• kibris'da hala yaşanılmaktadır. ekmeğin son dilimini bıçakla kazımaktan ciğerim soldu.
  • o kağıdın kendine has bir tadı olduğunu iddia eden bir arkadaşım vardı. özellikle yerdi, bizim ekmeğimizde de yerdi. manyağın tekiydi.
  • o zamanlar için ablamla aramızda yaptığımız gizli antlaşmaya göre fırına kim gönderilirse etiketi yemek onun hakkıdır.

    (bkz: bir ödül olarak etiket yemek)
  • fırıncının kızı / oğlu sana mektup yazmış diye kandırıldı*
  • ek. fab. lafinin önce ekmekten oradan da belleklere kazindigi zamanlar.
  • etiketin üzerindeki telefonu arayıp fabrikadakileri işletmeyi düşündüğüm zamanlardı. sahi artık hiç etiket yok değil mi.
  • o etiketi çıkarmaya çalışırsınız ekmeğin üzerine yapışır,ben kuçükken üstünde "25.000" yazardı hiç unutmam.bakkalların köşesinde tel kapağı olan yere yakın dolaplarda olur genellikle ekmekler. bir de bakkalda pişkin ekmeği elinle mıncıklayarak bulmak vardı bir zamanlar. o ekmeklerde hiç güzel olmaz şimdiki komşufırınekmekleriyle falan karşılaştırıldığında. zaten ekmek taze sıcaksa çok hoşuma giderdi, ekmeği eve götürürken uç kısmı bakkala gitme ücreti olarak yenilirdi.

    tabi benim bahsettiğim zamanlar annemin beni ekmek almaya gönderdiğinde kendimi ultra bağımsız hissettiğim zamanlar (bakkal apartmanımızın tam karşısında fırın bir arka sokağımızda bu arada)
  • aynı zamanda sarellenin sarelle olduğu zamandır.
    sahi ne zaman nutellacı olduk la biz.
  • ankara'da babaanne evini hatırlatan zaman dilimi.

    (bkz: selüloz)
hesabın var mı? giriş yap