• "dindar" değil "dinci" olarak değiştirilmesi gereken başlık içeriği.
  • (bkz: helal para)
  • (bkz: anal fisting)
  • bir şeyi yalnızca "iyi" olduğu için yapmaktır.
    sevap-günah bağlamında değil de iyi-kötü bağlamında hareket edebilmek büyük mesele.
    kant etiğinde "öyle bir davran ki eyleminin maksimi bütün eylemlere ortak bir ilke olsun." düşüncesi varıdır ve eylemlerin sonucu fayda gözetelerek yapılmadığı takdirde ahlaki sayılabilir. sevap diye iyilik yapmak ile iyilik için iyilik yapmak birbirinden farklı şeyler.
  • henüz dünyevi zevklerden benden daha az faydalanan bir dindar ile tanışmadığım için hakkında yorum yapamayacağım durum. hatta benden daha fazla faydalandıkları da bir gerçek.
  • insanın sadece 3-5 saniye nefs yükü sırtından geçici olarak alınsa bu tecrübenin sonucunda çok rahat bir biçimde "tüm bildiklerim yalan suretlerden ibaretmiş" derdi. eş ve dostlarıda onu büyülenmişlik ile temkinini kaybetmişlikle suçlarladı.

    tasavvuf pratiğinde gaye nefsin durmadan her şeye acele ile önden koşması sebebi ile bilinç tıkanıklığına yol açan aritmisini standart bir seviye düşürerek olması gereken sağlıklı nabzı yakalayıp kalb görüşüne açılabilmektir. bu kalb görüşü açıldığında insan artık doğrudan kainata bağlanır. kainata bağlanmış bir işleyişce alınan tad ile sadece maddi unsurlara bağlı tetiklenmenin sonucu alınan zevk kıyaslanamaz.

    öldüğümüzde de aynısı başımıza gelecek. nefsimiz ölümü tadıp büyük dip gürültüsünden kurtarıldığımızda bu keskin görüşe anında sahip olacağız. aslında çok çok iyi bildiğimiz yakını olduğumuz bir hakikati nasıl olupda dalıp unuttuğumuza yanıp duracağız. ateşimizin körüğüde bundan ibaret olacak.

    insanın vücut bedeni bir cihaz misalidir, dünyadaki unsurların bileşimi ile çalışır. ona neyi hangi ölçüde vereceğini, nasıl çalıştırılacağını, hangi etkiye ne tepkiler vereceği, alınan tepkilerin gerçek mi, fantezi mi olduğunu bilmek ve tüm bunları ısınma yapmayacak bir seviyede tutup hemen asli vazifeye geçilmesi gereklidir. asli vazife ise derin düşünme yani tefekkürdür. tefekkür sonucu ortaya çıkanları zararlılarından ayıklayıp eyleme, işleyişe, dolaşıma aldırmaktır. yani hakikati yerine yöneltmek, fantezi olarak insanların oyunlarına, heveslerine, kirli emellerine alet ettiklerini, hakkın varlık üstündeki istasyonlarına teslim etmesidir. hakk istasyonuna ulaşmış bir tohum, batılı kendisine karargah kılmışların kışlasını çökertir, silahlarını işlemez kılar, planlarını ters yüz eder.

    insan kalbi dünyadaki suretlerin gerçek hallerini, durumlarını nereden yansımakta olduğunu bilen külli akla bağlıdır. ancak herkes cüzzi akla yoğunlaştığı için kalbteki hakikat noktasının etrafı, bilinçaltının tortuları, parazitleri ile örtülmüştür. bu tortular ve parazitler ibadet pratikleri ile çözünmeye başlarsa eğer, o kişinin alacağı tadı, kokuyu, hissiyatı ve demi dünyaca servetler ortaya dökülse alınamaz. tüm bunların yanında o kişi bu zevkleri hem dünyada hemde ahirette alır. rütbeleri ondan asla geri alınmaz.

    şimdi düşün, ya kendini işe yaramazların silsilesine katıp "ye, iç, çalış yat " bunaltıcı içtimaları ile durmadan alçaklarda sürüneceksin, ya da ana komuta merkezinin eşsiz bir neferi olarak hakikat bilgisi işleyerek batılı çatırdatacaksın.
  • rimming.şaka şaka eş dostla hatunla güzel bir akşam içip eğlenip kafaları gıcır hale getirmeyi,eve yürürken şarkılar söyleyip eğlenmeyi asla yapamazlar.asla yakın kız arkadaşları olmaz.dinin korkusu olmadan asla özgürce içlerinden geldiği gibi yaşayamazlar.ve tabiki rimming.:) gerçi dindarlar değil de dinciler bunu bizden iyi yapıyor be.
  • bizim için de tadın guzum. gücenmece yok.
  • dindarlar neyin tadını alır alamaz bilemem. kişiye göre değişen şeylerdir muhtemelen. lakin, içimde tutamadığım, değinmekte yarar gördüğüm bir konu var. o da; toplumun her kesiminde, sınıfında baş gösteren şımarıklık. herkesin kendini ve kendi grubunu, içi bomboş olan argümanlar sunarak, diğerlerinden daha üstün görme çabası. çok canımız yanacak, çoook. hak ediyor muyuz? kesinlikle. ee o zaman yanalım anasını satıyım.
hesabın var mı? giriş yap