• bu yıl bitmeden bir dileğim olacaktı. ''ruhumun bedenimi terketmesi"
    oldu.
  • belki bu yaptığım hiç hoş değil ancak onu unutabilmek için bundan da öte ona ulaşmamak için başkalarına sarar oldum. böyle böyle kandırıyorum sanırım kendimi.
  • kendisini ilgilendirmeyen bir konuya ilişkin bir hemcinsinin dedikodusunu yapan kadın acizliği nedir abi ya?

    olayın seninle zerre alakası yok...
    dış kapının dış mandalısın...
    gıyabımda konuşuyor, dedikodumu yapıyorsun...
    bilmediğin bir konu olduğu halde üstüne ekleye ekleye üstelik...
    bu kadar delusional olmak size ne kazandırıyor anlamıyorum...
    ha bir de sanki benim kulağıma gelmeyecek, nasıl bir saftiriklikse?

    git allahaşkına sevgili bul diyeceğim de çok zor senin için (bkz: poor you)
    lol
  • içki içtiğimde kendimi kaybetmiyorum. biraz fazla kaçırdıysam da, en kötü yapacağım şey eve gidip uyumak olur. kimseye yük olmam, kimsenin tadını kaçırmam. alkolik de değilim. evde her türlü içki bulunur ama eşlik edecek birisi yoksa oturup tek başıma içmem. genelde haftada bir veya iki gece dışarı çıkıp, içer, eğlenirim.

    ama dün akşam kemerim kayboldu lan. kemer. kayboldu. kopup düşmediğine eminim. e kemerimi çıkarıp halay başını kemerle çekecek halim de yok. ne oldu kemere? kemer nereye gitti? eve de yalnız geldim. farkına vardığımdan beri bunu düşünüyorum.

    dertlerim çok büyük, hayat çok zor, vay anam vay.
  • is bul bana sözlük ya, kafayi yemek üzereyim. yapmadigim seyleri yapiyorum. yardim et please.
  • bu hayat tek, doğuyoruz ölüyoruz onu da istediğimiz gibi yaşamalıyız değil mi? gazetede okuduğum, eşcinsel olduğundan şüphelenen birine güzin ablaca yanıt veren birinin yazısında bi kuple.
    dan diye böyle bi indi beynime, yıldızlar döndü, noldu lan dedim bi daha okudum, aynı etkiyi yaratmadı bu sefer. ama çarklarım dönmeye başlamıştı, boşuna okumayın eşcinsel değilim, derdim başka.
    kendimden memnun değilim hiç de olmadım sanırım. son birkaç senedir başka bir ben tanırken gittikçe de içime kapanıyorum. yaşadığım benim için büyük bir ilişkinin ardından elime kalan ben adeta bir ilişki frijiti.
    lafa gelince evet aşk istiyorum, çağırmaya gelince gelmiyor. getiremiyorum. kendimle yüzleşmiyorum, evet başka bir ben tanıyorum eksiklerimi görüyorum, kendime kızıyorum, kendimi böyle sevmeye çalışıyorum ama sanırım yapamıyorum. mutlu olmak istiyorum hep. ama mutluluğu çağırmaktan öte itiyorum. kendimi yüzde 60 verimle çalışıyormuş gibi hissediyorum. böyle kısır döngüde gibiyim.
    kafamı omzuna koyacak biri istiyorum. ama hakikaten kelime anlamıyla da istiyorum. elini omzuma atsın birisi istiyorum. oturuyorum arkadaşlarımla metroda 4'lü koltuklarda. iki erkek arkadaşım yanımda, yorgun hissediyorum yaslanmak istiyorum, olmuyor, öyle insanlar değiller, yanlış bir şeyler çıkarabilirler. çok sevdiğim bir erkek arkadaşımın koluna girdim çekmek için, irkildi çocuk. dokunmak bu kadar garip bir şey değil yahu. lisede ne rahattık o onun omzuna başını koyardı bu koluna girerdi, kimi birinin kucağında yatardı ama yine nadir bir şeylere yol açardı bu samimiyet. şurda tanıdığım iki arkadaşımın da dokunma problemi var baya. halbuki dokunmak ne kadar önemliymiş sevdiğin insanlara.
    sanırım yaşadığım ego yaralanması yüzünden, her hayatımdan çıkan bir gün bir şekilde geri döner savı da böylece yalan olduğu için kendimi bir nevi başarısız görüyorum. ardımdan yaşanan dolu dizgin bir ilişkinin olduğunu da bilmek beni daha takıntılı yapıyor. yaşadığım şey başkası yüzünden değil, tanıdığım insan bile değilken o kendime bunların hepsini yapan benken gittikçe kendime daha da kızıyorum. böyle mutsuz olmamın sebebi benim, nasıl düşünmem gerektiğini de az çok biliyorum. fakat olmuyor, kendimi gittikçe yalnız hissediyorum. ümitlerim bitiyor. sonra tekrar yeşeriyor geleceğe bakarken. ardından yine bitiyor. kısır döngüm işte. ilgi görmeyi o kadar özledim ki. fakat insanlarla muhabbet bile etmezken nasıl yeni birini kabul edicem bilmiyorum. neden böyle oldum, neden kendime bunu yapıyorum bilmiyorum. neden ama gerçekten neden?
    bu hayata bir kez geldiğimi bilirken ufacık şeylere takılmak neden? neden mutlu olmak için şartlarım var? ve neden kendimi böyle bastırıyorum? aradığım şey 3 5 günlük şeyler değil tam bir sevgi iken neden çekmeyi bile başaramıyorum. hay kendimi sikeyim. hay amına koyayım ne yazdığımın da farkında değilim. meramım bile karışık, aklım gibi. yolumu kaybettim gelen sesler de gittikçe azalıyor. bi başıma kalıyorum.

    ooof of yalnızlık allaha mahsus yahu, bana noluyosa. artık kabullenir gibiyim ki yalnız yaşayacağım. işin garibi yalnızlık da hoşuma gidiyor. of!
  • beyin gerçekten de hatırlamak konusunda çok iyi. özellikle hatırlamak istemediğiniz şeyleri, gereksiz zamanlarda, en ufak tefek şeylerden anlamsız bağlamlar kurarak hatırlatmada.
  • şu an 23 yaşındayım. bilgisayarı ilk aldığımız zamandan beri ekşisözlük'teyim. yaklaşık 7 sene falan oluyor işte, iyi yazan, sözlükte iz bırakmış herkesi tanıyorum. ama hiç yazmadım, ister yeteneksizlik deyin, ister mallık. okuduklarım hep yetti. bu gece de aslında daha değişik bir yazı yazmak istedim ama yazamadım. içimden gelmediğinden değil, çekindiğimden olabilir. değişik bir ruh halindeyim şu sıralar belki de ondandır. her neyse.
  • çarşamba ve cuma sınavlarım var. gram bilgim yok, hala da çalışamıyorum. aslında okulu bırakıp bırakmamam da bu sınavlara bağlı, ama her zaman olduğu gibi yine işin ciddiyetinin farkında değilim. bu gidişle 3. bölümümü de bırakıp başka bir bölüme başlarım. hayatım okullarda okuyamayarak geçecek.
  • an itibariyle herkese, sade - jezebel armagan ediyorum.

    soyunun!
hesabın var mı? giriş yap