizinde kullanılan sosyogram gibi modellerin gelişimi için başlangıç noktası olması nedeniyle önemli bir kuramdır.

    kaynak:
    https://en.m.wikipedia.org/wiki/balance_theory
    https://en.m.wikipedia.org/…i/social_balance_theory
    https://en.m.wikipedia.org/wiki/sociogram
  • sözlükte olmamasına şaşırdığım fritz heider 'in kişi tutumlarına yönelik olan kuramı.bu kuram özellikle kişilerarası algı çerçevesinde gelişmiştir.heider bu kuramda bir kişinin(k) , bir diğer kişi (d) ve bir tutum objesi (o) arasındaki ilişkileri incelemiştir.bu incelemede durum söz konusu olan kişinin görüş acısından ele alınmıştır.
    heider bu 3 durum arasında 2 tür ilişki önermiştir:
    a)sevme-sevmeme ilişkisi
    b)birlikte olma(ait olma) - olmama ilişkisi.
    her iki ilişkide olumlu (+) ya da olumsuz (-) olabilir. ancaaaaak

    k-d-o üçgeninde her 3 ilişkide k'ya göre olumluysa ya da ilişkilerin 2'si olumsuz 1'i olumluysa k'nın zihninde denge durumu vardır. amaaa
    2 ilişki olumlu 1'i olumsuz ya da 3'ü de olumsuz ise k denge durumunda değildir ve bu kişiye rahatsızlık verir. kişi bu durumdan kurtulmak ister.kurtulmak içinse d'ye veya o'ya olan tutumunu değiştirmek durumundadır.

    örneklerle açıklamak gerekirse ahmet arkadaşı mehmet'i çok sevmektedir (+iliski ) ve ahmet yalandan nefret eder (- ilişki). ahmet mehmet'in yalan söylediğini öğrenir (+ aidiyet ilişkisi).bu durum ahmet için dengesiz bir durum oluşturur ve ahmet bu rahatsız edici durumdan çıkmak için ya mehmet ile ilgili olan olumlu tutumunu terk edip mehmet'i sevmeyecek ya da yalan ile ilgili olumsuz tutumunu değiştirip kendini yalanın kötü bir şey olmadığına inandırmaya çalışacaktır.boylelikle kişinin tutumu değişmiş olacaktır.

    3 olumsuz neden rahatsızlık yaratıyor sorusuna gelirsek de yine örnekden gidersek ahmet ali'yi hiç sevmiyor ve ahmet komünizme karşıdır. ali de komünizme karşıdır ve ahmet bunu öğrendiğinde ahmet için dengesizlik oluşur çünkü sevmediği kişiden beklentisi kötü bir fikre sahip olmasıdır ancak eğer böyle kendi için iyi bir fikire sahipse o kadar da kötü biri olamaz ve ahmet burada dengesiz bir durumla karşılaşacak ve ali hakkında tutumunu değiştirmeye doğru bir baskı hissedecektir.

    bu kuram eksikleri olmasına rağmen önemli bir kuramdır. kaynak için: dünden bugüne insan ve insanlar / prof. dr. çiğdem kâğıtcıbaşı
  • pareto'nun léon walras'ın denge teorisinden etkilenerek ortaya çıkardığı kuram. pareto'nun kullandığı denge modeli dinamik bir yapıya sahip, ne dünyanın statik olduğunu ne de statükonun iyi olduğunu ima ediyor. diyor ki tüm dengeler değişir, zira hiçbir sistem boşlukta var olmaz.bu yüzden sistemin unsurlarının iç düzeni, onun karşılıklı bağımlı bazı bileşenleri dış olaylardan etkilendiğinde değişir.
hesabın var mı? giriş yap