• almanya,italya ve ingiltere'ye gıcık olunacak pek çok sıfat bulan türklerin (ingilizler-soğuk,italyanlar ve almanlar-faşist/sanki faşizme karşı net bir duruşumuz var ülke olarak) zaten yıllardır dünya kupasında sergilediği performansa bakmaksızın sempati duyduğu takımlar vardır.brezilya,arjantin ve hollanda gönüllerimizin şampiyonudur herzaman.ayrıca ispanya'ya da pek kanımız ısınır nedense...yine de bu ülkeler arasında brezilya bambaşkadır... elbette ki oynadıkları ofansif futbolun bunda etkisi büyük.ancak futbola olan tutkuları,taraftarının coşkusu,oyuncularının asla sadece futbol oynamamaları futbolla coşan bünyelerde hayranlık etkisi yaratmaktadır ve bu etki 4 yılda bir had safhaya ulaşıp ''ulen ronaldinho istese veririm ha...'',''kaka'ya domalmayan top olsun olm...'' (bkz: ne dedim ben simdi) şeklinde tezahür etmektedir.
  • bir türk için, aşağıdakileri unutmaktan kaynaklanabilir:

    (bkz: 3 haziran 2002 turkiye brezilya maci)
    (bkz: 26 haziran 2002 turkiye brezilya maci)
    (bkz: #1331382)
    (bkz: rivaldo dan dansözlük dersleri)
  • 3 haziran 2002 türkiye maçında ronaldinho'nun yaptığı adilikten, 14 haziran 2006 hırvatistan maçında bir elemanı 3 dakika içinde iki defa aynı noktadan sakatlayarak oyun dışında bırakmanın 5 dakika ardından başka bir tanesinin de bileğine tabanla girerek herifin futbol yaşamını bitirmeye teşebbüslerine rağmen yapılan 2-3 artistik harekete tav olmaktır. en güzelini dün futbolla hiç alakası olmayan sevgilim söyledi sanırım, sokak futbolu oynuyorlar işte, yeri geldi mi top sektiriyo, yeri geldi mi piçlik yapıyor, alışık olduğumuz şeyler...
  • yaratıclılklarına zeval gelmesin deyu futbolcuları veletken daha sokağın ortasında işemelerine izin veren bir kültürel tohumun dünya kupalarında filizlenmesiyle, 80 yaşında ninelerin bile oralardan sert vurduğunu bilen futbolsever kitlenin default favorisi olan brezilyanın satranç maçlarına dönen dünya futboluna vermek istediği mesajdan mıdır bilinmez ortaya çıkıveren sevgi selinin tezahürü.

    (bkz: ümit aktanla dünya kupası)
  • 1986, 90, 94 ve 98'de paylaştığım 30 agustos 2002 brezilya turkiye maci sonrası ebediyen terk ettiğim tavırdır.

    viva argentina!

    (82'de italya'yı tutuyordum, 2002'de türkiye'yi:)
  • sanılabileceği gibi güçlünün yanında olmaktan kaynaklanmaz birçok kişi için.
    zengin avrupa'ya karşı, bizim gibi gelişmekte olan, yoksul ülkenin en azından futbolda , hem de güzel oynayarak zafer kazanmasının arzu edilmesidir.

    lakin işte birçok gönül, 30 ağustos 2002'den bu yana arjantin'e kaymıştır..
  • messi denilen mesih'in, yani "maradona'nin veliahti" adayinin yeryuzune inmesi ile, bunyenin arjantin'e donen tavridir.
    30 agustosun da etkisi buyuk elbette.
hesabın var mı? giriş yap